Evrensel düşünmekten yanayız!
İnsan haklarından yanayız!
Eşitlikten, adaletten yanayız!
Ancak işin içinde bir ölüm varsa, düşüncelerimiz, eylemlerimiz ve sonuçları nasıl değişiyor.
Unutmak bir yana, hatırlamak istemeyenlere hatırlatmak gerekirse, bu şehirde, bu şehrin göbeğinde, bu şehre gelip de gezmek isteyenlerin uğrak merkezi Alsancak'ta, 23 yaşında bir genç doktor adayı, 43 yaşında bir müzisyen, yağan yağmurdan sonra yolda biriken suyun içindeki elektrik akımına kapılıp yolun ortasında el ele can verdiler.
Bütün insanların gözleri önünde, sokağın tam ortasında.
Bir çok insan onların yerine, olayın içine kendini koydu, koymak zorunda kaldı çünkü ölen insan, öldükleri yer ise zamanı değişse de her İzmirli'nin geldiği, geçtiği yer.
Hukukta bunun adı, dikkatsizlik, tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne neden olmak olarak tanımlasa da bunun adı 'Cinayet'!
İşinin ehli olmayan, işini özenle yapamayanların işlediği cinayet!
Hukuk, yasaların verdiği yetkilerle bu konuda gereğini, er ya da geç yapacak, gerçek kişilikler cezalar alacak, tüzel kişilikler tazminatlar ödeyecekler.
Peki toplum olarak, bu toplumun içinde yaşayan bireyler olarak, İzmirli olarak, İzmir'de yaşayan insanlar olarak ama bireysel, ama kitlesel tepkimize ne oldu?
Hani o, sokakta yaşayan hayvanların, sokakta yaşamalarını savunan düşüncelerimize ne oldu?
Hani o, kadın cinayetlerini önleyeceğiz derken, sokakta öldürülen kadınların haklarını savunan düşüncelerimize ne oldu?
Hani o, insanların özgürce ve güvende yaşaması için eylemlerden eylemlere girdiğimiz düşüncelerimize ne oldu?
Hani o, insanın yaşama hakkını savunarak adliyelerin önünde sloganlar atan düşüncelerimize ne oldu?
Hani o, en küçük haksızlıkta sosyal medyayı yıktığımız, birilerini hedef tahtasına koymayı sevdiğimiz düşünce reflekslerimize ne oldu?
Hani o, 'Güvendeyim' modunu geliştirip, moda yaratıp, insanların yönetime olan güvensizliklerini aşılamaya çalışan hareketlerimize ne oldu?
Arının küçük iğne ucunu soktuğunda yanan canınız, koca elektrik borusu öldürdüğünde hiç acımadı mı?
Sakın, 'Konu adliyeye intikal etti, adalet kararı verecek' masalı anlatmayın.
Sokaklarda, caddelerde, adliyenin önünde ve arkasında, 'adliyeye intikal eden' bir çok olayla ilgili yaptığınız açıklamaların, eylemlerin bizzat tanığı gazeteciyim.
Sosyal medya üzerinden verip veriştirdiğiniz, yazıp döktüğünüz, insanları ötekileştirip kırdığınız yazılarınızın, yorumlarınızın bizzat okuyucu tanığıyım.
Bundan sonra benim açımdan, İzmir'de Sivil Toplum Kuruluşu kavramı bitmiştir.
Bundan sonra benim açımdan, İzmir'de insan hakları, yaşam hakları, özgürlükleri savunma eylemleri bitmiştir.
Bireysel veya kitlesel olarak bugün buna tepki veremiyorsanız, olay yerine gidip, elinizde 'Yaşamak istiyoruz' pankartı açamıyorsanız, 'Sokaklarda ölümlere son' diyemiyorsanız, 'Katiller hesap verecek' diyemiyorsanız, konu bitmiştir.
Ölümleri ayırabilirsiniz ama ölüleri ayıramazsınız!
Hepimiz aynı dünyanın insanıyız!
Vesselam!