Etrafında ne kadar insan olursa olsun bir an vardır ki kimsenin sana yetmediğini, aslında kendinden başka hiç kimsenin varlığını hiss etmediğini anlarsın. Etrafında olan onca insana rağmen bir boşluk vardır içinde, ne olduğu bilinmeyen, derin bir kuyu gibi. Bu içindeki boşluk seni uzaklara götürür, yaşadıklarını anımsamana, hatırlamana sebep olur. Öyle bir durum ki bir şey yapmak istersin ama yapmaya gücün olmaz, sıkılırsın bunalırsın, derin bir nefes almaya ihtiyaç duyarsın. Sanki bir ormana, bir dağ başına çıkıp da bağırasın gelir. Camı açıp derin bir nefesle bağırmaya hazır duruma gelirsin ama vazgeçersin. İçindeki boşluğun anlamını anlamaya çalışırsın, ne istediğini düşünürsün. Usulca içinden bir ses kalbinin içindekileri beynine aktarır.
Cismani olarak yanında insanlar yeterincedir. Ailen var, arkadaşların var, işin var, aslında düzenli bir yaşamın varken neden bu boşluk içini kemirir diye aklını zorlarsın. Boşluk dediyimiz bu kavramı hangi kelime ile kıyaslaya biliriz? Düşününce birden aklına tek ve ürkütücü bir söz gelir - YALNIZLIK...
Bu boşluğun, senin içinde huzursuzluk yaratan bu şeyin adı yalnızlıktır. Yanında olanların sana yetmemesidir. Seni dinlediklerine rağmen anlamadıkları için yalnızsındır, yüzüne bakıp da anlatdıklarına "boş ver, geçer" dedikleri için yalnızsın, senin içindekilerin her harfinin önemli bir mantığı olduğunu duyamadıkları için yalnızsın. Buldun işte... Ruhun çerçevede deyil de, azat bir şekilde içine sığmıyorsa bunu her insanın anlamaması yalnızlıktır.
Toplumda olanları farklı görmen, insanların fikirlerini farklı yorumlaman, düşündüklerinin doğrudan anlaşlımaması senin yalnızlığındır. Ruhsal olarak eşin yoksa düşünce ve yaşamında yalnızsındır. İçindekileri haykırmak için doğaya koşuyorsan yalnızsın işte. Çünkü sen içindeki, kalbinin yoğurarak doğuracağı düşünceyi kürtaj yapan bir toplumdaysan yalnızsın. Sabaha doğan ümitlerin baskı altındaysa onlar dünyaya göz açamazlar. Yalnızlık dediyimiz kelimenin açılışı budur. Ama ümit her zaman vardır düşüncesiyle yaşamak gerek.
Ümit olmazsa yaşamanın anlamı olmaz, yaşanmaz. Sana kollarını açan biri yok belki, iç sesini duyan yok belki ama deniz var seni koynuna alıp saracak, orman var sesini duyacak, dağ var sesine ses verecek. O yüzden yalnızlık içimizdeyken hemen doğaya koşup, onu oraya bırakmalıyız. İçindekini tabiata anlat ki yalnızlığın dışarıya çıkıp senden kaçsın.
Sen ise yeni ümitlerle hayata ve evine geri dön...!