Her okula bir köpek diye bir proje var.
Milli eğitim bakanlığı yeni başlattığı bu uygulamayla güzel birşeye vesile oldu. Özellikle barınaktaki, sefil halde olan köpeklerin alınıp okullara sahiplendirilmesi güzel bir uygulama. Hayvan hakları diye kendimizi yerden yere attığımız bugünlerde güzel haber.
Ancak, arkası boş ve desteksiz. Bu da sıkıntı.
Nasıl olduğunu anlatayım.
Küçücük 5 aylık bir köpek sitemize geldi. Tabii ki her zaman olduğu gibi benim karşıma çıktı gecenin bir yarısı.
Öksürükten boğuluyor sandığım ufaklığı sabaha kadar güvenli bir yere koyup ertesi sabah veterinere götürdüm. Zavallı bronşit olmuş. Ve üstü başı pire kaynıyor. Hemen ilaca başlandı, pirelerinden temizlendi. Kalacak yer yurt ararken bir arkadaşımızın bahçeli evinin bahçesine koyduk. Ama cabbar çıktı, alttan kazımak suretiyle kaçıp kendini sokaklara attı.
Sosyal medyada resimlerini paylaşıp gören olursa haber versin dedik.
İşte bu sırada sitemizin hemen yanıbaşındaki okulun öğretmeni arayıp bu bizim köpeğimiz dedi.
Milli eğitim onlara sahiplendirmiş meğer. O da kaçmış.
Merak ettim okula gittim. Bir defa bir köpeğin barınacağı bir yer yok. kocaman bir bahçesi var (çim değil beton bir alan) ve kapısı her daim açık. O kapıdan araçlar da girip çıkıyor üstelik.
Ve okulun hemen önü yol. Son hızla arabalar, otobüsler gelip geçiyor.
El kadar köpeğin orada nasıl barındığını düşünürken, aslında bunun milli eğitimin verdiği ikinci köpek olduğunu öğreniyorum.
İlki de bir golden retreiver cinsi köpekmiş ve tesadüfe bakın ki, bir kaç hafta önce onu da sokakta panik halde bulup korumaya almıştık.
Yani milli eğitimin sahiplendirdiği iki köpeği de sokaktan topladık.
Burda sorulması gereken sorular şöyle;
Bir, milli eğitim köpeği sahiplendirirken köpeğin bakılacağı alanı bir şekilde kontrol ediyor mu? Uygun olup olmadığına bakıyor mu? Sağlıklı yaşam koşullarının olup olmadığı araştırılıyor mu?
İki, bu köpeklerin kontrolleri yaplıyor mu? Sahiplendirdikten sonra belli bir aralıkla rapor isteniyor mu?
Üç, sağlık kontrolleri kimin tarafından sağlanıyor?
İyi birşey yaparken, tam yapmıyorsak eğer bunun adına iyilik demek doğru olmayabilir. Iyilik sandığımız şeyler bazen kötülük olabilir.
Benim tesadüf eseri karşılaştığım bu durum gösteriyor ki, bu proje daha olmamış.
Tek bir okul son altı ayda iki köpeğini birden kaçırıyorsa buna sahiplenmek diyemeyiz. Kurtarmak hiç diyemeyiz.
Bu daha çok, kapımızın önüne yemek,su koyduk gibi bir durumdur. Çünkü kapıları sonuna kadar açık, önünden de yol geçen bir okulun bir köpeğe sağlıklı şekilde bakabilmesi mümkün değildir.
Ayrıca her okul da köpek bakmaya uygun olmayabilir.
Bir köpek sahiplendi desinler diye alıp da küçücük kafesin içine tıkmak da çözüm değildir. Boynuna tasma takmak bir köpeği kurtarmak değildir.
Bence bir çok şeyde olduğu gibi, ülkenin temel sorunu bu. Birşeyler yapılıyor ama yapmak olsun diye, o kadar.
Ev temiz görünsün diye kirli suyla temizlik yapmak bizimkisi…