Üniversite yıllarında hem çalışıp hem okuyan öğrencilerden idim. Eczanede optik bölümde çalışıyordum. Kendi branşım olmasa da iyi bir öğrenci olduğum için bu alanı benimsemekte zorluk çekmemiştim.
Eczacılara bile taş çıkarıyordum. Optik bölüm çok girişli çıkışlı olmaz, bilirsiniz. Bu yüzden boş zamanlarımda eczacı arkadaşlarıma yardım ederek ilaçların içeriğini ve raflardaki yerini öğreniyordum. Hatta bir ara eczane bile açmak isteğim vardı. “Öğretmen eczanesi” diye. Branşım edebiyat öğretmeni olduğu için böyle kendimce çekici bir isim bile düşünmüştüm "eczaneme."
O zamanlar tabi bilmiyordum herkesin kendi işini yapmasının daha doğru ve daha dürüst olduğunu. Eczanede mutfak bölümünde bir kız vardı. Yaşı çok değildi. Bu işi de severek yapmadığı açık aydın belli oluyordu. Zeki bir kız idi. Optik bölüm ile eczane bölümünün müdürleri farklı idi. Mutfak bölümü eczaneye ait olduğundan biz sadece kendimiz çay alabilirdik. Yani o kız bize çay, su, yemek servisi yapmakla sorumlu değildi. Bizim bölümün müdürü akşamları günün kontrolüne gelirdi. Ve her geldiğinde o kızdan çay isterdi. Kız 2-3 kez birşey demeden çay getirmişti. Sonra birgün yine çay istediğinde ben dedim ki mutfak bölümünü biz kendimiz self servis olarak kullanabiliyoruz. Yani istediğimizi kendimiz almalıyız. O kız bizim çalışanımız değil, eczanenin çalışanı ve oraya hizmet etmekle yükümlü. Müdür bey bana kızdı. Kızdan tekrar çay getirmesini istediğinde kız da benim dediklerimin aynısını söyledi. Çay hazır, kendiniz alabilirsiniz dedi. Tabi burada müdür bey için suçlu bendim. Karışmamalıydım. Oysa haksızlığa tahammülüm hiç yoktur. İşimi kaybetmek pahasına bile olsa yine söylemeliydim onu. Çünkü benim için herkes kendi işini yapmakla yükümlü. Nasıl ki o müdür benim yerime gözlük numarası belirleyip hazırlamıyor ve hastaya taktim etmiyorsa, ben de ona çay vermemeliyim. Ya da mutfak sorumlusu eczacının yerine ilaç satamadığı gibi, eczacı da eczane müdürüne çay vermemeli. Bu böyledir. O gün bir daha anladım ki herkes kendi işini yapmalı ve herkes kendi işini yaparak mükemmel bir iş çıkarabilir. Herkes kendi alanında uzman olmalı. Başkasının alanını meşgul etmekle veya başkasına gereğinden fazla sorumluluk yüklemekle hiçbir başarıya ulaşılmaz. Eczacı, çaycı, bankacı, fırıncı, börekci, köfteci... Alanına göre çalışılan her yerde başarı öndedir.
Ve o gün eczacılığın benim işim olmadığına karar vererek bu arzumdan vazgeçtim. İyi ki de vazgeçmişim. Çünkü bu işi okuyan ve branşı olduğu için hakkı ile yapan bir arkadaşımın yerini zabtetmiş olacaktım.