Aziz Yıldırım'ın yayınladığı açıklama şu şekilde:
"Gerek Ali Koç tarafından camiamıza sunulan gerekse Yüksek Divan Kurulu Toplantısında açıklanan mali konulara dair bilgilerle alakalı olarak, özellikle sosyal medyada ortaya çıkan ve camiamızın birlikteliğine zarar vermeye başlayan tartışmalara son vermek amacıyla yazılı açıklama yapmak zarureti doğmuştur.
3 Temmuz Kumpasını es geçti
Ali Koç, 24 Temmuz’da, ‘Camiaya Sesleniş’ adlı programın başında, Kulübümüzün, ‘3 Temmuz Kumpası’ nedeniyle 2012-2018 yılları arasında mali açıdan büyük darbe yemiş olduğunu, 2012 yılından başlayan ve sonrasında negatife doğru giden dönem zararların olduğunu isabetle ifade etti. Ancak programın devamında bu önemli tespitlerden tamamen uzaklaştı, “kötü yönetimler” ve “yanlışta ısrar” şeklinde dillendirdiği başka bir mecraya girdi ve sürekli bu yönde açıklamalar yaptı. Şu unutulmamalıdır: yirmi yıllık yönetimimde yönetimsel doğrular gibi yönetimsel yanlışlar da olmuştur. Ancak Fenerbahçe Spor Kulübü ve iştiraklerinin, mali yapılarında, negatif yönde meydana gelen gelişmelerin ana ve büyük sebebi 3 Temmuz Kumpası, sorumlusu ise bu kumpası kuran FETÖ organizasyonudur. Kulübümüzün bu kumpas sebebi ile uğradığı zararların sorumlusu FETÖ’nün bu etkisini azaltan, mazur gören ya da görmezden gelen her türlü açıklama sadece Fenerbahçe Spor Kulübü'ne zarar vermektedir. Bu nedenle FETÖ isminin dahi geçmediği açıklamalar bu yönü ile son derece zayıftır.
Ali Koç'un unuttuğu husus
Ali Koç’a bir konuyu da hatırlatmak isterim; Ali Koç, 3 Temmuz’un şirket hisselerine etkisi hususunda açıklama yaparken, kumpas öncesinde kulübün sahip olduğu hisselerden yüzde 15’inin satılarak mevcut borçlarımızın tamamının ödenmesi ve kasamıza da para kalmasına yönelik çalışmamızın olduğunu unutmuş. Bu çalışmamızın sekteye uğramasının bugün tartışılan konunun ana nedeni olduğunu da bu yüzden kamuoyuna açıklamamıştır. Ki o süreçte Koç’un da yönetimde olduğunu hatırlatırım.
Konsolide bilanço, genel kurulda üyelere sunuldu
3 Haziran 2018 tarihinde, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 2017 yılı Mali Genel Kurulu yapıldı. Yasa ve Tüzük gereği genel kurul değerlendirmesine sunulan mali tablolar, 1 Ocak 2017-31 Aralık 2017 tarihleri arasındaki dönemi kapsamakta. Kulüp üyelerimize gönderilen Faaliyet Raporunun 65-66’ncı sayfalarında Fenerbahçe Spor Kulübü ve Bağlı Ortaklıklarının Konsolide Bilançosu 67’inci sayfada Konsolide Gelir Tablosu bulunmakta. 64’üncü sayfada ise Bağımsız Denetim ve YMM’nin Fenerbahçe Spor Kulübü ve Bağlı Ortaklıklarının Konsolide Bilançosunu ve Gelir Tablosunu hazırlamış olduğuna ilişkin beyanı ve bunlar üzerinde YMM-Bağımsız Denetçinin imza ve onayı var. Konsolide Bilançonun Genel Kurul değerlendirilmesine sunulması yasal bir zorunluluk olmamakla birlikte 2016 tüzük değişikliği ile ilk kez bizim tarafımızdan tüzüğe ilave edilmiş yeni bir düzenlemedir. Derneklerde aslolan dernek denetleme kurulunun iç denetimidir. Yasa gereği iç denetimden hukuken sorumlu olan da bağımısız dış denetim yapan kuruluşlar değil, kulübün yasal denetleme organıdır. Kamuoyunun bilmesini isterim ki Fenerbahçe Spor Kulübünde tüm mali kayıt ve işlemler mevzuata uygun bir şekilde yapılmıştır. Hiçbir mali kayıt ve işlem saklanmamış, tüm mali işlem ve kayıtlar denetlenebilir şekilde tutulmuştur. Nitekim bu gün yeni yönetimimiz de bu mali işlem ve kayıtlar üzerinden durum tespiti yapmaktadır. Yine kamuoyunun bilmesini isterim ki dönemimizde bizim ile birlikte çalışan profesyonellerimiz bugün yeni yönetimimiz ile birlikte hala çalışmaktadır. Kulüplerde yönetimler değişler ama idari kadrolar, yönetimlerden bağımsız olarak görevlerine devam ederler. Böyle bir yapıda, mali işlem ve kayıtlarda her hangi bir olumsuz durumun olabilmesi mümkün değildir. Hiç kimse mali işlem ve kayıtlarımızın yüksek standartları ve doğruluğu hususunda en küçük bir şüphe duymasın. FETÖ’nün en kuvvetli olduğu dönemde FETÖ tarafından yapılan incelemelerde dahi mali işlem ve kayıtlarımızda tek bir yanlışlık bulunamamıştı. Çünkü mali kayıt ve işlemlerimiz yönetimimiz süresince daima şeffaf ve denetlenebilir olmuştur.
Gerçek borç 429.000.000 Euro
Öncelikle belirtmem gerekir ki mali uzmanlara göre bir işletmenin mali değerlendirilmesi sadece borçlar üzerinden yapılamaz. Aktiflerin yani varlıkların ve alacakların da mali değerlendirme yapılırken göz önünde bulundurulması gerekmekte. Koç sadece borçlar üzerinden bir değerlendirme yapmış ve bu yüzden mali yapıyı olduğundan daha olumsuz bir şekilde açıklamıştır. Mali uzmanlara göre Koç tarafından borçlar üzerinden yapılan açıklamada da borç durumunu olduğundan daha ağır gösteren bir yöntem izlenmiştir. Karaçam tarafından da Yüksek Divan Kurulu Toplantısında bir kere daha kamuoyuna açıklandığı gibi 3 Haziran 2018 tarihinde Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Kurulu’na üyelerimize sunduğumuz Faaliyet Raporunun 66’ncı sayfasında Fenerbahçe Spor Kulübü ve Bağlı Ortaklıklarının konsolide edilmiş borcu; 2.559.000.000.-TL olarak gösterilmiştir. 31.12.2017 tarihindeki Euro kuru karşılığı ile Fenerbahçe Spor Kulübünün konsolide edilmiş borçları toplamı 567.000.000.-Euro’ya tekabül etmektedir. Mali uzmanlara göre konsolide bilançoda toplam borç olarak gösterilen borç, UFRS gereği resmi defterler üzerinde mali teknik açısından gösterilmesi lazım gelen kısa ve uzun vadeli tüm mali sorumlulukları ifade etmektedir. Ödenecek gerçek borcu görebilmek için bu borçtan, bütçe performansını etkilemeyecek yani fiilen ödenmeyecek nitelikteki borçların düşürülmesi gereklidir. Mali uzmanların görüşüne uygun olarak konsolide bilançoda borç kalemleri içinde gözüken ve fakat bütçe performansı etkilemeyecek yani fiilen ödenmeyecek borç kalemleri düşüldüğünde Kulübümüzün 31.12.2017 tarihi itibariyle gerçek borcu yani bütçe performansına etkili olan ödenmesi gereken borcu daha önceki beyanlarımda olduğu gibi 429.000.000 Euro. Şunu da ifade etmek isterim ki borcumuz 429.000.000.-Euro olsa da yine de çoktur. Borcumuzun büyümesindeki, mali yapımızın negatif yönde gelişmesinin en önemli faktörünün FETÖ’nün kumpası olduğunu ifade etmekle birlikte, son iki yılda gelirlerimizin hızla azalırken döviz kurlarının da hızla yükselmiş olduğunu da görmemiz gereklidir. Döviz yükümlülüklerinin Türk Lirası gelirlerle finansmanında kur artışı sebebi ile meydana gelen açık da borçlanma miktarımızın son iki yıldaki artış sebepleri arasındadır. Bu durum UEFA tarafından da dahi kabul edilip, mali tablolarımız bu kabule göre değerlendirilirken Koç’un bu duruma değinmeksizin yapmış olduğu açıklama da gerçek durumun anlaşılması noktasında yeterli olamamıştır.
Futbolculara yapılan gecikmeli ödemeler bize has değil
Bir diğer konuya geçelim: Ali Koç, TTK.mad.376 ile alakalı açıklamaların, KAP’a verilen raporlarda gösterildiği halde Genel Kurula sunulan Faaliyet Raporu’nda gösterilmediğini ifade etti. Oysaki Genel Kurula sunulan Faaliyet Raporu’nun 75’inci sayfasında TTK.mad.376 ile alakalı açıklamanın üstelik bizzat tarafımızca yapılmış olduğu hususu da açık bir şekilde görülmektedir. Yine programda sporculara gecikmiş ödemeler olduğundan bahis edildi. Sporculara, sözleşmeleri gereği yapılması lazım gelen ödemeler sözleşmelerinde yazılı ödeme esası ile yapılmaktadır. Daha açık ifadeyle, sözleşmelerde ortalama iki aylık muacceliyet şartı bulunmakta. Bu şekildeki sözleşmesel düzenlemeler yerli ve yabancı hemen hemen tüm kulüpler tarafından futbolcu sözleşmelerinde yapılmakta ve uygulanmakta. Bu uygulama kulübümüze has bir uygulama değil. Tüm futbol sektöründe yapılagelen yaygın bir uygulama şekli. Bu ödemelerin, Haziran ayına sarkmış olmasının başka bir özel nedeni bulunmamaktadır. Yeni yönetimimiz tarafından ödenmiş, sporcu ücretlerinin de güncel borç olarak mevcut borca ilave edilmesi de yanlış olmuştur.
Ali Koç rehinli hisseleri biliyor
Programda, Ali Koç tarafından toplam finansal borcumuzun yani banka ve finans kuruluşlarına olan güncel borcumuzun 1.7 milyar TL olduğu açıklandı. Devamında ise finansal borçlar sebebi ile 1.4 milyar TL temlik, 1.4 milyar TL ipotek verilmiş olduğu, ayrıca Denizbank ve Vakıfbank lehine rehin tesis edilmiş olduğu ifade edildi. Koç açıklamadı ama ben açıklayayım bu teminatlara ilave olarak :Benim ve yönetici arkadaşlarımın 86.500.000 USD, 10.000.000 Euro ve 272.000.000 TL'lik kişisel kefalet ve avallerimiz de finans kurumlarına ilave teminat olarak verilmiştir.
Açıklamadan da anlaşılacağı üzere toplam borcun hemen hemen tamamı alacak temliki ile güvence altına alınmış ve bu şekilde ödenmektedir. Bu şekilde tahsil edilen temlik tutarı kadar borç ödenmiş olacak ve kulübün, ödeme tutarı kadar yeniden temlik yapması ve yeni nakit akışı oluşturması mümkün olacak. Yine temlik, ipotek ve rehin miktarının toplam borçtan misli ile fazla olması o finans kuruluşları ile kulüp arasındaki canlı kredi ilişkisi ve kredi limitleri ile alakalı. Yeni yönetimin, söz konusu kredi limitlerini azaltmayı tercih etmesi halinde azalan limitler oranında ipotek ve rehinleri çözdürmesi her zaman mümkün. Özellikle rehinler bakımından bu imkan her zaman için mevcuttur ve rehinle temin edilen borçlar yapılan temlikler ile geri ödendiğinden rehinli hisselerin bankalar tarafından edinilmesi zaten fiilen de hukuken de mümkün bulunmamakta.Bu sebeple programda açıklandığı şekilde hakim hissedarlığın kayıp edilmesi ihtimali hiçbir şekilde bulunmamaktadır. Kaldı ki Vakıfbank ve Denizbank rehinleri Ali Koç’un yöneticilik yıllarında mevcut. Bir kısmı onun zamanında tesis edilmiş. Bu yüzden Ali Koç tarafından da hisse rehinleri bilinmekte.
Genel kurulda verilen 150 milyon Euro söz
Ali Koç tarafından programda ve Karaçam tarafından Divan Kurulu'nda dile getirilen nakit akışına ilişkin açıklamalar maalesef tarihin her döneminde tüm kulüplerimizde olan konular. Koç ile birlikte yönetimde bulunduğumuz 6 yıl, yine bu yeni yönetimde bulunan Semih Özsoy ve Turan Şahin ile birlikte çalıştığımız uzun yıllar boyunca da kulübün nakit akışı, bugünkü ile benzer durumda gerçekleşmiştir. Kulübün nakit akışına ilişkin durum, Koç ve bu arkadaşlarımız tarafından yakinen bilmekte olup, programda bize has yeni bir durum gibi bahsedilmesi şaşırtıcıdır. Önemli bir noktayı hatırlatmak isterim ki Genel Kurul’da yeni dönem için kulübe borç yazılmayacak şekilde, kendi kaynaklarım ve sponsorlar vasıtasıyla 150 milyon Euro’luk bir kaynak girişini sağlayacağımın sözünü vermiştim. Bu kaynağın boyutu ve bir bölümünün sponsorluklardan sağlanacak olmasının nedeni, hem nakit akışını sağlamak hem de UEFA mali fair play sözleşmesine uygun kar/zarar neticesine ulaşabilmekti. Tarafımca koyulacağı sözü verilen kaynağın boyutu ve dağılımına ilişkin çalışma bugün halen kulüpte çalışan konunun uzmanı profesyoneller tarafından yapılmıştır. Açıklamalarından anlaşılmaktadır ki Koç, kulübe 50 milyon USD hibe edecek, buna ilave olarak kısa vadeli banka kredisi olarak 50 milyon USD yeni borç ve Factoring yolu ile 50 milyon USD yeni borç temin ederek, toplam 150 milyon USD kaynak oluşturacak. Kulübün nakit akışını ve sermaye sorununu da bu şekilde çözecek. Koç’un genel kurulda benim 150 milyon Euro karşılıksız hibe vaadim üzerine söylemiş olduğu 150+1 sözünü ilerleyen yıllarda yerine getireceğimi düşünüyorum.
Açıklamalar kaos ortamı oluşturdu
Programda Ali Koç tarafından yapılan açıklamalar, son iki yılda maça gitmeyin, ürün almayın diye motivasyonu azaltılmış camiamızın, kulübümüze mali desteği konusunda kuvvetli bir şekilde kenetlenmesi ve bu konuda yeniden motivasyonu yönünde atılmış bir adım olarak görülebilir. Ancak sunulan abartılı rakamların ve olduğundan daha olumsuz şekilde gösterilen mali tablonun bir vadeden sonra camianın moral ve motivasyonunu bozacağı her şeyden de önemlisi kulübün itibarını zedeleyeceği endişesini taşımaktayım. Nitekim açıklama sonrasında medyada bir kaos ortamının oluştuğunu ve bundan da Fenerbahçe Spor Kulübünün zarar gördüğünü görmekteyim.
Beklentim ve isteğim özlenen Fenerbahçe'dir
FETÖ’nün savcılarına, hakimlerine ‘dar ağacında olsam bile son sözüm Fenerbahçe’ demiş bir Fenerbahçeli olarak yeniden aday olmakla kulübüm için görevden kaçmadığımı bir kez daha gösterdim. Dönemimde kulübümüzün tüm mali kayıtları ve işlemlerinin doğruluğuna hiç kimse tek söz edemez. Söz ettirmem. Namuslu profesyonellerimiz ile birlikte mali kayıtlarımızın şeffaf ve hesap verilebilir olması için var gücümüz ile çalıştık. Bizimle bügüne kadar çalışmış tüm yönetici arkadaşlarımız bu hususun doğruluğuna şahit olmuştur. Bu konulara ilişkin olarak, amacı belli kişilerin sosyal medyadaki gayretinden hiçbir şey çıkmaz. Sosyal medya etkisi önemli olmakla birlikte gerçek tektir ve sosyal medya ile gerçek başka bir istikamette değişmez. Neticede başkanlık yarışı bitti. Genel kurulumuz seçimini yaptı. Ali Koç ve arkadaşları büyük bir teveccüh ile seçildi. Artık sistematik olarak şahsımı karalamaya, itibarsızlaştırmaya bir son verilmesi gereklidir. Yeni yönetimimizin de geleceği görüp, sorumluluk alarak buna müsaade etmemesi, imkan vermemesi gerekmektedir.
Bu andan itibaren bir Fenerbahçe taraftarı olarak yegane beklentim, vaatlerine uygun olarak, yeni yönetimimizin, Fenerbahçe’yi her vesileyle ve özlemle yad ettikleri geçmiş günlerimizdeki başarılara bir an önce kavuşturmalarıdır.
Sina Afra olayı ve bunun milliyetçilik üzerinden açıklanması
Genel Kurulda Sina Afra ile alakalı açıklamalarda bulunurken Ali Koç, şahsımı yalancılıkla suçlamıştı. O gün bu açıklaması beni üzmüştü. Ancak gelinen noktada Sina Afra’nın Koç tarafından Fenerbahçe Futbol A.Ş. yönetim kuruluna üye olarak hem de 3 Temmuz akşamı atanması, kimin yalancı olduğunu herkese gösterdi ve üzüntümü bir nebze de olsun azalttı. Fenerbahçe’ye ve şahıslarımıza yapılan FETÖ kumpasını meşrulaştıran sosyal medya paylaşımlarının, Koç tarafından ‘milliyetçi duygular’ ile söylenmiş masumane sözler olarak değerlendirilmesi ve savunulması benim için ayrı bir üzüntü sebebi oldu. Bu konun değerlendirmesini de Fenerbahçelilere bırakıyoruz.
Tarihimizi inkar etmeyin, üniversite projesini hayata geçirin
20 yıl önce stadımızı, kulübümüzün kasasında bir lira yokken inşaya karar verdiğimizde bunun hayal olduğunu söyleyenler çoğunluktaydı. Bugün 50.000 kapasiteli stadyumumuzda, taraftarımızın kırdığı kombine rekorlarını açıklayan Koç, üniversite projemizi, mali gerekçeler ile gerçekleşmesi imkansız bir hayal olarak görmekte. Tarihimiz, gerçekleşmesi ilk başta imkansız gözüken ve büyük Fenerbahçe taraftarının eşsiz gücüyle gerçekleşen büyük hayalleri yazmakta olup, mali gerekçeler ile isteklisi yüzlerce kişi ve kuruma olumsuz cevap verildiği halde Kulübümüzün kurmasına izin verilen üniversite projemizin durdurulmuş olması tarihimizin inkarıdır. Beklentim bu hatalı karardan en kısa sürede dönülerek, kuruluşunda Koç’un da imzasının bulunduğu üniversite projemizin bir an önce hayata geçirilmesidir."