Ramazan aylarında en çok duyduğum soru ve en çok cevaplanan, cevaplarını okuduğumuz soru bu.
Ramazan’a kadar ne yerseniz yiyin, aman aç kalmayın diyenlerin, Ramazan da şunu yiyin, bunu yemeyin diyerek ortaya çıkmalarına dayanamıyorum.
Arkadaş siz hangi ülkede, hangi şehirde yaşıyorsunuz?
Biz Ramazan olsa da, olmasa da ne bulursak, bütçemiz neye uygunsa onu yiyoruz.
Bazen canımız kahvaltı istiyor, iftarı kahvaltıyla yapıyoruz.
Bazen canımız börek istiyor, sahurda börek yiyip, yatıyoruz.
Evet, tam da dediğiniz gibi kalbimizi de, midemizi de zorluyoruz.
Zorluyoruz çünkü onların da zorlanması gerekiyor.
Ben çok yediği için şişmanlayan gördüm, hiç yemediği için zayıflayan da gördüm.
İçinde zehir yoksa onu yemediği için, bunu yediği için ölen hiç görmedim.
Bırakın arkadaş, sahurumuzu bırakın, iftarımızı bırakın.
Cebimizde para neye yetiyorsa, canımız neyi çekiyorsa, neyi bulmak, almak, kapmak kolayımıza geliyorsa onu yapıyoruz ve yiyoruz.
11 ay ne yediğimizi, ne zamanlar yediğimizi, nasıl yediğimizi düşünmüyorsunuz da, o güzelim bir ayda yememize takıyorsunuz sorularınızı.
Üstelik ramazan da diğer aylara göre daha az yiyoruz.
Çünkü mide küçülüyor, iştah gidiyor, alışkanlık tıkanıyor.
Zaten az yiyoruz, bırakın da onu da canımızın istediği şekilde yiyelim.
Bir rahatsızlığı olana zaten oruç yasak.
Sağlığını bozacak şekilde oruç tutmak dinen de caiz değil.
Sağlıklıyız, oruç tutuyoruz, iftara oturuyor, sahura kalkıyoruz.
Velhasıl yaşıyoruz.
İftar da bizim, sahurda bizim.
Arasında yiyenlerin halini düşünün biraz da!