AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi, İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, yeni bir kalkışmanın olmayacağını, panik yapılmaması gerektiğini ancak istihbaratın da teyakkuz halinde olması gerektiğini söyledi.
Beykent Üniversitesinin akademik yılı açılış törenine katılan Kuzu, Türkiye'nin bulunduğu bölgenin ham madde potansiyeli ve jeopolitik önemine değindi.
"Maalesef bu bölgenin aklı az, hissi fazla. Bundan dolayı da elindeki imkanları kaybediyor." diyen Kuzu, rotasından çıkan dünyanın hakeme ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Büyük devletlerin sadece kendisine çalıştığını dile getiren Kuzu, şöyle devam etti:
"Biraz da fakir fukarayı, garip gurebayı gözetmesi gerekir. Maalesef bunun kafasındaki tüm hesap, 'kafasına vurup ekmeğini almak, petrolünü almak, doğalgazını kaçırmak'. Dünyanın her yerinde ateş çemberi var. Dünyadan 15 haberden 14'ü kötü. 1 tanesi orta. O da spor. Yarısı ağlıyor, yarısı gülüyor. Bu gidiş iyi değil. Mutlaka Birleşmiş Milletlerin (BM) bir çözüm bulması lazım. Hepimizin beraber ortak akılla bir çözüm bulmamız gerekir. Hakem olmayan yerde kavga da kolay kolay bitmez. Mutlaka birilerinin devreye girmesi lazım. BM bu işte hakem olması gerekiyordu ama acze düşmüş, kuralları çalışmıyor. Dediğini dinleyen yok."
"Yapısal sorun"
Yaşı dolayısıyla bütün darbeleri gördüğünü aktaran Burhan Kuzu, bu konuda yapısal bir sorun olduğunu belirterek, demokratik bakımdan askerin sivile bağlanması noktasında ciddi anlamda bir eğitim sıkıntısı olduğunu vurguladı. Bu kapsamda, iktidar ve muhalefet partileriyle yakında mini bir paketle anayasayı tekrar ele alacaklarını bildiren Kuzu, yapısal olarak ne gibi sıkıntılar varsa bunların giderilmesi gerektiğini kaydetti.
"Türkiye'nin anahtar teslimi darbesiydi"
Burhan Kuzu, 15 Temmuz'un bugüne kadar yapılan darbelerin en kötüsü olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu darbe başarılmış olsaydı adı Türkiye'nin anahtar teslimi darbesiydi. Direkt belirli yerlere verilecekti. Ben onu Amerika olarak biliyorum. Bu benim şahsi kanaatim, hükümetin görüşü falan değil. 40 yıldır bu hareket var. Diyeceksiniz ki nasıl görmediniz? Bir biz değil ki Demirel, Çiller göremedi. Özal göremedi, ben başdanışmanlık yaptım, göremedim. Ecevit rahmetli, kankaydı. Muazzam bir planla CIA ile beraber çalışarak nasıl aldattılar Türk toplumunu."
FETÖ'nün dünyanın çeşitli yerlerindeki okullarında Türkçe öğreterek, milliyetçilik duygularına bir anlamda tercüman olur gibi davrandığını ifade eden Kuzu, "Eğer Türkiye'de siyasetçiler diyorsa benim alakam yoktur. İstisnasız vardır. Yüzde 99 yalan söylüyor demektir. Bir şekilde irtibatı olmuştur. Bilerek değil bu." değerlendirmesinde bulundu.
Olağanüstü Hal'e (OHAL) değinen Kuzu, bunun geçici bir süre olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"İyi bir şey de tabi ki değildir. Ama ne yapacağız? İlaç da iyi değil ama doktor bir doz yazar, yetmedi bir doz daha yazar. Bu herhalde iyi olduğundan değil. Bir an önce onu kesmekte yarar var mutlaka ama bir süre daha bu devam edecektir. 70 binden fazla insan tutuklandı, açığa alındı falan. Rakamlar tabi ki büyük. Bunları hukuk içinde yapmaya gayret ediyoruz. Mağdurlar olabilir. Bu kadar insanın olduğu yerde olmaması mümkün değil. Dikkat etmeye çalışıyoruz. Her önüne gelen içeri atılıyor gibi algılamayalım. Bu yanlış olur, bizim mücadele gücümüzü kırar.
Yeni bir hareket yeni bir kalkışma falan olamaz. Askeriye de falan bunların beli kırıldı. Panik yapmanın bir anlamı yok. Türkiye'yi zaten buradan yıkamadıklarını görenler ekonomiyle alakalı bir takım raporlar veriyor. Tabi ki bir takım yanlışlarımız, yapısal sıkıntılarımız olabilir ama 2 gün önce
Türkiye'ye övgüler yağdıracaksınız, sonra zayıf not vereceksin. Biz o notlara çok takılmayalım. Onları yok saymayalım, gayret edelim. O anlamda yeni bir darbedir, yeni bir şeydir, panik yapmanın anlamı yok. İstihbarat çalışmalı teyakkuz halinde olmalıyız."