İletişim Başkanlığı'na FETÖ!

Ali Eyce yazdı; İletişim Başkanlığı'na FETÖ!

15 Temmuz 2016!

Türkiye'de darbe girişiminde bulunan FETÖ'nün ortaya çıktığı, kendisini, elindeki silahları ve insanları gösterdiği tarih!

Sonrasında malum Türkiye Cumhuriyeti'nin kırmızı defterine FETÖ'nün terör örgütü olarak girmesi, bu örgütle direkt, dolaylı, paralı, parasız, manevi, maddi ilişki içinde olan herkes hakkında da 'Terör Örgütü Üyesi' olmaktan operasyonlar, soruşturmalar, adli işlemler ve yargılamalar başladı.

Türkiye Cumhuriyeti hukukun içinde kalarak darbe girişiminde bulunan sivil ve askeri herkesten bu darbenin ve bu darbeyi yapan terör örgütünün içinde bulunan herkesten hesabını sormaya başladı.

Buraya kadar her şey hukukun içinde, olması gerektiği gibi.

Kimsenin, terör örgütünün terör örgütü olup olmadığı, onun içinde bulanan insanların Türkiye Cumhuriyeti'ndeki demokratik sürece darbe yapıp yapmadığı konusunda şüphesi yok.

Biz gazetecilerin içinde de bir çok meslektaş olarak gördüklerimizin terör örgütünün üyesi oldukları ve bu darbeye direkt veya dolaylı olarak dahil olduklarına da tanık olduk.

Türkiye Cumhuriyeti halen yurt içinde ve yurt dışında yine hukukun içinde kalarak örgütün gizli bağlarını çöze çöze operasyonlara, soruşturmalara ve yargılamalara devam ediyor, sonu bitene kadar da etmek zorunda.

Ortada aklımızı karıştıran bir nokta var ki, onu paylaşmak için önce bu satırları yazdım.

Hafızanızı güçlendirip, tehlikenin boyutunu tazelemek için.

Geçtiğimiz günlerde, aylarda Erişim Sağlayıcıları Birliği ismiyle, kurumsal olmayan bir yerlerden 'Erişimin Engellemesi Talebi' mailleri almaya başladık.

Kim, hangi habere erişimin engellemesini istiyor, neden istiyor diye şöyle bir yokladığımız da, ekseriyeti FETÖ soruşturması geçiren, FETÖ'den yargılanan, FETÖ'den ceza alanlar olduğunu gördük.

Değişik şehirlerden Sulh Ceza Mahkemeleri'ne avukatları acılığıyla başvuranlar, isimleri geçen haberlerin basın arşivinden, kamuoyu arşivinden, Google arama motorundan kalkması için mücadele içerisine girmişler sanki.

Bunun adına FETÖ temizlik harekatı da diyebiliriz.

Devletin polisi operasyon yapmış, devletin savcısı soruşturma yapmış, devletin hakimi yargılama yapmış, devletin emniyetinde, devletin cezaevinde kalmış insanlar, bu ülkede FETÖ diye bir şey yaşanmamış, onların isimleri buralarda geçmemiş gibi basın hafızasından isimlerini sildirme telaşına düşmüşler.

Belli ki pişmanlar ama hukukta 'Pişman olanın geçmişte ne yaptığı, nasıl yaşadığı silinir' diye bir kanun maddesi yok.

FETÖ soruşturmasına dahil olanların basın hafızasından kendilerini sildirme çabası içinde olanların taleplerini onaylayan Sulh Ceza Hakimlerinin varlığının olması ise oldukça ilginç.

Hiç birini silmedik!

Silmeyi de düşünmüyoruz!

Türkiye Cumhuriyeti'ne güçleri kaydıysa, güçleri yetiyorsa bir darbe girişimi daha yapsınlar, devleti ele geçirsinler, ele geçirmekle kalmayıp kafalarına göre bölüp, parçalasınlar, kırmızı defterden FETÖ'yü silsinler bize sil demelerine bile gerek kalmaz, biz kendimizi bu dünyadan silmiş sayarız.

Alın size en net örneği.

Bir dönem İzmir'de fabrikalarıyla tanınan, iş insanı olarak tanınan ve FETÖ soruşturmasına dahil olan, adliyeye, cezaevine konan, yerel mahkemenin verdiği ceza kararıyla, Yargıtay'ın verdiği onama kararıyla 5 yıl 5 ay hapis cezası verilen, bütün mal varlıklarına el konulan Ahmet Küçükbay.

Daha bir iki ay önce avukatları aracılığıyla FETÖ ile adı geçen bütün haberlerin silinmesi için bilmem neredeki Sulh Ceza Hakimliği'nden karar çıkarmış, onu da İnternet Sağlayacıları Birliği isminde internet medyasının bir haberdar olduğu, bağlı olmadığı, bağlayıcılığı olmayan yerden emir gibi gönderdi.

Hiç birini silmedik!

Silmeyi de düşünmüyoruz!

Türkiye Cumhuriyeti'ne güçleri kaydıysa, güçleri yetiyorsa bir darbe girişimi daha yapsınlar, devleti ele geçirsinler, ele geçirmekle kalmayıp kafalarına göre bölüp, parçalasınlar, kırmızı defterden FETÖ'yü silsinler bize sil demelerine bile gerek kalmaz, biz kendimizi bu dünyadan silinmiş sayarız.

Buraya kadar olan mesajı tüm kamuoyuna.

Buradan sonraki mesajım ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na.

Dezenformasyonla mücadelenizi takdir ediyorum ama biraz da FETÖ'nün basın üzerinde oynadığı, oynamaya çalıştığı, baskı kurmaya çalıştığı, kendisini sildirmeye çalıştığı, mahkemelerden çatır çatır kararlar çıkarttığı bu duruma dikkatinizi çekmek istiyorum.

Başınızda bulunduğunuz Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nı kuran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın canına kast edenleri önce yargı içindeki icraatlarını, sonra oradan basın üzerinde kurmak istedikleri baskıları görün.

Tehlikenin boyutunu öğrenmek istiyorsanız da merkezi Ankara'da bulunan 'Erişim Sağlayıcıları Birliği'nden birilerin çağırıp, son iki yıldır basına geçtikleri 'Erişimin Engellenmesi' kararlarını inceleyin.

Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, hepimizin gücü bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı!

Vesselam!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri