Hiç merak ettiniz mi ilişkilerinizi nereden modellediğinizi ya da sizin ilişki modelinizin çok yakından tanıdığınız insanlarla benzeştiğini? Burada cevabımız, anne babamızdır. Ve buna psikogenetik model denir. Bizi belirleyen bir modellemedir çoğu zaman farkına varamasak bile.
Bir çocuk doğduğu andan itibaren bir grubun üyesidir. Kendi başına hiçbir bilgiye sahip değilken büyük bir merak ve cesaretle çevresini gözlemlemeye başlar. Elinde sadece beş duyusu vardır. Bunları kullanarak zihinsel, duygusal ve bedensel iletişim kurmaya başlar. Zamanla da neye nasıl tepki vermesi gerektiğini grubun öngördüğü şekilde algılamaya başlar. Büyüdükçe de bulunduğu çevrede neyin kabul görüp neyin istenmediğini öğrenmeye başlar. Bu da psikogenetik modelin temelidir.
Çocuk küçük yaştan itibaren anne babasını gözlemler ancak bu gözlem bireysel değildir. Anne babanın birbiriyle olan ilişkisini gözlemler. Ve içselleştirdiği tam da budur. Bu içselleştirme, kendi ilişki modelinin de çerçevesini oluşturur. Bunun içinde, anne baba sorunlarla nasıl başa çıkıyorlar, çözüm odaklı yanları var mı, stresle nasıl başa çıkıyorlar, birbirlerine sevgilerini nasıl gösteriyorlar gibi pek çok modelleme yer alıyor.
Kendi ilişkimizin içindeki bu kodlama bilinçli değildir. Farkında olmadan içselleştirdiğimiz kodlama, bilinçdışındadır. Bu programlama, hem nasıl bir eş seçeceğimizi hem de ilişkimizde nasıl davranacağımızı belirler.
Bu içselleştirme küçük yaşlarda başlar. Çoğumuz bu anılarımızı hatırlayamazsak da duygularımız çok yoğunsa bilinçdışına kaydedilmiştir. Çok küçükken anne babamızla ilgili pek çok şeyi çözemezken yapabileceğimiz tek şeyi yapar ve bilinçdışımıza göndeririz. Anlamlandıramadığımızı depolarız yani. Biraz büyüdüğümüzde de depomuz bayağı yakıtla dolmuş olur.
Burada belki şunu da söylemeliyiz. Hepimiz ebeveynlerimizle büyümüyoruz. Burada anlamamız gereken bizi büyüten kişileri ve onların en yakın çevresiyle kurduğu ilişkileri modelliyor olmamızdır.
Bir ilişkimiz gündeme geldiğinde içselleştirdiğimiz ilişki modeline göre davranmaya başlarız. Anne baba ilişkisi sağlıklı olanlar mutlu bir ailede büyüyenlerin ilişkileri de daha sağlıklı olacaktır. Tersi yine geçerlidir. Anne baba ilişkiniz kötüyse sizin de ilişkiniz iyi gitmeyecektir. Başlangıçta her şey güzelse bile ilişki ilerledikçe ihtiyaçlar farklılaştıkça, beklentiler değiştikçe ilişkide de pürüzler çıkmaya başlayacaktır.
İçselleştirdiğimiz bu yapı, ilişkimizi üç şekilde etkiler. Nasıl bir eş seçeceğimiz, bu eşle hangi sorunları yaşayacağımız ve bu sorunları nasıl ele alacağımız.
Yaptığımız birçok aile görüşmesinde sorunların bu noktalarda takıldığını görebiliyoruz. Seçtiğiniz eş, içselleştirdiğiniz modelin bir parçasıdır ancak bu, sizin tam istediğiniz değildir her zaman. Yaşayacağınız sorunlar belki içselleştirdiğiniz varlığını bildiğiniz sorunlardır ancak karşınızdaki yeni bir kişidir. Ve nasıl ele alacağınız ise karşınızdaki kişinin de iletişim becerileriyle bağlantılıdır.
O zaman hepimizin önce nasıl bir eş seçtiğimizi ve bu ilişkiyi nasıl götürdüğümüze ilişkin farkındalığı yaşamamız gerekir. Bu birinci aşamayı bitirdikten sonra daha detaylı bir sürece geçebiliriz diye düşünüyorum. Bir sonraki yazımda ayrıntılarla ilerleyeceğiz. İyi okumalar dilerim.