Doğum yapıp laktasyona yani süt verme dönemine geçen inek ya da düvelerde bazı hayal kırıklığı yaratan sorunlar ortaya çıkabilir.
Hiç süt gelmemesi, sütün gayet az miktarda olması, meme ödemi hayal kırıklığı yaratan olaylardır. Hatta yeni doğan yavruya yetecek kadar süt bile alınamaması hayvan sahiplerini çaresizliğe düşürebilir. Bu sorunların biri ilk doğumunu yapmış düvelerin “kör meme”li olmalarıdır. Doğum öncesi dönemde, bazen buzağıyken birbirini emenlerde görülen bu sorun her ırkta ortaya çıkmakla birlikte Simmental ırkı düvelerde biraz daha fazla görülmektedir. Kalıtsal olduğu düşünülse de katılım ihtimalinin gözardı edilebilecek kadar düşük olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Asıl sorunun kendini emme ya da birbirini emme olduğu ifade edilmektedir.
Bu anormal davranış sıkışık, kalabalık, konforsuz, stres yaratan ortamlarda kendini göstermekte ve emme sorunu ortaya çıkmaktadır.
Sağılmakta olan düve ve ineklerde de kendini ya da diğer bir ineği emme sorunu görülebilir. Emme esnasında memeyi koruyan keratin tıkacının bozulması memeyi korumasız halde bıraktığından bazı mikroorganizmaların meme içine girmesine sebep olur. Özellikle Mycoplasma bovis ve Trueperella pyogenes gibi mikroorganizmalar meme yangısına yol açıp, giderek memenin süt yapan hücrelerini hasara uğratırlar.
Düvelerde yaşanan sorunlardan biri de doğumdan önce memelere süt dolmasıdır. Bu sorun hormonal dengesizliklerden kaynaklanabileceği gibi yemlerdeki östrojenik etkili otlardan ya da mikotoksinlerden (küf toksinlerinden) kaynaklanabilir.
Düvelerin ilk kez sağımhaneye girmesi, alışkın olmadıkları ortam, korku, nazik olmayan davranışlar sütün indirilememesi sorununu yaratır. Yeterince oksitosin salgısı oluşamadığından dolayı genellikle dışarıdan kas içi enjeksiyonla oksitosin verme gereği duyulabilir.
Agalactia (süt veriminin hiç olmaması) yeni doğum yapmış ineklerde görülen bir sorundur. Mycoplasma bovis’ten şüphe edildiği gibi, otlara bulaşmış mantarların toksinleriyle ilgili olabileceği akla gelmektedir.
Sütün gayet az olmasının besleme eksikleri, enerji yetersizliği ile ilgisi olabilir. İyi bir kuru dönem geçirmeyen ineklerde ortaya çıkan bir durumdur. Ancak bu sebepler dışında da çeşitli sebepleri akılda bulundurmak gerekir. Sıcak stresi, meme ödemi, iç parazitler, yangılar (örneğin; metritis) metabolik hastalıklar (ketosis, hipokalsemi) ve buzağının doğum esnasında ölmüş olması süt miktarının azlığına yol açabilir. İneklerin birbirini emmesi de bir çeşit “süt hırsızlığı”dır. Dolayısıyla sütün beklenenden az olduğu, ancak ineğin tamamen sağlıklı göründüğü durumlarda akla gelebilir. Sütün olması gerekenden az olduğu hallerde yukarıdaki sebepler tek tek gözden geçirilerek gerçek sebep bulunmalıdır.
Süt üretimini oluşturan hormon “prolaktin”dir. Prolaktin hormonunun düşüklüğü umulan sütten daha az süt alınmasına sebep olabilir.
Böyle durumlarda süt yapan hücreleri ve prolaktin üretimini uyarmak gerekir. Bu uyarıcı karışımlara ya da ilaçlara “galaktokok”lar adı verilir.
Sütü gelmeyen düve veya ineklere prolaktin seviyesini arttırmak için kas içi olarak hayvan başına 100mg metoclopromide etkin maddeli ilaçların verilmesi önerilmektedir.
Bu ilaç dışında Galaktokok olarak kullanılan karışımlar vardır.
Anason 1 kg, badem kabuğu 1 kg, rezene 0,5 kg, çemen otu 0,5 kg, ardıç 0,5 kg, çörek otu 0,5 kg, kimyon 0,5 kg, dereotu 0,5 kg alınıp 20 lt suda kaynatılır, ineğe gün içerisinde yavaş yavaş içirilir. Gerekirse tekrarlanır.
Rezene, kimyon, dereotu, anason, çörekotu 250’şer gram alınıp suyla karıştırılarak suyun ve tanelerin günde 100 gr olacak şekilde hayvanlara verilmesi de süt yapan hücreleri uyarır.
Sık yaşanan bir sorun da meme ödemidir. Laktasyonun en başında böyle bir sorunla karşılaşıldığında mastitise yatkınlık da oluşmaktadır. Meme ödeminin kuru dönem beslemesiyle, tuz kullanımıyla ilgisi vardır. Şişmanlık, uzun gebelik süresi, düvelerin geç gebe bırakılmış olması, doğum öncesi hareketsizlik meme ödemine yol açar. Kalıtsallık da söz konusu olabilir.
Koruyucu hekimlik
İneklerin iyi bir kuru dönem geçirmesi, tavsiyelere uygun olarak kuru dönem ve geçiş dönemi bakım-beslemesi yapılması şarttır.
Asidozdan inekler korunmalıdır. Dengeli yem ile birlikte, mümkünse, serbest ulaşımlı sodyum bikarbonat (yemek sodası) bulundurulmalıdır.
İnek konforu sağlanmalıdır. Küflü yemlerden uzak durulmalı, küf ve mantar toksinlerinden sakınılmalıdır.
Özellikle çavdar mahmuzu (Claviceps purpurea) içerme ihtimali olan otlar hayvanlara verilmemelidir.
Yemlere choline (kolin), canlı maya, vitamin E + selenyum kombinasyonları katılmalıdır. Düveler gebeliğin son döneminde, inekler kuru dönemde şişmanlatılmamalıdır.
Sağım hijyenine dikkat edilmeli, kuru sağım yapılmalıdır. Benim çok üzerinde durduğum kuru ve temiz ilkesine kesinlikle uyulmalıdır. İneklere Koliforniya mastitis testi (CMT) yapılması ihmal edilmemelidir. İneklere içebildikleri kadar temiz ve taze su sağlanmalıdır. Su tahlili yapılmalı, suyun sertlik derecesi ineklerin bolca su içmesine engel olmayacak derecede olmalıdır. İnekler sertlik derecesi yüksek suyu içmek istemezler. İnekler az su içerlerse az süt verirler.
Memeleri korumak için bilinen her türlü önlem alınmalıdır. Aşılama ve yemlere memeleri dayanıklı kılacak yem katkılarının ilave edilmesi de sistemli bir şekilde uygulanmalıdır.