“Anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları yaşatan tek şey sevgidir.”
Lev Tolstoy
Bir kilim, nasıl birbirinden bağımsız binlerce motifin birbirine bağlanarak kendini çoğaltmasıyla oluşuyorsa insanda öyle. Doğduğumuz an zamanın gergefine takılıp, gördüğümüz her renk, duyduğumuz her ses, tanıdığımız her insan, yaşadığımız her his hayatımızda çoğalarak bizi bir kilim gibi dokuyor.
" Kalbime bakıyorum sustukça ne çok şey birikti içinde. Zamanla çöplükten farkı kalmadı ve şimdi geç kalınmışlıkların pişmanlığını yaşıyorum. "dedi ihtiyar.
İçimizde yalnızlık yerine sevgiler büyütmeliyiz. Duyguları bastırmak yerine, açığa çıkarmalıyız.
Usta bir nakkaş gibi ișlerken bizi zaman; içimizde çoğalttıkları kadar, azalttıklarıda var. Geç kaldığımız bir tren yüzünden gitmemiz gereken yere geç kalıp, istasyonda bir sonraki trenin kalkışını beklemek gibi değil hayat. Telafisi yok bazı geç kalınmışlıkların. Mesela dün gibi. Bir daha asla yaşanamayacak bir an gibi.
Sevgisiz bırakılan bir yürek, ıssız bir adada yalnızlığa mahkum edilmiş gibidir. Yağmurda kuruyan bir dal, kökünden ayrılan bir ağaç gibidir. Gözlerindeki hayalkırıklığı kirpiklerine, kalbindeki can kırığı ise yüreğine batar.
Geç kalmadan sevdiklerinize söyleyin, hatta her gün söyleyin sevdiğinizi. Yüreğinin üşümesin izin vermeyin. Sıkı sıkı sarılın. Sevgi üzerine kurulan hayatlar tüm dünya servetlerinden daha değerlidir. Kurumasın dalları, sevgiyle daha da güçlensin kökleri.
Unutmayın her hikayenin sonu yalnızlık olmak zorunda değildir. Ve sadece nefes almakla değil, insanı özünde sadece sevgi yaşatır.