İNSULİN DİRENCİ

Dr. Derya Güneş

 

İnsülin, pankreastan salgılanarak başta kan şekeri kullanımını düzenleyen; karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmalarında rol oynayan bir hormon. İnsülin direnci diye biline durum kandaki yüksek insülin değerlerine rağmen insülinin etkisini göstermemesi ve bu nedenle sürekli kan şekeri yüksekliği olmasıdır. Kişide yeterli insülin salgısı mevcut olduğu halde insülin görevini yapamamakta ve kan şekeri hücre içine girememektedir. Bu şahıslarda, günün belli zamanlarında kan şekeri seviyeleri yüksek değerler gösterebileceği gibi, bazen normal hatta normal altı seviyelerde olabilir. Bu farklı kan şekeri değerleri kişide çoğu zaman mizaç değişiklikleri, huzursuzluk, tahammülsüzlük, dikkat dağınıklığı ve öfkeye neden olabilmektedir. Kişilerin iş verimi azalabilir, sosyal ilişkilerinde sorunlar açığa çıkabilir. 

İnsülin direnci genetik nedenlerle olabileceği gibi endokrin ve metabolik bozukluklar nedeniyle de olabilir. Bizim en çok ilgilendiğimiz konu obezite, şeker hastalığı ve öncesi durumda olan insülin direncidir. İnsulin direnci sorunuyla başvuranlar en sık bu gruptandır. 

Diabetik hastaların büyük çoğunluğunda insülin direnci görülür. Bunun nedeni Tip 1 diabette insülin eksikliği, Tip 2 diabette ise şişmanlıktır. Şişmanlık zamanla insülin direncine yol açmakta, sonrasında gelişen insülin direnci insülin salgılayan hücrelerde yetersizlik veya yorgunluğa neden olmakta ve sonuçta Tip 2 diabet gelişmektedir.

Kişinin gün içinde değişkenlik gösteren ruh hali, çabuk sinirlenme, uyku hali, iştah değişiklikleri, susama, idrar sıklığında değişiklik gibi şikâyetleri varsa bir iç hastalıkları uzmanına başvurması, açlık kan şekeri ve insülin düzeylerine baktırması durumun erken evrede kontrol altına alınabilmesi açısından çok önemlidir. İnsülin direncinin belirtileri; halsizlik, konsantrasyon bozukluğu, yemeklerden sonra uyku basması, kilo alma, sık acıkma, depresyon, kan şekeri ve trigliserid düzeylerinde yüksekliktir.

İnsülin direncinin saptanmasında kullanılan pek çok laboratuar yöntemi olmakla birlikte birçok otorite açlık kan şekeri ve insülin düzeyi değerlerini kullanmaktadır. Bu kritere göre, açlık kan şekerinin 110 mg /dl nin üzerinde olması ve/veya açlık insülin değerinin 13 mikrounite/ml olması insülin direncine işaret eder. HOMA-IR (açlık kan şekeri x açlık insülini / 405) en çok kullanılan hesaplama yöntemidir. HOMA-IR'nin 2,5'in üzerinde olduğu durumlarda insülin direncinin olduğu kabul edilmektedir

Özellikle bel çevresinde yağlanması artmış bireyler ve açlık kan şekeri 110-126 mg/dl arasında olan bireyler insulin direnci açısından risk altındadır.

Teşhis konduktan sonra doktor tarafından hücrelerdeki insülin duyarlılığını artıran, direnci azaltan ilaç tedavileri uygulanabilmektedir. Ancak bu tedaviler uygun diyet tedavisiyle birlikte yanıt verirler. Kişiler diyet tedavisine, kilo vermeye ve egzersize iyi cevap verirler.

Diyet yoluyla iyileşme öncelikle, gün içinde dalgalı seyreden kan şekerini stabil hale getirerek sağlanmaktadır. Kana şeker karışma hızı diyetle dengelenerek insülinin daha normal miktar ve düzende salgılanması sağlanmaya çalışılmakta ve böylece kanda hem şeker hem de insülin seviyeleri normale çekilmektedir.

Yine diyet ve egzersiz yoluyla sağlanan diğer etki ise kişinin normal kilosuna gelmesidir. Böylelikle insülin direncine yol açan yağlanma giderilmekte ve vücut şekeri daha etkin kullanmaya başlamaktadır. İlaç kullanımı ile de insulin direnci kırılması ve kan şekerinin iyileştirilmesi amaçlanır. 

İNSÜLİN DİRENCİNİN İYİLEŞTİRİLMESİNDE BESLENME TEDBİRLERİ:

İnsülin direnci olan kişilerin yüksek posalı ve yavaş emilen karbonhidrat içeren gıdalar tüketmeleri önemlidir. Posalı yiyecekler kan şekerinin hızlı yükselmesini önlemekte ve böylelikle kontrol sağlanmaktadır.

Kurubaklagiller, meyve ve sebzeler, kepekli tahıl ürünlerinde bulunan bu posa sayesinde kana geçiş yavaşlar. Böylelikle hücreler insüline daha duyarlı hale gelir, yazımın başında belirttiğim hiperinsülinemi durumu ortadan kalkar ve de şeker hücre içine girebilir. Bu etki, hipergliseminin sürekli hale gelmesinden önceki evrede görülen ani şeker düşmesi (hipoglisemi) ataklarının önlenmesi için de son derece büyük önem taşımaktadır.

Yüksek posa içeriğinin önemini vurguladıktan sonra insülin direncinde dikkat edilmesi gereken diğer hususları ise şu şekilde sıralamak mümkündür:

Şeker ve şeker ihtiva eden gıdadan uzak durulmalıdır. Bazı gıdalar yendikten sonra şekeri fazla yükseltirler. Bu gıdalardan uzak durmak gerekir (Örnek: beyaz ekmek, pirinç, patates, üzüm, incir, muz vb).

Katı yağlar tüketilmemelidir

Meyve suları, gazlı içecekler ve alkolden uzak durulmalıdır

Hamur işlerinden ve kızartmalardan kaçınılmalıdır

Fazla tuz ve tuzlu gıda tüketiminden kaçınılmalıdır

İçeriği bilinmeyen hazır gıdalara çok dikkat edilmelidir. 

Düzenli öğünler tüketilmelidir, tek seferde aşırı yemekten kaçınılmalıdır.

Yeterli sıvı alımına özen gösterilmelidir.

Günde yarım saat yürüyüş yapılmasına çalışılmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.