İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ilk gününde imzalı gitarını İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bir Kira Bir Yuva kampanyasına depremzedeler için bağışlayan İrlandalı müzisyen, söz yazarı ve aktivist Sir Bob Geldof konuştu. Bob Geldof, “Türkiye’ye her zaman hayranlık duydum. Türkiye her zaman yüzlerce nedenden dolayı benim ilgimi çekti. Her zaman önemli olmaya devam edecek. Coğrafi konumu çok önemli. Durmaksızın siyasal kasırganın içinde kapana kısıldığını söylemek mümkün. Avrupa Birliği’nin dev ekonomisi, Orta Doğu’nun kışkırtıcı siyaseti ve Rusya’nın gangsterliğini düşündüğümüzde Türkiye çalkantılı bir siyaset ve ekonominin arasında kalıyor. Dünya bazı ülkeleri görmezden gelebilir ama Türkiye’yi asla görmezden gelemez” diye konuştu.
Geldof, “Biz hepimiz, eski beklentilerin artık geçerli olmadığı bir dönemde yaşıyoruz. Artık bilinenler üzerinden politika üretilemiyor. Değişim her zaman kaygıyı artırır. Bu kongre de değişimi hedefliyor, farklı bir arayışla gelişim istiyor. Burada yapılanlar, Türkiye’yi yenilemek için bir çalışmadır. Türkiye’nin avantajları ve fırsatları çok. Bu avantajlar bizde yok. Daha iyileştirilmiş avantajlar var. Peki, yeni dünyayı nasıl bulacağız? Eğer tek bir insan kontrolü varsa ya da yasal düzenlemeleri tek kişi yapıyorsa bu zor olabilir” ifadelerini kullandı.
“VAZGEÇMEK UMUTSUZLUĞA TESLİM OLMAKTIR”
Geldof, “71 yaşındayım ve dünyanın yaşadığı en tehlikeli zamanlardan birindeyiz. Dünyamızda her yerde gerçek tehlike var ve büyüyor, artıyor. Giderek yoğun bir hale geliyorlar. Depremler, pandemi, kuraklık, seller, nükleer savaş tehditleri, finansal krizler, gıda krizi, iklim krizi. Sonuçlarını ve eylemlerini zar zor anladığımız yeni teknolojiler var. Kültür savaşları ülkeleri kasıp kavuruyor. Dünya nüfusunun yüzde 70’ini yöneten otokratlar bu ortamdan memnunlar. Bu salon nefes alabildiğimiz, aklımızı koruyabildiğimiz bir salon. Denemeliyiz. Vazgeçmek umutsuzluğa teslim olmaktır. İnsan olmak için bazı çabalar gerekli” şeklinde konuştu.
“ATATÜRK KAOS VARKEN FARKLI BİR ÜLKENİN HAYALİNİ KURDU”
Voltaire’in 18’inci yüzyılda insan aklına en çok etki eden unsurların iklim, devlet ve din söylemini hatırlatan Geldof, “Türklerin, Atatürk’ün en büyük başarısı, dini devlet işlerinden ayırmaktı.
Atatürk, bir ulusun kültürel güçlerini kullanarak, yeni dünyada çağdaş bir ekonomi aradı. Atatürk’ün büyük iç görüsü, bir ulusun geçmişin gölgesine ait olmasına izin vermemesiydi. Türkiye bu fikirden uzaklaşmamalı. Atatürk bu topraklarda kaos varken burada farklı bir ülkenin hayalini kurdu. Toplum için neyin önemli olduğunu ortaya koyarak bütün ülke için radikal bir devrim gerçekleştirdi ” diye konuştu.
Geldof konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Sayın başkan, ne yaparsanız yapın, başlayın. Çünkü cesarette akıl vardır, sihir vardır, güç vardır. Bizim aklımız var, gücümüz var sihrimiz var.”