Mehmet ÖZDOĞRU
İzmir Ticaret Borsası (İTB) şubat ayı olağan meclis toplantısı İTB Meclis Salonunda gerçekleştirildi. Meclisin açılış konuşmasını gerçekleştiren İTB Meclis Başkanı ve Ulusal Pamuk Konseyi Başkanı Barış Kocagöz, tarıma yeni destek ve teşvikler açıklandığını anımsattı. 300 koyun artı asgari ücret projesi ve mazot desteğinin çok olumlu bir gelişme olduğuna işaret eden Kocagöz, "Bu destek çiftçilerimizi çok rahatlayacak. Bu destekleri çok olumlu buluyoruz" dedi. Kocagöz, ayrıca Borsa seçimlerinin 1 Nisan 2018'de gerçekleşeceği bilgisini de üyelere hatırlattı.
Meclisin açılışından sonra söz alarak kürsüye gelen İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, ekonomik ve güncel olayları değerlendirdi. Kestelli, TSK tarafından Suriye'nin Afrin bölgesinde terör örgütleri PYD/PKK/YPG-DEAŞ mensubu teröristlerin etkisiz hale getirilmesine yönelik yürütülen Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin olarak şunları söyledi: “Millet olarak desteğimiz ilk günkü gibi güçlü. Ülkemiz adına doğru olanın yapıldığına olan inancımız tam. Askeri anlamda elde edilen kazanımlarla, kahramanlık öyküleriyle gururlanıyoruz.”
Türkiye ekonomisi için ihracat ile ithalat arasındaki uçurumun açılmaya devam etmesinin risk olduğunu belirten Kestelli, “İhracatımız, 2018 yılı ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,79 artarak 12 milyar 464 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde ithalatımız yüzde 38,01 artarak 21 milyar 518 milyon dolar oldu. Dış ticaret hacmi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 26,60 artarak 33 milyar 982 milyon dolar seviyesini yakalarken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 57,9’a geriledi. Bunun ardındaki en temel neden, daha çok ihracat için daha çok hammadde ithal etmek durumunda olmamız. Bu alanda, sahip olduğumuz kaynaklar üzerine bir üretim politikası geliştirmemiz, başta tarım olmak üzere yerli üretimi teşvik etmemiz şart” diye konuştu.
Toprak ve ormanlar gibi doğal kaynaklar ile tarımsal üretim süreçlerini olumsuz etkileyen kuraklığın tüm dünyayı tehdit ettiğine dikkat çeken Kestelli, “Uzmanlar, önemli bir tarım ülkesi olan ülkemizi iklim değişikliklerinden en çok etkilenecek bölgelerin başında gösteriyor.
Bölgemizde 2017 yılı yağış miktarı uzun yıllar ortalaması ile hemen hemen aynı olmasına rağmen 2009 yılından itibaren devamlı ve düzenli bir düşüş söz konusu. 2007-2016 yıllarında ortalama sıcaklık 1970-2006 dönemine göre 1 derece artmış durumda. Yağışların mevsimlere ve yıla yayılımında dengesizlik yaşıyoruz. Özellikle bitkisel üretimi olumsuz etkileyen ilkbahar dönemindeki don ve dolu olaylarını son yıllarda daha çok yaşamaya başladık. Bu koşullarda tarımsal üretimin ve üretici gelirlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak her geçen gün zorlaşıyor. Burada iki önemli konu ortaya çıkıyor. Birincisi, iklim koşullarındaki bu değişimin tarımsal üretime olumsuz etkisini minimuma indirecek uygulamaları hayata geçirmek. Bu konuda yapılması gerekenleri üç maddede özetlemek mümkün; suyun daha etkin kullanılabilmesi için sulama sistemlerinin modernize edilmesi, kuraklığa dayanıklı çeşit ve türleri geliştirilmesi, iklim olaylarının önceden tahminine ve etkisinin azaltılmasına imkân sağlayacak akıllı tarım uygulamalarının sektöre entegre edilmesidir” şeklinde görüş belirtti.
Tarım sigortasının, iklim koşullarından olumsuz etkilenen tarımsal üretim için en önemli enstrüman olduğuna işaret eden Kestelli, “Ülkemizde 2006 yılında hayata geçen tarım sigortaları her geçen yıl kapsamını genişleterek büyüyor. Üstelik sigorta primlerine yüzde 50 ile 67 arasında değişen oranlarda devlet desteği sağlanıyor. Önemli ihraç ürünlerimizden olan üzümde sigortalılık oranı yüzde 60’lara ulaşmış durumda. Bunun en önemli nedeninin bölgemiz üzüm üreticisinin son yıllarda ilkbahar geç donlarında yaşadığı kötü tecrübeler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle bütün üreticilerimizin sigorta konusunda daha duyarlı davranmaları gerektiğini ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.