İki yıldır yaz tatilinin İstanbul’da geçirmeyi tercih ediyoruz ailecek.
Dünyanın başkenti olarak kabul edilen, Dünya’nın en büyük imparatorluğu ve en son imparatorluğu Osmanlı’nın başkentini gezmek, iki değil, üç değil, her gelişte başka bir şeyle karşılaşmak, görmek ve yaşamak demek.
23 Haziran, 23 Temmuz.
İstanbul’da yerel seçimlerin tamamlanmasıyla ‘Her şey çok güzel olacak’ diyenlerin görevlerinin başında geçirdiği koca bir ay.
Bir ayda çok büyük değişiklikler olacağını ben de düşünmüyorum. Güzel olduğu zımnen kabul edilen mesajdaki gibi her şeyin çok güzel olacağını da.
Ama bazı şeyleri daha güzel olmasını isterken, bazı şeylerin güzel iken kötü olmasına da izin vermemek gerekiyor.
İstanbul’un yerli turisti olarak ilk gün ki izlenimim, İstanbul tıpkı İzmir gibi kokmaya başlamış. Taksim’den giriş yapıp, yürüyerek Galata’ya inerken, İzmir ile özdeşleşen o kokuyu İstanbul’da ilk defa duyduk.
Tabi bu bir tesadüf de olabilir.
Yani o kalabalıkta, yanımızda yürüyen, karşımızdan gelen birisi gaz da salmış olabilir.
Giderken bizi bulup saldığı gibi, dönerken de bizi bulup tekrar salmış da olabilir.
Bir de İstanbul’da İstiklal Caddesi’ne ne vermekten çok keşif edilmeyi, keşif edilmese bile günlük yevmiyesini çıkarmaya çalışan tekli ve çoklu sokak şarkıcılarının sayısı bir hayli artmış durumdu. İstiklal Caddesi, İstiklal Açık Hava Gazinosu gibi olmuş.
Asıl sorun ise daha büyük. Yaşları, 4 ile 7 arasında değişen, kız ve erkek çocukları ellerinde bir müzik aleti veya aletsiz sokakta dileniyor gibi sokak çalgıcısı işini yapıyorlar.
İşini diyorum çünkü gecenin 22 veya 23’ünde, ‘Hadi çocuklar uykuya’ diyen bir sosyal devlet anlayışı içinde, bu çocuklara ‘Hadi çal, hadi oyna, hadi söyle’ diyenlere birilerinin dur demesi gerekiyor.
Kimse bana ne var bunda, çocuklar sanat yapıyor edebiyatı yapmasın!
Hiçbir sanat çocuğun çocukluğunu yaşamasından daha kıymetli olamaz, çocuğunu para kazanmak için kullanan ebeveynlerden daha zararlı olamaz.
Bunun dışında İstanbul aynı İstanbul.
Her şey özellikle, en çok turist olarak gelen Araplar için çok güzel.
Tatlılar güzel, altınlar güzel, oteller güzel, lüks araçlar güzel!
Zenginliğiyle ve zenginleriyle yaşayan İstanbul!