Katrana bulanan bir hayat kaldı geriye
Her şey gerçeklerin bilincine çarpınca başladı
Kalbime vura vura öğrettiler
Kan akıtmadılar ama paramparça ettiler
Hiç bilmez miyim artık?
Uzun gecelerden sonra gelen sabahların mayhoşluğunu
Naftalin kokan hayallerin asla gerçekleşmeyeceğini
Hiç bilmez miyim artık?
Gökyüzündeki güneşin ruhu aydınlatmaya yetmediğini
İşte benim o!
Mülteci yüreğini kaldırım taşlarına sürterek ehlîleştiren
Yitik bir kentin enkazını toplamaya çalışıyorum, köpürüp taşan düşüncelerimle birlikte
Bütün cümleler dağılıp, yayılıyorlar etrafıma
Sadece yerini iyi bilen kelimelerim kalıyor bana
Heybemde hep sevgi taşıyıp, bir çerçi gibi dolaştım durdum yıllarca
İşte benim o!
Mülteci ruhuna arayıpta, bir yer bulamayan.
Dün gece oturdum, bir çocuğun dizlerine yasladım başımı.
Sabaha kadar hayallerimi tek tek söktü yüreğimden
Benden daha çok ağladı gözyaşlarımı silerken
Tüm düşlerimin cenazesi kalkarken gözlerimin önünden
Ellerimde açmadan solan kır çiçeklerim izledim
Yüreğim sevdiklerimin yerine sarıldığım kara tașlarla doluyken
İşte benim o!
Mülteci ruhuna bir mezar taşı bile bulamayan.