İzmir Ticaret Borsası Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis üyelerinin geniş katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının ana gündem maddelerini Ukrayna-Rusya savaşının dünya ekonomisine etkileri, tarım sektöründeki güncel gelişmeler, devam eden pamuk ekim sezonuna ilişkin değerlendirmeler ve İzmir Tarım Teknoloji Merkezi'nin tarım sektörüne sağlayacağı faydalar oluşturdu.
Toplantıda konuşan İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, dünyanın Covid-19 salgınıyla başlayan, emtia fiyatlarındaki artışla devam eden, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle zirveye çıkan ekonomik çalkantı döneminde iki yılı geride bıraktığını belirterek, “Gelinen nokta itibariyle, bu olağanüstü dönemin neticesi olarak neredeyse tüm ülkeler yüksek enflasyon baskısıyla karşı karşıya. Türkiye olarak bizde pek çok ülkede olduğu gibi enflasyon baskısını hissediyoruz.” dedi.
TÜİK tarafından geçtiğimiz hafta içinde açıklanan verilerin de bu durumu net olarak ortaya koyduğuna dikkati çeken Işınsu Kestelli, “Verilere göre geçen ay Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi yıllık bazda yüzde 81, aylık ise yüzde 17 oranında arttı. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nde son dört ayda yaşanan artış ise yüzde 65’e yaklaştı. Bu maliyet artışları hiç kuşku yok ki perakende fiyatlara da yansıyor. Üretici, tüketici, tüccar tüm kesimlerde bu gelişmelerden etkileniyor. Bu durumu dengelemenin yolu da tüm taraflar açısından sürdürülebilir bir piyasa ortamı sağlamaktan geçiyor. Hükümetimizin sürdürülebilir destek, teşvik, kredi ve etkin denetim mekanizmalarını işleterek bunu bir an önce yapmasında sonsuz fayda olduğuna inanıyorum.” diye konuştu.
Ülkemizdeki tarım sektörünün üretim değerinin son yıllarda ortalama 45-50 milyar dolar arasında değiştiğini sözlerine ekleyen Kestelli, “2021 yılında tarımın toplam ekonomi içerisindeki payı yüzde 5,6 ile tarihinin en düşük seviyesine geriledi. Ancak ekonomik büyüklükteki bu gerileme tarımın önemini azaltmıyor. Tarımsal üretim potansiyelimiz geleceğin en önemli küresel sorunlarından birisi olan gıda güvenliğinin sağlanmasında ülkemizin en büyük şansı. Tarımın sosyal açıdan ülkemiz için bir emniyet supabı olduğunu da her zaman ifade ediyorum. Ekonomik açıdan ise sadece sektörün kendi üretim değeri ile bir analiz yapmak eksik olacaktır. Birçok sektör ile olan doğrudan ve dolaylı bağlantısı tarımın ekonomik önemini artıran bir unsur. Tarım makineleri sektörü de bunlardan birisi. Ülkemiz tarım makineleri sektörü irili ufaklı yaklaşık 1500 girişimin olduğu, 20-25 bin istihdam sağlayan, yaklaşık 2 milyar dolar üretim ve 1 milyar dolar ihracat değerine sahip bir sektör. Tarımsal verimliliğimizin artması açısından da kilit öneme sahip. Sektörün aynı zamanda hem yurt içinde hem de küresel piyasalarda önemli bir büyüme potansiyeli bulunuyor.” dedi.
Tarım makinecisi firmaların üst birliği olan TARMAKBİR tarafından hazırlanan raporda sektörün ihtiyaç duyduğu yatırım alanlarına da değinen Kestelli, “Kendi yürür hasat, ilaçlama makinaları, akıllı tarıma yönelik donanım ve yazılımlar, süt sağım tesisleri, sağım robotları ve ilgili yazılımlar, yenilenebilir enerji sistemleri, doğrusal hareketli sulama sistemleri raporda sektörün başlıca ihtiyaçları olarak yer alıyor. Tarım makineleri sektörünün beklentisi olan tüm bu konular, geçen ay Meclisimizde kuruluş kararını aldığımız İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’nin, yani İTTM’nin odaklandığı çalışma alanları arasında yer alıyor. Kısacası İTTM ile tarımsal üreticilerimizin yanı sıra tarım makinaları sektörüne de katma değerli bir hizmet sunmuş olacağız. Geliştirilecek teknolojilerin sektöre entegrasyonu ile ülkemizin tarım makinaları ihracatçısı firmalarına küresel rekabet avantajı sağlıyor olacağız. Sektörün ihtiyaçlarına yanıt verecek birçok çalışmaya imza atan, 130 yılı geride bırakmış, ülkemizin ilk borsası olarak VOB, ELİDAŞ ve İZLADAŞ projelerimizde olduğu gibi bundan sonra da vizyoner ulusal projeleri geliştirmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz ise ülkemizin yanı başında gerçekleşen savaşın herkesi ciddi anlamda olumsuz yönde etkilediğine değinerek, “Ülkemizde bu gelişmelerden doğal olarak etkileniyor. Döviz kurlarındaki artış ile yükselen hammadde fiyatları birleşince üretim maliyetlerimiz çok arttı. Diğer taraftan, turizm gelirlerimizde büyük payı olan bu iki ülkeden gelecek ziyaretçilerdeki azalış cari dengemizde de olumsuzluklar yaratmaya aday. Önümüzde bu nedenle zor bir dönem var. Buna hazırlıklı olmalıyız. Üretimde verimi artırmalı, hammadde tedarikinde ve kullanımında savurganlıktan uzak alternatifler yaratmalıyız. Diğer taraftan, dünyanın birçok bölgesinde baş gösteren sorunlar gerek tedarikte gerekse kalitede ülkemizin dünya için ne kadar değerli olduğunu ortaya koydu. Bu dönemde ülkemiz bu anlamda birçok müşteri kazandı. Ama bunun kıymetini bilip iyi değerlendirmeli ve bu müşterileri kalıcı hale getirmeliyiz. Ayrıca stratejik anlamda konumumuzun enerji ve lojistik alanında ne kadar değerli olduğu da ortaya açıkça çıktı. Böyle olunca bazı diğer malum ülkelerin de Türkiye’ye bakışı çok daha olumlu trendde seyrediyor. Ama bunu da fırsata çevirmemiz, akılcı politikalar üretmemiz gerekiyor. Kısa vadede bunca gördüğümüz olumsuzluktan sonra bu iki olumlu olgunun uzun vadede ülkemize kazançlar getirmesini umuyorum.” dedi.
Yeni sezon pamuk ekimlerinin başladığına değinen Barış Kocagöz, “Üreticilerimiz büyük bir telaşla hazırlıklarını sürdürürken artan maliyetler karşısında yeni ekim kararı vermek hiç de kolay olmadı. Çünkü geçtiğimiz yıl pamuk üretim maliyetleri dekar başına 2.600 TL/dekar seviyelerindeyken bu yıl yapılan yeni hesaplara göre 5.300-5400 TL/dekar civarında olacak. Bu da yaklaşık yüzde 110’luk bir maliyet artışı demek. Yani aslında 10 TL ile başlayıp 20 TL’ye varan kütlü pamuk fiyatlarının sezonda en az 22 TL ve üstüne ulaşması halinde üretici artan maliyetleri karşılayabilecek. Aksi takdirde maliyet artışı cebinden gidecek. Bunun farkında olan bazı üreticilerimiz pamuk tarımına kayma niyetindeyken yine de maliyet artışı yüzünden vazgeçtiler. Ancak artan fiyatların etkisi ile ekili alanın genelinde artış beklenirken, üretimde sorunsuz bir sezon ile gelecek 1 milyon ton üretim hepimizin dileği olacaktır. Diğer taraftan birçok üreticinin yeni maliyetler yüzünden girdilerde kısıntıya gidebilecek olması verim anlamında endişeler yaratacaktır. Bu vesileyle pamuk üreticilerimize bereketli ve mutlu bir sezon diliyoruz.” diye konuştu.
Önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisinde hammadde ve enerji fiyatlarının pek de kolay gerilemediği yıllar görüleceğini söyleyen Kocagöz, “Bana göre bu düşünceyle politikalarını revize eden ülkeler gelecekte öne çıkacak ve daha çok kalkınacak. Ülkemizin de bu anlamda önlemler almasını ve yeni politikaları buna göre oluşturmasını diliyorum.” dedi.
Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ da Bornova Belediyesi olarak imza attıkları projelere ilişkin Borsa Meclis Üyelerine yönelik sunum gerçekleştirdi.
Açılış konuşmalarının ardından Meclis üyeleri söz alarak sektörlerine ilişkin güncel gelişmeler hakkında bilgi paylaşımında bulundu.
Toplantının sonunda Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ Bornova Belediyesi tarafından nesilden nesle kültürel miras olarak aktarılan tohumları sürekli kılmak, kültürel bütünlüğü sağlamak ve üretimde sürekliliği sağlamak amacıyla kurulan Atalık Tohum Bahçesi’nde yetiştirilen Bornova kınalı bamyası ve karışık sebzelerden oluşan tohumları ve zeytin fidanlarını İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu ve Meclis Üyelerine armağan etti.