TBMM İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın, "Ya şampanya patlatacaklar ya şükür namazı kılacaklar", “Siz olsanız bir yere giderken ailenizi Kılıçdaroğlu'na mı emanet edersiniz Tayyip Bey'e mi emanet edersiniz? Ailemizi emanet edemeyeceğimiz insanlara ülkemizi lütfen emanet etmeyelim" sözlerine çok sert tepki gösterdi.
İYİ Partili Dervişoğlu, “Bekir Bozdağ şuurunun altındakileri kusuyor. Kendilerini bizim sahibimiz zannediyorlar. Millet bunlara çocuğunu, ailesini emanet etti; öldürüldü, tacize uğradı! Kendilerini bizim sahibimiz sanmasınlar. Ayrıca sözlerinde çok büyük din istismarı var. Ama bu; bunların her zaman yaptığı şey! Bu açıklamayı yapan devlet adamlığı kisvesine bürünmüş. En azından ağzından çıkanı kulağı duymayan insanlara evlat emanet edilmez de. Yaptıkları görev kendilerine kefil değil bu arkadaşların. Sadece Adalet Bakanı değil başka bakanlar da ağzından buna benzer beyanlar kaçırıyorlar. Bakanlık; bir kamu, devlet görevidir. Bu arkadaşlar bunun bir kamu görevi olduğunu unutmuşlar. Onlara da hak veriyorum, çünkü itibarları dolma kalemin ucundaki mürekkepten menkul bunların. İstifa etme hakları bile yok, ancak affedilebiliyorlar. Ben burada tavsiyede bulunuyorum: Bir siyasetçinin ne söyleyeceğini bilmesi kadar ne söylemeyeceğini de bilen insan olmalı. Kendisini de konuşurken sınırlayabilmeyi becerebilmeli. 20 yılın getirdiği iktidar şımarıklığı bunlara her şeyi söyletiyor. 'O akşam kimisi şampanya patlatacak, kimisi şükür secdesine kapanacak' diyor. Ben bir vakit namazı kazaya bırakmayan inanmış müminlerin, Bekir Bozdağ ile ilgili kanaatlerini sandıkta oy kullanırken ifade etmelerini talep ediyorum, bunu çünkü hiçbir vicdan kabul etmez” dedi.
Dervişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ya Kandil kazanacak ya FETÖ kazanacak’ diyor. Bu zamana kadar Kandil'i de kullanan bu iktidardı, FETÖ ile 13 yıl ortaklık yapan da bu iktidardır. Bu ifade ettikleri aslında onların geçmiş dönemdeki karnelerini de hatırlatıyor. O bakımdan bu arkadaşların siyasi akıllarını da kaybettikleri kanaatini taşıyorum. Çünkü Kandil deyince, Kandil'e elçi gönderen Erdoğan gelir akla. İmralı deyince, İmralı'ya eli gönderen Erdoğan gelir akla. Habur'da seyyar mahkemeler kurduran AK Partili Adalet Bakanları gelir akla. Başka şeyleri çağrıştırması muhtemel söylemlerle muhalefeti suçlamaya çalışmak dahi, onların siyaseten akıllarını nasıl kaybettiklerini ve strateji geliştirme kabiliyetlerini yitirdiklerine delalet eder. O bakımdan ben bunların iftirasına ziyadesiyle alıştım ve o tarz iftiralara cevap vermeyi yerinde bile bulmuyorum. Zira seçmenim beni tanıyor, bizi tanıyor, Sayın genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendiyi de tanıyor. Biz mazisi kendisine kefil siyasetçileriz, bizim Kandil'le ya da Türkiye'nin temeline dinamit koymaya çalışan bir takım terör örgütleriyle ilişkilendirilmeye çalışılmamız, bunu yapanlar açısından bir talihsizliktir, bunu yapmak için akıldan vareste olmak lazım. Kendilerine zarar veriyorlar. Seçmenimizin de bundan hiç etkilendiği yok.”