Panelde konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, “hayvanlara yapılan haksız muamelelerin aynen insana yapılmış gibi cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi
25 Mart 2017 günü İzmir Barosu Av. Nevzat Erdemir Salonu’nda yapılan çalışmaya, avukatlar ve hayvan severler katıldı.
Moderatörlüğünü İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gonca Arkoç’un yaptığı çalışmaya, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan İşgüzar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Demir, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Süleyman Yılmaz ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doktora Öğrencisi Av. Ayşe Erol Sarıyev konuşmacı olarak katıldılar.
Çalışmanın açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun 2008 yılında çalışmalarına başladığını belirterek, “2008 yılında ben yönetim kurulu üyesiydim ve komisyonu ben kurmuştum. İzmir için gerçekten bir ihtiyaçtı. Kısa sürede İzmir’de belediyelerle, hayvan sever derneklerle, hayvan haklarını savunan vatandaşlarımızla ve kuruluşlarla birlikte hareket ederek öncelikli olarak İzmir’de hayvan haklarının savunulmasını hayata geçirdik” dedi. İzmir Barosu’nun komisyonun kurulduğu tarihten bu yana yasal mevzuatın gelişmesine katkılar sunmaya çalıştığını ifade eden Özcan, İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu ve Yasa Komisyonu’nun birlikte çalışarak mevzuatın geliştirilmesi anlamında ortak metinler hazırladıklarını söyledi. Av. Aydın Özcan sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle Ceza Kanunu’nda gerekli değişikliklerin yapılarak hayvanlara yapılan haksız muamelelerin aynen insana yapılmış gibi cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sadece Kabahatler Kanunu’na göre cezalandırmanın çok da caydırıcı bir nitelik taşımadığını hepimiz biliyoruz. Bu yasaya rağmen her gün gazetelerde hayvanların dövüştürüldüğünü, kötü muameleye maruz bırakıldıklarını görüyoruz. Toplum olarak bu konularda daha duyarlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Ama maalesef gerçekleri de konuşmamız gerekirse duyarlı bir toplum değiliz. O yüzden ceza yaptırımlarıyla, yasalardaki yapılacak olumlu gelişmelerle caydırıcılığı arttırmak gerekir”.
Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun İzmir’de ve Türkiye'nin neresinde olursa olsun hayvan haklarıyla ilgili ihlalleri duyduğu andan itibaren takipçisini olduğunu ifade ederek, geçtiğimiz günlerde Konak’ta toplanan köpeklerle ilgili alınan duyum üzerine hemen İzmir Barosu olarak müdahil olunduğunu ve gereğinin yapılması anlamında en üst düzeyde her türlü girişimin yapıldığını ifade etti. İzmir’de özellikle belediyelerle çok daha sıkı ilişkiler oluşturulması gerektiğini söyleyen Özcan, “belediyelerde yapılan haksız uygulamaların önüne geçilmesi için birlikte hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu yapabilecek kapasitemiz var. Sonuç alıcı hareketleri, sonuç alıcı eylemleri hep birlikte gerçekleştirelim. İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu siz değerli hayvan hakları savunucularına açıktır. Toplantılarımıza katılabilirsiniz, fikirlerinizi açıklayabilirsiniz. Komisyonda alınacak kararlar bizim yönetim kurulumuza geliyor ve yönetim kurulumuz da uygun gördüğü takdirde İzmir Barosu’nun yönetim kurulu kararı olmak suretiyle icraya konuluyor. Sonrasında her türlü takibi yapılıyor. Hayvan hakları savunucuları, diğer dernekler, yerel yönetimler hep birlikte hareket ettiğimizde amaçlanan sonucu daha hızlı bir şekilde ulaşırız diye düşünüyorum” dedi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan İşgüzar, “Türk Hukukunda Hayvanın Hukuki Niteliği” başlıklı sunumunda, insan sevgisinin, hayvan sevgisinin ailede verilmesi gerektiğini söyledi. Hayvan sevgisiyle ilgili okullarda bir tek müfredat olmadığını, televizyonlarda bir tek kamu spotu olmadığını ifade eden Prof. Dr. Hasan İşgüzar, hayvanın hukuki niteliği konusunda dünyada başlıca üç görüş olduğunu söyledi. Bu görüşlerin hayvanı eşya sayan görüş, hayvanı kişi benzeri sayan görüş ve hayvana kişilik tanıyan görüş olduğunu belirten Prof. Dr. Hasan İşgüzar “ama hangi ülke neyi kabul ederse etsin sonuçta özel hukukta hayvana verilen zararla, arabanıza verilen zarar aynı kabul ediliyor ve mala verilen zarar gibi tazmin ediliyor” dedi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Demir ise “Hayvanların Tedavilerinin Yapıldığı Kliniklerin ve Hayvan Barınaklarının Hukuki Sorumlulukları” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Mehmet Demir sunumunda, 5199 sayılı özel yasanın, Hayvanları Koruma Kanunu adı altında 2004 yılından bu yana uygulanmaya çalışılsa da bu kanunda hem özel hukuk hem kamu hukuku boyutuyla ciddi sorunlar olduğunu ifade etti. Bu kanunla düzenlenmek istenen sorunların disiplinler arası ve çok disiplinli bir alan olduğunu belirten Demir, “böyle bakarsak adından itibaren düzenleme sistematiğinde ciddi aksaklıklar, eksiklikler tutarsızlıklar gözledim” dedi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Süleyman Yılmaz “Veteriner Hekimin Sözleşmeden Doğan Sorumluluğu” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Yılmaz, veteriner hekimin hukuki sorumluluğu, tedavi konusunun hayvan olması, kişi olmaması sebebiyle hekimin hukuki sorumluluğundan ayrıldığını ifade ederek “her ne kadar hayvanlar kişilik hakkına sahip değilse de veteriner hekimler tedavi ettikleri hayvanların cansız eşyadan ayrılan yönlerini dikkate alıp buna uygun olarak gerek teşhis koymada gerekse tedavi esnasında maksimum özeni göstermek zorundadırlar” dedi.
Son olarak “Veteriner Hekimin Sözleşme Dışı Sorumluluğu” başlıklı sunumu gerçekleştiren Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doktora Öğrencisi Av. Ayşe Erol Sarıyev ise, veteriner hekimin sözleşme dışı sorumluluğunun doğması için her şeyden önce hayvan sahibi ve veteriner hekim arasında bir sözleşmenin bulunmaması ya da mevcut sözleşmenin geçersiz olması durumunda söz konusu olduğunu ifade etti. Av. Ayşe Erol Sarıyev sözleşmesel sorumluluğa başvurmanın zarar gören hayvan sahibi açısından çok daha avantajlı olacağını belirtti.