2015 yılının Eylül ayında Somali vatandaşı müvekkili ile birlikte ikametgah izni başvurusu almak üzere İzmir Valiliği Göç İdaresi Müdürlüğü’ne giden İzmir Barosu üyesi Avukat Mahir Ozan Payas’ın müvekkilinin yanında bulunması ve sözlü danışma hizmeti vermesi, iç hizmet yazışması dayanak gösterilerek engellenmiş, avukat tarafından redde dayanak olarak gösterilen iç hizmet yazışması talep edilmesine rağmen, kendisine verilmemiştir.
Avukat Mahir Ozan Payas’ın yaşadığı sorunu İzmir Barosu’na bildirmesi üzerine harekete geçen Baro, önce İzmir Valiliği Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvurarak Avukatlık Kanunu’nda vekaletname ibraz yükümlülüğünün sadece belgelerden örnek alınması hususunda gerekli ve zorunlu olduğu hatırlatılmış ve kişilerin sözlü veya yazılı danışma hizmeti almasının bir hukuk devleti olan ülkemizde engellenemeyeceği ifade edilmiştir. Uygulamaya dayanak gösterilen iç hizmet yazışmasının normlar hiyerarşisine göre Avukatlık Kanunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “kişilerin hak arama özgürlüğünü” düzenleyen maddelerine aykırı olduğunun ifade edildiği yazılı başvuru ile uygulamanın bir an önce sona erdirilmesi talep edilmiştir.
İzmir Valiliği Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından; bahsi geçen uygulamanın, hak arama özgürlüğünü kaldırmadığı, aksine haksız kazancın önlenmesi ile yabancılar açısından güven ortamının korunmasına ve hakkın kötüye kullanılmasının engellenmesinin amaçlandığı ifade edilerek talebin reddedilmesi üzerine, İzmir Barosu, avukatların vekaletname olmaksızın sözlü danışma hizmeti vermesinin engellenmesi şeklindeki uygulamanın sona erdirilmesi için dava açmıştır.
Davayı ulusal mevzuat ve uluslararası metinler ışığında değerlendiren Ankara 1. İdare Mahkemesi, yabancıların dezavantajlı konumda bulunduklarından bahisle hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuran dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına, davalı idarenin haksız kazancın önlenmesi ve yabancılar açısından güven ortamının korunmasına ilişkin iddialarına ise itibar etmeyerek dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Söz konusu kararın davalı idare tarafından istinaf edilmesi üzerine; dosyayı inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi de "davalı idarenin istinaf isteminin reddine" dair karar vererek, yerel mahkemenin kararını onamıştır.