İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA), tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verilmiştir:
"30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen 20 saniyelik deprem 117 canımızı aldı. Geride gözü yaşlı anneler, babalar, kardeşler, eşler ve evlatlar bırakmakla kalmayıp 80 bin konutumuza da hasar verdi. Yaklaşık 500 bin kişi evsiz, çaresiz, umutsuz, yurtsuz, yarınsız kaldı. Ölenlere Allah tan rahmet dilerken ailelerine de sabır temenni ediyorum. O günden bu yana 15 ay geçti. Acılarımız da çaresizliğimiz de aynı günkü gibi…
Devletimiz depremde ağır hasar alan ve yıkılan binalarımızın yerine yerlerinde yaklaşık 1700 bağımsız bölüm, rezerv alandan 3500 bağımsız bölüm yaptı bunların bir kısmını teslim etti, bir kısmını nisan ayında, geri kalanını da haziran ayında teslim edecek ve bunun ücretini bizlerden kimisini 20 yıl geri ödemeli kimisini 19 yıl geri ödemeli olarak alacaktır. Geriye kalan 75 bin bağımsız bölümden 8 bin orta hasarlı, 67 bin az hasarlı bağımsız bölüm ise sahipsiz bırakılmıştır. Depremin hasar verdiği bu kadersiz insanlar hiçbir kurumdan destek bulamamıştır.
11 ay boyunca emsal artışı için adeta savaş verdiğimiz ve pinpon topu gibi ortada dolaştırıldığımız unutulmamalıdır. 15 aydır da faizsiz kredi için yalvarıyoruz. Siyasi partiler arasındaki ‘sözde depremzedeyi siyasete alet etmeme’ söyleminin arkasındaki sürtüşme ile bu günlere kadar geldik.
Devletimizin kanunları orta hasarlıya güçlendirme yap diyor, Az hasarlıya ise senin için sorun yok diyor. Oysaki geçmiş dönemde yapılmış yanlışlar yüzünden bu gün bu kadar konutun hasar gördüğü biliniyor.
Bu kadar insan can verdi. Depremzedenin ağır, orta, az hasarlısı olmaz. Bir konutta ya oturulur ya oturulmaz. 75 bin konut hasarlıdır. Yenilenmelidir. Güvenli konutlara dönüştürülmelidir. Bunun için yüce devletimiz bu insanları kentsel dönüşümcü olarak görmemeli, depremzede olarak görmeli ve ona göre muamele etmelidir. Yani 400 bin TL’lik kentsel dönüşüm kredisini çek ortalama 3000 TL maaşla 8 bin TL’lik taksiti 10 yıl boyunca öde dememelidir.
Bizler göründüğü üzere 2 yıl ötelemeli en az 20 yıl vadeli 0 faizli 600 bin TL kredi ile bu işin içinden zar zor çıkabiliriz. Depremzedeler kimseden hibe beklemiyor. Konutlarını yaparak çoluğuyla çocuğuyla güvenli evde otururken onuruyla, gururuyla ödeyebileceği destek kredisi bekliyor. Günümüz koşullarında 100 m2 bir konutun yapım maliyeti 800 bin TL olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa destek kredisi istemekte ne kadar haklı olduğumuz görülecektir.
Maliyeti 800.000 TL olan konutun 600.000 TL'si faizsiz destek kredisi ile karşılanırken 200.000 TL si ise sayın şehir plancıları odasının mahkemeye vermiş olduğu emsal tarafından karşılanacaktır tabii eğer ellerini vicdanlarına götürüp mahkemeyi geri alırlarsa.
Yıkılmış ya da yıkılacak olan evimize emlak vergisi istenmesi ve hatta ödemediğimiz için icra gönderilmesi bir akıl tutulmasıdır. Bu konuda da Hükümet ile Merkezi yönetim arasında kalmış durumda olduğumuz bilinmelidir
Depremde hayatını kaybedenlerin yıkılan evlerinin inşaasından da ödeme istenmektedir 20 yıl boyunca orada vefat eden kişinin her ay TOKİ ödemesini yaparken tekrar öldürmesi oldukça acı diye düşünüyoruz. Yaklaşık 80 konutu devletimizin karşılayamayacak güçte olmadığını biz biliyoruz.
Proje alanlarından küçültülerek yapılan konutların hak kayıplarının önlenmesi için rezerv alandan satış önceliği verilmesi mağduriyetlerin giderilmesi adına ve vatandaşla helalleşmek adına bizim için kıymetlidir.
Depremde yaptığı inşaatı hasar gören müteahhitlerin müteahhitlik karnesinin iptal edilmesi ortak dileğimizdir. Bir gecede vergilerin sıfırlandığı, torba yasaların çıkabildiği ülkemizde bu isteklerimizin karşılanmaması çok da gerçekçi görünmemektedir.
Bu konu ile ilgili İzmir’imizin milletvekiline küskünlüğümüzü, kırgınlığımızı iletiyoruz. Depremin İzmir de olmasına rağmen İzmir milletvekillerimizin çoğunluğunun konudan bihaber ve bize karşı ilgisiz oldukları aşikardır."