Toplantıda güncel ekonomik konuların yanı sıra İzmir ve Ege Bölgesi'nde hayata geçirilecek önemli projeler ve gelişim aşamaları da ele alındı.
İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Deniz Ticaret Odası Başkanı Yusuf Öztürk, İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep ve oda üyesi iş adamları katıldı.
İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, İzmir’de TOBB’a bağlı odalarda üye bulunan 100 bini aşkın topluluğun olduğunu belirterek, Ege ve İzmir’in hayata geçirilen güç birlikleri, temelini attığı pek çok şirket ve ortak sosyal projelerle tüm ülkeye örnek olduğunu söyledi.
"İzmir iş dünyası, yeri geldiğinde el ele verir, halaya, horona da durur”
İzmir için mevcut projelerin bir an önce sağlam temellerle hayata geçirilmesi, kentin hak ettiği konuma gelmesi için potansiyelinin en üstte değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Özgener, “Moral bozmak için özel algı politikalarıyla ortaya çıkarılan söylemlere inat, yatırım ve istihdam oluşturarak tek başına zeybek oynamayı, kriz söylemlerine efelenmeyi bilen İzmir iş dünyası, yeri geldiğinde el ele verir, halaya, horona da durur. Yeni girişimler hepimizin gündeminde. İzmir’in buradaki en büyük şansı, bütün projelerin “senin, benim” ayrımı yapılmadan sahiplenilmesi. Biz İzmir Ticaret Odası olarak kentte taş üstüne taş koyacak, katma değerli ihracatı ve üretimi artıracak, kent markalaşmasına katkı koyacak, yeni nesillere daha ferah bir gelecek bırakmayı amaçlayan her projeye açık çek veriyor, desteklediğimizi bildiriyoruz. Oda olarak ter döktüğümüz her projeye, İzmir iş dünyasının tümünün paydaş olduğunun da huzuru içindeyiz. Öte yandan kente yapılan altyapı projelerinden merkezi hükümet yatırımlarına kadar her detayı 100 bini aşkın gözle takip ediyoruz. Umuyorum, bu birlikte iş yapma kültürü artarak devam eder. Türkiye’nin 2023 hedefleri ve dışarıdan gerçekleşen ekonomik baskılara karşı en büyük kalkan, bu birlik ve beraberlik şiarı olacaktır” dedi.
Türkiye ekonomisi için bir dönüm noktası olan Yeni Ekonomik Program’ın öngörüleri şekillendirmek, planları gözden geçirmek için bir fırsat sunduğunu dile getiren Özgener, İzmir için bu plandan en faydalı ve somut çıktıları birlikte üretebilme kabiliyetini gösterebilmek adına herkese büyük görevler düştüğünü kaydetti.
Yerli ve milli üretim
İTB Başkanı Işınsu Kestelli ise devreye sokulan Yeni Ekonomi Programı ile yüksek ateşin düşüşe geçtiğini, piyasaların yeniden istikrar ortamına doğru yol aldığını kaydederek, "Kurban Bayramı öncesinde 7 lira seviyesini gören Amerikan Doları, Ekim başı itibariyle düşüş eğilimini sürdürerek 6 lira sınırının altını test etti. Bu noktadan sonra yapmamız gereken, geçmişteki hatalarımızdan ders çıkararak geleceğimizi planlamak olmalıdır. Ekonomik alanda yaşadığımız bu süreci 'bir musibet bin nasihatten iyidir' sözü çerçevesinde ele almalıyız. Yeni ekonomi programında üretim ekonomisine çokça vurgu yapılarak 'yerli ve milli ekonomi' tanımı ön plana çıkartılıyor. Kesinlikle çok doğru bir tespit. Ülke olarak artık sahip olduğumuz değerlerle büyümek, üretmek zorundayız. Üretimimizin niteliğini artırmalı, kilogram başına ihracat değerimizi yükseltmeliyiz” ifadelerini kullandı.
“Döviz geliriniz yoksa dövizle borçlanmayın, diye uyarmıştım”
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir’deki odalar olarak ortak çalışma kültürü içinde olduklarını vurguladı.
Mevduat faizlerinin yüzde 30’ları bulurken, kredi faizlerinin 40’larda olduğunu ve bu oranlarla kredi almanın ne akıl karı ne de mümkün olduğunu ifade eden Yorgancılar, şunları söyledi:
"İşte o nedenle de, ilgili bakanlıklarımız tarafından art arda destekler açıklanmaktadır. Peki bu durumun suçlusu kim? Bildiğiniz gibi 2009 yılından itibaren döviz geliri olmayan firmaların da dövizle borçlanmalarına yasal olarak izin verildi. Ve sonuçta döviz geliri olmayanların borcu, varlıklarının önce iki katı, sonra üç katına çıktı ve bunu döndürme şansları kalmadı. Üyelerimize benim de ısrarla 'döviz geliriniz yoksa dövizle borçlanmayın' diye uyarmamın sebebi adım adım görünen bu tehlikeydi. Ve bugün reel sektörün net döviz borcu 216 milyar Dolara çıktı. Devletin verdiği imkan, ne yazık ki yanlış kullanılmış ve firmalarımızın kendi hatalarından bugünkü noktaya gelinmiştir. Alınan borçlar; arge, inovasyon, markalaşma gibi alanlarda kullanılabilseydi, bir fırtınada bu sarsıntıyı belki yaşamazdık. Bakınız, 1998 Asya krizinin temel sebebi, firmaların yatırımlarını finanse etme şeklinden kaynaklı borç kriziydi. Yen ile değil, dolar ile borçlanmaları. Tıpkı bugün Türkiye’de olduğu gibi. Ve bu borç krizi, firmaların bilançolarına kambiyo zararı olarak yazılacak. Öyle ki, seneye Odamızın 100 büyük firma çalışmasında da, İSO’nun 500 büyük firma çalışmasında da bunu çok net göreceğiz. Çünkü geçen sene 500 büyük firmanın 96 milyar TL olan faiz öncesi karı, bugün katlanarak kur zararı olarak karşısına çıkacak. Bu da, bir süre daha yatırımları ötelemeye, maliyet kontrolüne firmaları zorlamaktadır.”
Başkan Yorgancılar, “Bizim hedefimiz büyümek, yol belli üretim yoksa kalkınmak hayaldir, istihdam hayaldir. Üretim yoksa kişi başına gelir oluşturmak hayaldir. Rakamlar bunu söylüyor. Bakıldığında üretim rakamları arttığı zaman büyüme artmış, düştüğü zaman büyüme azalmıştır. Yenilebilir enerji kaynaklarını artırmamız, nükleer santrallerin de ülkemiz de yapılması gerekiyor. Türkiye’nin etrafında nükleer santraller var. Eğer rekabet etmek istiyorsak, enerji konusu çözülmesi gereken en önemli konulardan biridir. Ümidimiz hiçbir zaman yitirmemiz lazım. Türkiye krizlerin hepsinin üzerinde geldi, başardı bunun üzerinden de geleceğiz. Biraz yıprandı, hasar aldı ama başaracak gücümüz de bilgi birikimiz de var. O yüzden dik durup başarmak hepimizin ortak sorumluluğu” dedi.
“Ne yapmalıyız, ortak akılla bunu çözmeliyiz”
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 1970’li yıllarda Türkiye ekonomisinde yüzde 30 paya sahip olan tarımın bugün yüzde 6seviyelerine geldiği belirterek, ithalat ihracat dengesinin irdelenmesi gerektiğini söyledi. Sorunlardan çok çözüme odaklanılması gerektiğine işaret eden Celep, “Biz bugün bankaların kredi problemleri veya biz buraya nasıl geldik sorunlarından ziyade buradan sonra ‘ne yapmalıyız ‘, ortak akılla bunu çözmeliyiz. Benim önerim tarımda kendi içimizdeki kaynaklar oluşturacak algıya sahibiz. İnançla devam edersek mesafe kat edebiliriz” dedi.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk, deniz turizminde 2018 yılında oldukça iyi rakamlara eriştiklerinin altını çizerek, 2019-2021 yılları için öngörülerinin de iyi olduğunu söyledi. Kurvaziyer turizminde de öngörülerini paylaşan Öztürk, "Dikili, Çeşme, Kuşadası’nın bu anlamda büyük katkı sağlıyor. Kruvaziyer gemilerin 2021 itibariyle de gelmesi için üzerimize düşen bütün görevleri yerine getireceğiz ve hem bölgemizi hem ülkemizi tanıtmaya devam edeceğiz" diye konuştu.