Sağlık Bakanlığı, günlük vaka sayısının üç gün üst üste 1000’in altında seyretmesinin ardından toplu ulaşım araçlarında maske kullanma zorunluluğuna son vermişti. Ancak 30 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında haftalık vaka sayısı 7 bin 322, vefat ise 19 olarak gerçekleşti. 6-12 Haziran arasında ise 7 bin 556 kişinin korona olduğu, 20 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı. Bu durumda günde ortalama 1000 kişiden fazla insan koronaya yakalandığı göz önünde tutulduğunda, “Toplu ulaşımda yeniden maske takma zorunlu olmalı mı?” sorusu akla geldi.
BAKAN BEY, VATANDAŞA BU MESAJI VERMEK ZORUNDA
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, Sağlık Bakanı’nın, bu durumda en azından toplu ulaşım araçlarında maske takma zorunluluğunu geri getirmesi gerektiğini söyledi. Her fırsatta salgının bitmediğini ifade ettiklerini, sosyal mesafenin ortadan kalktığı durumlarda herkesin maske takması gerektiğine vurgu yaptıklarını anlatan Başkan Kaynak, “Günde ortalama 1000’den fazla insan pozitif oluyorsa, Sağlık Bakanlığı şunu söylemek zorundadır: Hala bu hastalık devam ediyor. Hastalıktan korunmak mecburiyetindeyiz. Biz de kamu otoritesi olarak maske takılmasının, özellikle mesafeyi 1,5 metre olarak koruyamadığınız yerlerde, maske takmak zorundayız, diyebilmeli” dedi.
BİR BAŞARI HİKAYESİ ÇIKARMAK İÇİN BÖYLE BİR KARAR ALDILAR
Maske, mesafe ve hijyenin, covid 19 salgınında insanların en temel korunma mekanizmaları olduğunu hatırlatan İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kamu yönetimi, pandeminin ortadan kalktığı, tümüyle normal yaşantıya dönülmesi gerektiği yönünde birtakım mesajlar verdi. Bu mesajları ne amaçla verdiklerini öngörebiliriz. Birincisi, toplumdaki ekonomik faaliyetlerin devamı açısından… İkincisi, bunu bir başarı hikayesi olarak sunmak istediler. O kadar iyi mücadele ettik ki, pandemiyi yendik, artık böyle bir enfeksiyon yok, demek için… Bu aslında temkinli, bilimsel gerçeklerle örtüşen bir açıklama değildi. Gerçekçi rakamların ortaya çıkabilmesi için en azından tarama çalışmalarının devam etmesi gerektiğini söyledik. Bu yapılmadığı için elimizdeki rakamların doğruluğu son derece kuşkuludur. Vakaların daha yüksek olacağını düşünüyoruz. Bunu nereden biliyoruz, yüksek olma ihtimalini? Çünkü çevremizde covid 19 pozitifliği göstermekte olan ve kendi kişisel inisiyatifiyle test yaptırmaya giden pek çok insan var. Bu insanlar hastanelere, yoğun bakımlara intikal etmiyorlar. Hastalık eskisi gibi seyretmiyor, daha hafif seyrediyor. Aslında insanlar hastalanıyorlar, hastaneye düşme olasılığı azaldı, ölüm azaldı. Bu güzel bir şey ancak bu, hastalığın ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Hastalıktan korunma yöntemlerinin tamamen ortadan kalkması gerektiği anlamına da gelmiyor. Niçin? Çünkü bu hastalık, bu covid ajanı, vücudumuza hasarlar meydana getirebiliyor.”
KAMU YÖNETİMİNİN TOPLUMU YÖNLENDİRMESİ GEREKİYOR
Covid 19 hastalığına yakalananların unutkanlık, depresyon, Alzheimer gibi nörolojik hastalıklara, diyabet, kalp damar gibi hastalıklara yakalandığını, buna tıp dilinde post covid dendiğini belirten Başkan Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben hastalığı hafif geçiriyorum, önemli değil, demek yanıltıcı olur. Uzun vadede çeşitli hastalıklarla karşılaşma riski var. Bu hastalıklarla karşılaşmamak için korona olmamak gerekiyor. Hasta olmamak için de özellikle maske kullanmak gerekiyor. Sosyal mesafeyi koruyamadığımız hallerde özellikle maske takmak gerekir. Madem haftalık tabloya göre, günde ortalama 1000 kişiden fazla insan koronaya yakalanıyor. O halde kamu yönetiminin, toplumu yönlendirmesi gerekiyor. Bizim söylememiz yetmiyor. Sağlık Bakanının çıkıp, sevgili vatandaşlar, bakın yine günlük ortalama 1000 vakanın üzerine çıkıyoruz, kendimizi korumak için tekrar maskeye dönmek zorundayız, demeli, diyebilmeli. Unutulmamalıdır ki, kamu idaresinin, vatandaşı korumak gibi bir sorumluluğu vardır. Bakanlık, hastalığın devam ettiğini, sosyal mesafenin ortadan kalktığı toplu ulaşım araçlarında, maske takılmasının gerekli olduğunu söylemeli.