Türkiye’nin merkezinde Ankara’da İstanbul konuşuluyor.
Türkiye’nin ekonomi başkenti İstanbul’da da İstanbul konuşuluyor.
16 milyonun yaşadığı, birçok ülkeden daha fazla nüfusa sahip olan dünya şehri İstanbul konuşuluyor.
Konuşmanın ana gündem maddesi: Deprem!
İstanbul basını da Ankara’dan, İstanbul’dan konuştukça konuşuyor, yapılacakları anlatıyor, uzmanları konuşturuyor ve İstanbul depremi konusunda gündem yaratıp, İstanbul’da depreme dair atılması gereken adımların atılması için hız kesmeden çalışmaya devam ediyor.
Peki İzmir ne yapıyor?
Daha bundan birkaç yıl önce yüzlerce insanı kaybeden, yüzlerce binası yıkılan İzmir için ne yapılıyor?
İzmir ki, deprem riske en yüksek olan büyükşehirlerden birisi.
İzmir ki, depremin acısını manevi ve maddi yaşamış olmasına rağmen şehirde doğru düzgün hiçbir deprem çalışması yapılmayan büyükşehirlerden birisi.
İstanbul’un nüfusu 16 milyon, risk büyük olsa da, İzmir’in nüfusu da 6 milyon ve risk daha da büyük.
Ankara’da İzmir’in da konuşulması, en az İstanbul kadar konuşulması gerekiyor.
İstanbul ne kadar İzmir’den daha büyük şehir olursa olsun şunu da unutmamak gerekiyor, İzmir deprem konusunda İstanbul’dan daha çok yara almış, daha çok üzüntü yaşamış, daha çok yaşayabilecek durumda bir şehir.
İzmir’de sadece deprem olduğunda depremin İzmir’de olması durumunda neler olur, neler olmazının konuşulması çok ama çok anlamsız.
Davulcunun davula vurmasıyla oynayan ayının oynaması gibi.
Türkiye deprem bölgesinde olan bir ülke ve İzmir’de bu deprem bölgesinin merkezinde olan, ama karadan, ama denizden sürekli sallanan, deprem yaşayan bir büyükşehir.
Deprem denildiğinde kimsenin İzmir’i es geçmeye, İzmir dendiğinde kimsenin depremi es geçmeye hakkı yok.
İstanbul ve deprem düzleminde ne düşünülüyorsa aynısı İzmir içinde düşünülmeli.
İstanbul ve deprem düzleminde ne yapılıyorsa, İzmir içinde aynısı yapılmalı.
İstanbul ve deprem konusu ne kadar önemliyse, İzmir ve deprem konusu da o kadar önemli.
Sadece yaşandığında konuşmayacak kadar önemli!