Konu ile ilgili yazılı açıklamada bulunan H. Gökhan ÖZDEMİR şunları belirtti;
2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu güncelleniyor. Aslında uygulama aşamalarındaki aksaklıklar giderilmesi gereken 5199 ile ilgili beklentilerimizi daha doğrusu olması gereken değişiklikleri yıllardır anlatıyoruz. Ancak 2019 yılında oluşturulan TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu çalışmalarına kadar bu konuda bir umudumuz yoktu ne yazık ki. Bu komisyon toplantılarına katılarak ve Komisyon üyelerine ulaşarak bizler de konunun tüm ilgilileri gibi görüşlerimizi bildirdik. Ortak ve anlamlı görüşlerin oluştuğunu görünce ve Komisyon Raporunu okuyunca da umutlanmıştık.
1 Temmuz itibariyle yeniden gündeme gelen ve TBMM de görüşülerek 9 Temmuz günü kabul edilen Hayvanları Koruma Kanununu görünce yeniden başa sarıyoruz diye düşündük. Çünkü hayvanlara eziyet, işkence, hayvanların öldürülmesi fiillerinin kabahat kapsamından suç kapsamına alınması dışında ne yazık ki hayvan hakları adına bir gelişme olmamış. Ceza hukuku bakımından yapılan değerlendirmeler de belirtilen hapis cezalarının caydırıcı olmayacağı yönünde olunca aylar önce söylediğimiz gibi "Böyle çıkacaksa çıkmasaydı" demek zorunda kaldık.
Mevcut durumda hayvanların ticaretinin kontrol altına alınamaması, hayvanların bu faaliyetler sırasında bakım şartlarının kötü olması çözüm beklediğimiz noktalardandı. Ama gördük ki bu sorunlara çözüm olacak bir düzenleme de caydırıcı bir ceza da yok. Hatta aslında can statüsü kazandırdık derken bir eşya gibi katalogtan seçilmeleri düzenlemesinin geldiğini gördük.
Mevcut durumda tehlike arz eden köpek ırkları konusu ciddi bir sorundu. Hem hayvan haklarına aykırı bir uygulama hem hayvan sahibini suçlu duruma düşüren hem de belediye bakımevlerinde ciddi yük oluşturan bir uygulama vardı. Beklentimiz yasaklı ırk konusunun yasadan çıkarılması ve sahiplenenlere sıkı denetim şartı getirilmesi iken baktık ki aynı düzenleme devam ediyor. Yıllardır çare olmayan uygulamadan yeniden medet umuluyor. Anlam veremedik.
Mevcut durumda nüfus yoğunluğuna bakılmaksızın tüm belediyeler hayvan nüfus kontrolünden sorumlu iken kısırlaştırma, aşılama, işaretleme çalışmaları yapmaları gerekirken yapmadığı için sahipsiz hayvanların refahı da insanların huzuru da sağlanamıyordu. Çünkü Hayvanları Koruma Kanunu çalışmaları, denetleyen için de denetlenen için de hep en önemsiz ve yapmaktan imtina edilen konular olmuştu. Hiç kimse de bu keyfi uygulamalara dur diyecek ciddi cezalar almadı. Dolayısıyla yeni yasa ile 25.000 den az nüfusu olan belediyelere ayrıcalık tanınması eskisinden de beter bir uygulama olarak karşımızdadır. Hele bir de zaten görevlerini öteleyerek yapmayan belediyelere yine süre tanınması hayvan nüfus kontrolü çalışmalarına vurulan büyük bir darbe olmuştur.
En çok gündemde olan bir kaç maddesi üzerinden yeni 5199 u bu şekilde değerlendirebiliriz. Bu açıdan ayrıntıları ile ele aldığınızda sizler de bize hak vereceksiniz. Biz Veteriner Hekimler olarak hayvan haklarının korunmasının insani bir görev olmasının yanında insan haklarının korunması yolunda çok önemli bir adım olduğunun bilincindeyiz. Gerek sahipli gerekse sahipsiz hayvanların sağlıklı olmasını sağlamak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Yine başa sardık belki ama umutsuzluğa kapılmadan çalışmaya ve anlatmaya devam edeceğiz. Sayın seçilmişler; "Madem Hayvanları Koruma Kanunu budur" diyorsunuz. Öyleyse uygulanması için gerekli tüm çalışmayı yapmak da görevinizdir.
Denetimleri her madde için ciddi şekilde baştan sona takip edecek Veteriner Hekim kadrosunu kurmak zorundasınız. 25000 nüfusun üzerindeki tüm Belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü ve hayvan bakımevi kurulmasını sağlamak zorundasınız. Bu bakımevlerinde sürgün personel değil gönüllü personeli çalıştırmak zorundasınız. 25000 nüfus altındaki ilçelerin yükünü kaldırıp koordinasyonu sağlamak için Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Hizmetleri Daire Başkanlığını kurdurmak zorundasınız. Türk Ceza Kanunu kapsamına alınan her hayvan hakkı ihlali için kamuda suç duyurusunda bulunacak ve bunu takip edecek personel sayısına ulaşmak zorundasınız.
Tehlike arz eden köpek ırkları başta olmak üzere sahipli sahipsiz tüm hayvanları kimliklendirmek ve bunu kamu olanakları ile yapacak, işleyen ve sağlam bir sistemi kurmak zorundasınız. Yetkili seçilmiş ve atanmışları hayvan haklarının önemi konusunda eğitmek, farkındalıklarını arttırmak zorundasınız. Aksi taktirde biliyoruz ki iş yine başa düşecek.
Biz Veteriner Hekimler olarak her zaman olduğu gibi sadece elimizi değil emeğimizi ve yüreğimizi taşın altına koyarak Veteriner Hekimliği hizmetlerimizi vermeyi sürdürecek, hem hayvanlar hem de insanlar için mesleğimizin ve önerilerimizin vazgeçilmez olduğunu anlatma yolunda mücadelemize devam edeceğiz.