Ölümler ve yaralıların istatistiki sonuçları İzmir depreminin bilinen, en gerçek ve en net sonucu.
Ancak depremin, bir de bilmezlikten gelinen, görünmeyen ama bir o kadar da net olan sonuçları var.
İşte o sonuçlar, deprem piyasasıdır.
Depremin en ağır hissedildiği yer olan Bayraklı ve Bornova’da deprem, emlak piyasasını ve hukuk piyasasını alt üst etti, edecek de.
Malum Adalet Sarayı’nın Bayraklı İlçesi’nin sınırları içinde kalmasından dolayı, bir dönem Konak’ta Kemeraltı’nın mutlak ve kaliteli piyasa müşterisi avukatlar, Bayraklı’nın yeni, mutlak ve kaliteli müşterisi oldu.
Bir dönem kimsenin yüzüne bakmadığı apartman daireleri dahi, ederinin iki, üç, dört katına müşteri buldu.
Hepsi birer hukuk bürosu oldu.
Adliyenin yakının da olmak, işleri her an takip edebilmek hukukçuların en ve en çok sevdiği çalışma sistemi olduğu için, piyasa kızıştıkça, kızıştı, fiyatlar arttıkça arttı, lüks görünümlü binalar çoğaldıkça çoğaldı.
Bir dönem yaya olarak insanların gitmekten korktuğu, arabayla geçerken de camlarını kapattığı o sazlık, bataklık, bahçelik Bayraklı’nın düz kesimleri, tam anlamıyla emlak piyasasının da kalbi oldu.
Şimdi aynı sazlık, bataklık ve bahçelik Bayraklı piyasası, depremin en ağır hasarlı yeri olarak tüm dünya tarafından bilindik yer oldu.
Avukatlar, işlerini kolay yapmayı severler ama adalet içinde, güvende yapmayı daha çok severler.
Hukuku da bireysel ve toplumsal olarak bunun için savunurlar.
Bir çok avukat arkadaşımın paylaştığı, deprem sonrası ofis fotoğraflarını görünce, avukatlar Bayraklı’yı terk eder demek sanırım çok da kahinlik gerektiren bir düşünce olmasa gerek.
Avukatların yerlerini terk etmesiyle başlayacak emlak değişim piyasası ise bu kez İzmir’in sağlam zeminli yerlerine olan emlak piyasasını kızıştıracak.
Diğer taraftan, Bayraklı’da yeni yeni yükselen binalar ise sanırım en büyük deprem piyasası mağduru olacaklar.
Müşteri bulmakta zorlanacaklar, bulsalar da ederinden yüksek düşündükleri fiyatlara satamayacaklar.
Bir diğer deprem piyasasını ise, kaldıkları konutun depreme dayanıklılığını test etmek isteyenler yaratacak.
Bir daha ne zaman olur Allah bilir depreminin, bir dahakine sonucu ne olur Allah bilir sonucunu kabul edemeyenler, kafalarında kaldıkları veya çalıştıkları binalarla ilgili sağlam raporu almak isteyecekler, bilimsel laboratuvarlarda deprem testi yaptıracaklar.
Kimisi testlerin sonucuna göre binasını yeniden güçlendirecek veya yıkıp, yeniden yaptıracak, kimisi ise test sonuçlarını gizleyip, satabildiği fiyata satıp, oradan uzaklaşacak.
Sonuçta, Bayraklı ve Bornova eksenli emlak ve inşaat piyasasında değişim, çok ama çok hızlı şekilde gelişecek.
Piyasa dışı bir diğer deprem konusu da, gördüğüm bir manzaradan dolayı bir hayli ilginç geldi.
Depremin hissedildiği gün, aracımla sahil yolundan ofise doğru, Konak’a doğru geliyorum, ters istikamette, yüzlerce İzmirlinin arabalarına binmiş, Çeşme istikametine doğru gittiğine tanık oldum.
Depremin merkez üssü Ege Denizi olunca, bu manzara bana biraz ters geldi.
Yüksek binalardan güvenlik nedeniyle kaçtığını düşündüğüm insanlar, Ege Denizi’nin daha da kıyısına, depremin merkezinin daha da yakınına doğru gidiyorlardı.
Tek katlı, iki katlı, müstakil yazlıklarına, güven duygusu alabilmek için gidiyorlardı belki ama bu depremin merkez üstü olan Ege Denizi, Seferihisar açıklarına daha da yaklaştıkları gerçeğini değiştirmiyordu.
Bu depremin merkez üssüne göre normal olan hareket, denizden gelen depremin artçılarının etkisinden kurtulmak için karasal olarak daha içerlere, iç kesimlere ve zemine sağlam yüksek kesimlere çıkmak olurdu.
Denizden gelen depreme karşı, denizin dibine dibine gitmek, artçıları daha çok hissedebilmek, korkuları daha çok ve uzun yaşamak, kafadaki deprem düşüncesini hiç bitirememektir.
Ama psikolog görüşüne de saygım var.
Korkunun üzerine gitmenin faydası da var!