Daha önce tarihte gördüğümüz bir şey yaşamıyoruz.
Bilim insanları anladı, bize de anlatmaya çalışıyorlar ama biz anlamıyoruz.
Ben şimdi bunları panjurları kapalı bir evin konforunda yazıyorum. Panjura vuran sağanağın şiddetinden olayın ciddiyetini anlayabiliyorum.
2020 yılının Şubat ayında Konak Belediyesi çok değerli bir işe imza atmış, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi iş birliği ile kamuoyunda farkındalık yaratmak için İklim Değişikliği Kent ve Sağlık Sempozyumunu gerçekleştirmişti. Tüm günümü ayırdığım çok güzel bir sempozyumdu. Çok değerli bilim insanları çok değerli oturumlar gerçekleştirdi.
Bunlardan benim aklımda ilk kalanı, Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi’nden İklim ve Doğa Bilimci Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın iklim değişikliğinin kıyı kentleri üzerindeki etkilerini anlatan sunumuydu.
Bu sunumu haberleştirmiştim de.
"İZMİR, YAVAŞ YAVAŞ SULAR ALTINDA KALACAK"
Prof. Kurnaz, üstüne basa basa İzmir’in bir kısmının sular altında kalacağını ve buna yönelik etkili önlemler alınmasını söyledi.
Kurnaz şöyle bir şey de demişti; ki bu haberin de ana temasıydı; “Buzulların erimesiyle Hollanda, Danimarka ve Venedik olmayacak, İzmir’de deniz seviyesi 80 metre yükselecek.
Kurnaz, ayrıca "Her fırtına ile deniz seviyesi 2 parmak yükselecek ve İzmir, yavaş yavaş sular altında kalacak" da demişti.
Kurnaz Venedik örneğini de vererek, alınacak önlemlere dikkat çekmiş ve, “Şimdiden bunun için yatırım yapılmalı, yoksa bu yüzyılın sonunda deniz seviyesindeki yükseliş İzmir’i bitirir” demişti.
SİYASETE MALZEME EDİLMEMESİ GEREKEN KONU
Şimdi bunu kalkıp da yerel siyasetin malzemesi yaptı demek, konuyu çok basite çeker ama iklim krizinin etkilerinden İzmir etkileniyor etkilenecek.
Karadeniz örneğin, CHP’li belediyelerle mi yönetiliyor. Ne yazık ki orada yaşanan aşırı hava olaylarında milyonluk maddi zararların dışında insanlar hayatlarını kaybediyor.
Türkiye hala fosil yakıtta direnirken, kömürlü termik santrallara kapasite artışı verirken, iklim krizinden sorumlu değildir demesin kimse lütfen. Gerçekçi olalım.
İzmir, gerçek anlamda dirençli kent olmalı. Artık kışlarımız, aşırı hava olaylarıyla geçecek. Siyasiler umarım kendi aralarında bir getirisi olmayacak yerel seçim kafasına girmez.
Bir an önce İzmir kıyılarına çözüm düşünülmeli.
Son olarak Prof. Dr. Kurnaz, X hesabından şöyle bir açıklama da yaptı; “
İzmir'in kıyı kesimlerini bir setle korumamız gerekiyor yoksa bu görüntüleri her gün yaşayacağız. Bunu da gerek Karşıyaka gerekse de Konak Belediyelerine defalarca söyledim. Bu sorun basit önlemlerle engellenemez, büyük bir altyapı çalışması gerekiyor.
YURTTAŞLIK/KENT HAKKI?
Gerçekten yerel yönetimler yurttaş hakkını düşünerek şehirleri ele alıyor mu?
Şehir Plancıları Odası dün akşam şöyle bir açıklama yaptı mesela; “Bir kentte, yağışlar mevsim ortalamasının üzerinde seyredebilir. Fırtına çıkabilir, deniz yükselebilir. Deprem de olabilir. Meslek odası olarak, defaatle itiraz ettiğimiz uygulamalar, yağmur sonrası oluşan görüntüler ile doğrudan ilişkilidir. Açık söylemek gerekir: Doğa olaylarının, ülkemizin herhangi bir kentinde bir afete dönüşmeme ihtimali sıfırdır. Çünkü sorun kişilerin ve kişisel tercihlerin ötesine geçmiştir. Sorun, kamuyu güçsüzleştiren, çözümü serbest piyasaya havale eden sistemin bütünündedir. Bu nedenle, toplumun ihtiyaçlarını öne çıkaran, kamusal ve nitelikli planlama, acilen uygulamaya konmalıdır.”
İklim değişikliği önemli bir konu. Karşımıza aşırı hava olayı olarak çıkıyor; Konak’ta deniz 1.5 metre yükseldi.
Fırtına ve sağanak yağış/dolu saat 22’ye kadar devam etti. İZDENİZ, iskelelerin zarar gördüğünü ve çalışma yapıldığını duyurmuştu en son. Yarın sabah o iskeleler çalışmayabilir. Bu da sabah kent içi ulaşımı nasıl etkileyecek acaba?