Yazılı olduğu kadar sözlü de şikâyetler çoğalmaya başladı.
İzmir’in her tarafında yollar patates tarlası gibi.
Arabası olanların şikâyetleri tabi olarak daha fazla. Yollarda nizami hızda araba kullanmak bile hem trafik güvenliği açısından, hem de arabanın alt takımlarının sağlamlığı açısından büyük risk taşıyor.
Ana caddeler ayrı, ara sokaklar ayrı.
Birileri bir şeyler için klasikleşen plansız çalışmalar gibi asfaltı kesiyor, betonu kırıyor.
Sonra birileri kesilen asfaltı ve kırılan betonlarla ilgili şikâyetler artınca geliyor, yama üstüne yama yapıyor.
Eldeki imkânla yapılan yama dediğimde yama gibi yapılsa can feda.
Ya yüksek oluyor, ya alçak.
Yama yapma daha iyi misali.
İzmir’in yollarından şikâyetçi olmak için de siyasi görüşe sahip olmak, siyaset yapmaya da gerek yok.
Yollar şehirlerin damarlarıdır.
O damarlarda akan kan ise taşıtlardır.
Kan zor akıyorsa damarda, doğal olarak kalp de sıkılır, kafa da.
Buradan başka İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere tüm ilçe başkanlarına vatandaşlar adına sesleniyorum, yolları yapmazsanız, 2023 de, 2024 de İzmir’de başka yolları da görürsünüz.
Bu arada bir sözüm de, sözüm ona İzmir de yerel iktidara muhalif konumunda bulunan AK Parti ve MHP’nin kurmaylarına.
Sizlerin altında arabanız yok mu?
Sizler, İzmir’in caddelerini, sokaklarını gezmiyor musunuz?
Vatandaş, biz gazetecilere söylediği gibi bu konuda sorunları size söylemiyor ve çözüm istemiyor mu?
Siyaset, iktidar da olsa, muhalefette de olsa vatandaşı dinlemek, sorunlarını anlamak ve çözümler üretmek zorunda olan bir makamdır.
Siyaset, insan odaklı çalışılan bir meslektir.
Siyaset, sorun değil üreten değil, sorunun görmemezlikten gelen değil, çözüm üreten, çözüm üretilmesi için mücadele edilen bir alandır.
İzmirli, patates tarlası gibi yolların hesabını önümüzdeki seçime de, siyasete de fatura eder.
Kurt kışı geçirir yediği ayazı unutmaz.
İzmirli seçimi geçirir ama yaşatılan hayatı unutmaz.