İzmir'in Çernobili'nden seslendiler: Burası uluslararası bir suç mahalli

Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, , İzmir’in Çernobil’i Temizlensin Komisyonu ile Emrez Mahallesinde bulunan eski kurşun fabrikası önünde bir basın açıklaması düzenledi.

ASYA YAŞARİKİZ / MEDYA EGE – Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, İzmir’in Çernobil’i Temizlensin Komisyonu ile bir basın açıklaması düzenledi.

Emrez Mahallesinde bulunan eski kurşun fabrikası önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve TMMOB bileşenleri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu ve Meclis Üyeleri ve Gaziemir Emrez Mahalleli vatandaşlar katıldı.

Alanın temizlenmesi için girişimlerin başladığını İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in açıklamalarından öğrendiğini dile getiren Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, “Bu bölgenin temizlenmesini 10 yıllık bir mücadele ile istiyoruz. Ama bu sürecin şeffaf yürütülmesini istiyoruz. Yüreğimize su serpilmesini istiyoruz” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu ise, çevre ve insan sağlığına dikkat çektiği açıklamasında “Burada bulunmamızın nedeni 70 dönümlük alana kurulmuş olan sanayi tesisinin bıraktığı nükleer atıkların hayatımızı nasıl riske attığına dair farkındalık oluşturmak. Bu olayın herkes tarafından bilinmesi için buradayız. Buranın nükleer atıklardan arındırılması geç kalınmış doğru bir iştir. Sürecin takipçisi olacağız. Bunların ortadan kaldırılması için ilgili kurumlar, sivil toplum ve halkımızla elimizden ne geliyorsa yapacağız” ifadelerine yer verdi.

İzmir’in Çernobil’i Temizlensin Komisyonu adına basın açıklamasını okuyan İzmir Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Helil İnay Kınay, alanda gömülü olan radyoaktif atıklardan 2012 yılında haber dar olduklarını hatırlatarak “1940’lı yıllardan itibaren yaklaşık 70 yıl Gaziemir’de faaliyet gösteren, “yasal”, “denetime tabii” bir tesiste ülkeye girişi “yasal olmayan” atıkların tesis bahçesinde “yasal olmayan” biçimde gömüldüğü ortaya çıktı. İlgili kurumlar “yasal olmayan” durumu 2007 yılında tespit etmesine rağmen gereğini yapmadı. Aralık 2012 ye kadar kamuoyundan gizlendi. 2013 yılında -10 yıl önce- 5 milyon 79 bin 900 TL ile tarihin en büyük çevre cezası kesildi ve ceza 2020 yılında onandı. “Radyoaktivite Bulaşmış Atıkların Fiziksel Yöntemlerle Ayıklanması, Sahanın Temizlenmesi ve Elde Edilen Kurşunun Geri Kazanımı Projesi” için hazırlanan ÇED raporuna, eksikleri olmasına rağmen 10 Ağustos 2017 tarihinde ÇED Olumlu Kararı verildi. İzmirlilerin sağlığı için büyük risk oluşturan atıkların alandan uzaklaştırılması ve bertarafı için aradan geçen 5 buçuk yıllık süre içinde hiçbir faaliyete başlanmadı. Bilim insanları tarafından raporlar düzenlendi, atıkların ayrıştırılması ve temizlenmesi için projeler yapıldı. Çevresel etki değerlendirme raporları düzenlendi, izinler verildi ancak bugün 2023 yılı itibari ile radyoaktif bulaşıklı, tehlikeli atıklar hala bertaraf edilmedi” dedi.

Atıkların, toprağı, yer altı sularını, havayı kirletmeye devam ettiğinin altını çizen Kıray, alanın çevresinde yaşayan yurttaşların, İzmirlilerin ve diğer canlıların sağlıklı yaşam hakkının elinden alındığını söyledi.

YETKİLİ KURUMLARA SORULAR YÖNELTİLDİ

Kıray öte yandan görevli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na, Nükleer Düzenleme Kurumu başta olmak üzere ilgili kurumlara şu soruları yöneltti;

Atıkların miktarı ve alandaki dağılımına yönelik tespit çalışması yapılmış mıdır?

Alandaki radyoaktif ve tehlikeli atıkların bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır?

Haberlerde geçen temizleme çalışmasına ilişkin hazırlanmış bir proje var mıdır?

Alanda mevcut kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve ölçümler düzenli olarak gerçekleştirilmekte midir?

Bölgede sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır?

Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışma yapılmış mıdır?

Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir?

Bölgedeki çalışma hangi kurumlar tarafından yürütülecektir?

İlgili kurumların alanda yürütülecek çalışmalara ilişkin programı, takvimi ve süreci nedir?

Bu projeye ilişkin ÇED süreci yürütülecek midir?

10 Ağustos 2017’de olumlu bulunan ÇED raporuna göre faaliyet yapılacaksa, ona ilişkin yapılan itirazlar dikkate alınmış mıdır?

Atıkların ayrıştırılması ve taşınması sırasında ortaya çıkacak kirliliği önleyecek ne gibi tedbirler alınacaktır?

Çalışmaların denetimi kim tarafından yapılacaktır?

Gaziemir ‘in 16 yıllık sürecinden sorumlu kurumlar tarafından yapılan çalışma ve denetimler güvenli midir? Bağımsız bir denetim süreci gerçekleştirilecek midir?

Kıray, son olarak alanın temizlenmesinin yanı sıra benzer yasa dışı atık ticaretinin önüne geçilmesi için buradaki radyoaktif atıkların nereden, hangi yasa dışı yollarla, kimler tarafından getirildiği mutlaka ortaya çıkartılması için adli ve idari soruşturma makamlarına görevlerini yapmaları çağrısında bulundu.

Ekolojist avukat Arif Ali Cangı ise konuya ilişkin olarak yaptığı konuşmada 2012 yılından bu yana süreci takip ettiklerini ve suç duyurusunda bulunduklarını şu sözlerle hatırlattı; “2012 yılında bulunduğumuz suç duyurusu zaman aşımı gerekçesiyle reddedildi, düşürüldü. Daha sonraki süreçte ise kesildi. Şu anda hukuki bir süreç işlemiyor ancak kirlilik devam ediyor. En basit anlamında burada çevreyi kirletme suçu devam ediyor. Diğer yandan tehlikeli radyoaktif atıkların yurt dışından getirilmesine ilişkin suçun failleri bulunmuş değil. Bu konuda hiçbir araştırma da yapılmadı. Haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla burada bir bertaraf işlemi yapılıyor. Henüz daha Nükleer Düzenleme Kurulunun verdiği bir izin söz konusu değil. Proje nedir, ÇED süreci nedir, 2017’de ÇED raporuna göre yapılacaklar belli değil. Ancak görüyoruz ki alanda çalışma başlamış. Bu çalışma kimin izni ile başlamış? Burada şirket kafasına göre işlem yapamaz. Burası tehlikeli atıkların olduğu bir yer. Aynı zamanda radyoaktif atıklar var. Dışarda çalışan işçilerin güvenlik önlemi alındı mı, giysileri uygun mu, kazma sırasında ne kadar kirlilik ortaya çıkıyor kimsenin bilgisi yok. İzmirlilere bilgi vermeden bu işi yapamazsınız.”

Gaziemir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, meslek odaları ve uzmanların temizlenme sürecine katılması gerektiğine vurgu yapan Cangı, Türkiye’de daha önce böyle bir temizliğin yapılmadığına da dikkat çekti.

Cangı sözlerini yetkililere şu sözlerle seslenerek sonlandırdı; “Lütfen biraz ciddi olunuz. Bu şekilde ciddiyetsizlikle işler yürümez. Burada insanların sağlığı tehdit altında! Burada yaşayan insanların kanser olma riski var. Buna kimsenin hakkı yok. Hiçbir parasal değer bunu karşılamaz. Buraya bu atıkların kimin getirildiği ortaya çıkarılmalı yoksa yeni atıklarla karşı karşıya kalırız.”

Çevre Mühendisi Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül yaptığı konuşmada, alanda suç işlendiğine dikkat çektiği konuşmada “Burada uluslararası bir suç işleniyor. Bu gördüğüm saha tek başına atık problemi olan bir saha değil. Burası uluslararası bir suç mahalli. Buradaki suçu araştıracak olan uluslararası polis örgütleri olmalı. Burada bir İnterpol suçu işleniyor. 2006’da bu yoldan 3 kamyon dolusu nükleer atık getirildi. Atıklar özel kurşun koruma kapları içerisindeki radyoaktif atıklar. 3 kamyon dolusu nükleer radyasyon yakıt çubuğu Türkiye’nin hangi gümrük kapılarından limanlarından geçti ve bu sahaya nasıl getirildi. TÜBİTAK raporlarında 100bin metreküp atık beyan edildi. Radyoaktif maddeler radyoaktif olmayan maddeleri de bir süre sonra radyasyona maruz kalarak radyoaktif hale gelir. Dünyada radyoaktif maddelerin arıtımı diye bir şey yok. Avrupa yada Amerika’nın ya da başka ülkelerin radyoaktif maddelerin burada ne işi var? Uluslararası hukuk kuralları burada işlemeli. Bunların koruma altına alınması için bir takım teknikler var. Ama bu tekniklerin tümü çok pahalı. Bu tekniklerin hiçbirisinde kepçeyle, dozerle gel de burayı kaz, ele, atıkları alıp bir yere götür, diye bir kavram yok” diye konuştu.

Emrez Mahallesi sakinleri içinde son bir haftadır alandan yükselen siyah duman ve kokudan çok rahatsız olduklarını şu sözlerle ortaya koydu; ”Simsiyah duman oluyor akşamları. Kapılar, camlar kapalı ama yine de sızıyor evin içine. Havalandırmadan mutfaktan geliyor. Evimizin içine sızıyor. Genzimiz yanıyor. Çoğumuz koah, troid, astım hastayız. Kocam akciğer kanseri oldu. Nefes alamıyoruz. Evinizi satın gidin diyorlar. Biz yoksul insanlarız, nasıl gidelim? Bir duman geliyor, nefes alamıyoruz geceleri. Dışarı çıkınca göz gözü görmüyor. Son bir haftadır çok kötü burası. Yağmur yağınca nefes alamıyoruz. Herkes korkuyor, tehdit var, rüşvet var. Bizi sindirmeye çalışıyorlar, korku dağı sardı.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri