İzmir'in Konak ilesinde, otobüs durağında bekleyen Yunus Tuaç ve Anıl Kurt'tan sigara isteyen 2 şahıs daha sonra iddiaya göre ay yıldızlı kolyeyi bahane ederek saldırdı. Saldırganlardan biri Tuaç'ın boynundaki kolyeyi koparıp gözüne sapladı. Olayı soruşturan savcı, hazırladığı iddianamede kolyeyi silah olarak sayarken, her iki tarafa da 'karşılıklı hakaret', 'basit yaralama' ve 'yaralama' suçundan dava açtı. Tuaç'ın avukatı Hasan Bülent Güvençalan, dosyanın hazırlık safhasında büyük bir eksikliğin olduğunu ileri sürerek, "Savcılık aşamasındayken olayın bir terör suçu kapsamına girdiği ne yazık ki göz önüne alınmamış, bu bakımdan hiç değerlendirme yapılmamıştır" dedi.
Davaya konu olay, 12 Nisan 2015 tarihinde, Halkapınar otobüs duraklarında meydana geldi. Olayı soruşturan cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianameye göre arkadaş olan Yunus Tuaç (22) ve Anıl Kurt (24) otobüs durağında otobüs beklerken yanlarına gelen Muhammet İ. (24) ile arkadaşı Haluk D. (24), Tuaç ve Kurt'tan sigara istedi. Sigaralarının kalmadığını belirten Yunus Tuaç ve Anıl Kurt ile sigara isteyen Muhammet İ. ve Haluk D. tartışmaya başladı. Tartışma büyüyerek kavgaya döndü. Yunus Tuaç'ın boynunda olan ay yıldızlı kolyeyi koparan Haluk D., Tuaç'ın gözüne soktu. Orada bulunan otobüs şoförlerinin araya girmesi ile kavga ayrıldı. Savcı hazırladığı iddianamede kolyenin silah olarak kullandığını belirtirken, karşılıklı birbirlerini darp eden 2 grup arkadaşa; 'karşılıklı hakaret', 'basit yaralama' ve 'yaralama' suçundan dava açtı. Dava, İzmir 15 Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılıp görülmeye başlandı.
Kavga 'ay yıldızlı' kolyeden başladı iddiası
Arkadaşı ile birlikte durakta otobüs beklediğini belirten Yunus Tuaç, "O sırada tanımadığımız iki kişi geldi. Ben durakta oturuyorum, telefonumla oyalanıyordum. Arkadaşım ayaktaydı ona yaklaştılar, dediler ki 'bir sigara alabilir miyim?' Arkadaşım 'yok kullanmıyorum' dedi. Bunlar gitti, uzaklaştı. O sıra ben kalktım oturduğum banktan. Arkadaşımın yanına gittim. Birbirimizle uğraşmaya ve şakalaşmaya başladık. O sıra biri geldi bana bakmaya başladı. Ben arkadaşımla göz göze geldim, sonra boynumdaki ay yıldız kolyeyi göstererek 'çıkar lan onu' dedi. Sonra 'bütün Türkleri şöyle yapacağız' diye hakaret ederek Türk milletine küfür etmeye başladı. O sıra kolyeye doğru elini uzattı, kolyeyi kopardı. Arkadaş da yanımdaydı, o ittirdi ilk önce, o sıra arbede başladı. Yaklaşık bir 10 dakika boyunca öyle birbirimizle kavga ettik. Sonra ben bir köşeye çekildim. Biri arkadaşımı tuttu, 2 kişilerdi biri boşta kalınca ben ne oluyor diye kafamı çevirince, çevirir çevirmez gözüme kolyeyi sapladı. Ondan sonra ben anlamadım ne olduğunu, bir şeyin gözüme saplandığını fark ettim. Sonra bir 5 dakika daha böyle devam ettik. Ondan sonra iyice ben halsizleştim. Arkadaşım geldi yanıma ne oldu diye derken o sıra beni sırtlar gibi tuttu. Şoförlerin durduğu yere doğru götürmeye başladı. Arada 50-60 metre var. Ondan sonra bunlar kemerlerini çıkararak arkadaşıma vurmaya başladı. Küfürler ederek aydınlığa geldiğimiz zaman kafamı çevirdiğimde benim gözümün dışarıda olduğunu fark ettikleri zaman, bunlar uzaklaştılar. Tabi bunlar durağa giderken sayıları 6-7’ye çıktı. Şoförler falan biraz yardım etti. O sıra ambulansları aradık, ambulans geldi Ege Üniversitesine kaldırdılar. Orada stajyer doktorlardan biri, 'bu göz artık tedavi edemeyeceğimiz boyuta gelmiş, bu gözü alacağız' dediler. Sabah hoca geldi, 'ameliyata girmeden ben bir şey diyemeyeceğim' dedi. Ameliyata girdim 2 buçuk saat dikiş attılar gözün iç kısmına göz bebeğine ondan sonra, 'bekleyeceğiz, eğer randıman alırsak bir şey yapmayacağız. Bir şey yapmaya başlarsa ikinci bir ameliyata gireriz' dediler" dedi.
Askerde çürük aldı
Olaydan yaklaşık 6 ay sonra askere gittiğini belirten Yunus Tuaç, "Sivas’ ta komutanlarımın gözümü fark etmesi üzerine Ankara Gülhane Tıp Akademisine gönderdiler. Oradan Amasya Merzifon‘a gönderdiler. Merzifon’dan sonra, sağ gözümün görmemesi sebebiyle çürük verdiler. Askerliğim 1 ayda bitti. Tekrar Ege Üniversitesi Hastanesine döndüm, orada hocayla konuştum. Hoca, 'bu göz için artık yapacak bir şeyimiz yok. Bu gözü kurtaramayız' dedi. O sıra protez düşünürsen yardımcı olabilirim dediler. 3 ay sonraya randevu verdiler, 3 ay sonra gittiğimde 4 - 5 gün hastanede yattım. Sağ gözümü tamamen alıp içeriye plastik bir parça yerleştirdiler. Oradan çıktığımda tekrardan gidip protez göz yaptırdım" diye konuştu.
"Olayın bir terör suçu kapsamına girdiği ne yazık ki göz önüne alınmamış"
Dosyanın hazırlık safhasından büyük bir eksikliğin olduğunu belirten Yunus Tuaç'ın avukatı Hasan Bülent Güvençalan, "Savcılık aşamasındayken olayın bir terör suçu kapsamına girdiği ne yazık ki göz önüne alınmamış, bu bakımdan hiç değerlendirme yapılmamıştır. Sanıkların Facebook sayfaları, terör örgütünün övücü yazılarla, resimlerle dolu. Ayrıca kendi mahalleleri kendi çevreleri gibi bu terör örgütü sempatizanı oldukları, hatta militan aşamasında eylemlerde bulundukları da ayırt edilebilecek bir noktada. Savcılık olaya bu şekilde hiç yaklaşmamış sadece basit bir yaralama olarak değerlendirmiş. Bu da dosyanın en baştan itibaren yanlış mecraya yönlendirilmesine sebep olmuştur. Müvekkilim sadece ay yıldız kolye takması sebebiyle bu saldırıya uğradığı çok açık ortadadır. Bu ay yıldız kolye zaten gözüne saplanıyor, bu nedenle uzuv kaybına yol açıyor. Şu an gözünü tamamen kullanamayacak durumdadır. Bu aşamalarda buna dikkat edilmediği için yargı bunu basit bir müdahaleyle giderilemeyecek bir yaralama olarak bahsetmektedir. Bu konuda biz mahkemede gerekli taleplerimizde bulunduk. Olayın terör suçu kapsamına girdiğini, bu fiili işleyen kişilerin terör örgütü üyesi olduklarını, eylem sırasında bir terör örgütünün ismini kullanarak kişiler üstünde baskı ve terör oluşturmaya çalıştıklarını, aynı zamanda kendi etnik kimliklerini de ön plana çıkararak bu sayede de karşı taraf üzerinde baskı kurmak istediklerini çok açık olarak belirttik. Mahkeme de bu sırada karar aşamasındadır. Talebimiz devam ediyor" ifadelerini kullandı.