Arkeolog Gıda Mühendisi Doç. Dr. Ahmet Uhri ile Gazeteci Yazar Nedim Atilla'nın konuşmacı olduğu oturumda, İzmir mutfak tarihi, kültürel serüveni ve Türk Mutfağı'ndaki yeri konuşuldu.
Atilla: Benzersiz kökene dayanıyor
Tarih boyunca göç alan İzmir'in mutfak kültürünün çok çeşitliliğinden bahseden Gazeteci Yazar Nedim Atilla, “İzmir mutfağının seçkileri, Türk mutfağının örnekleri olarak ön sıralarda yer almalıdır. İnsanların İzmir kadar iyi beslenip, kendilerini iyi hissettikleri başka bir mutfak yoktur. İzmir mutfağı, gerçekten benzersiz bir mutfaktır. Sefaradların yanlarında getirdikleri iki ürün bugün yaşıyor. Sübye, yani kavun çekirdeğinden yapılan şerbet ve boyoz. Dünyanın hiçbir kentinde bunu söyleyemezsiniz. Biz 1499'dan beri bu kentte bunları yiyoruz. Tesadüf değildir ki, İzmir bir süre sonra Yahudi yurttaşlarımızın girişiminden sonra şerbet şehre dönüşmüştür. Bu zenginlik İstanbul'da yoktur. İzmir bir liman şehir olarak, limanın etrafından her zaman göçe açık olmuş ve beraber yaşamış. İzmir mutfağının bu zenginliği, tarihsel kökenleri benzersizdir. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da benzersizdir. Bizim gerçekten çok büyük, yüksek kalitede bir zenginliğimiz var. Benzersiz bir kökene dayanıyor. İzmir gerçek bir lezzet üssüdür. Ülkemizin, dünyanın benzersiz yeridir. Kıymetini bilmemiz lazım. Önümüzdeki sene Terra Madre Anatolia gerçekleşecek İzmir'de, yabancılar da gelecek buraya. Bütün İzmir lezzetleri ile karşılanacak” ifadelerini kullandı.
Uhri: Göçle zenginleşen mutfağımız var
Arkeolog Gıda Mühendisi Doç. Dr. Ahmet Uhri ise, “İzmir, Helenistik dönemde İskender'in gelişiyle başka yere taşındı. İç liman, İzmir'i zengin eden şey oldu. İç liman sayesinde iç kesimlerde üretilenler dışarıya gönderildi. Denizden gelen ürünler de başka yerlere aktarıldı. Bu durum, İzmir'in beslenme döngüsüne de son derece etki etti. İzmir'in mutfak kültüründe denizden gelen balıklar, karidesler... Göçle gelen herkes de kendi mutfağından bir şeyler getirmiştir İzmir'e. İzmir'in göçle zenginleşen bir mutfağının olduğunu, insanların kardeşçe yaşadığını da görüyoruz. Gastronomi turizmi sadece yediğin değil, hikayesidir de. Hikayesi olmadan olmaz” dedi.