Türkleri İslam dinini kabul etmesi ve ilk Türk-İslam Devletleri’nin kurulmasıyla birlikte, Türkler İslam mimarisini de büyük ölçüde etkilemiş ve İslam mimarisinin en güzide örneklerini ortaya koymuştur.
400 yıllık cami
Osmanlı Devleti döneminde en üst seviyeye çıkan Türk-İslam mimarisinden İzmir’de nasibini almıştır. İzmir’e yapılan camiler arasında mimari olarak en çok beğenileni 1598 yılında inşası tamamlanan, Hisar Camii’dir.
En büyük cami
İzmir, Konak ilçesinde, adını verdiği Hisarönü bölgesi ile Kemeraltı Çarşısı ve Kızlarağası Hanı çevresinde yer alan cami, Aydınoğulları Beyliği'nin Osmanlı İmparatorluğu idaresi altına girmesinden 150 yılı aşkın sene sonra, Aydınoğulları soyundan gelen Özdemiroğlu Molla Yakup Bey tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. 1006 (Hicri), 1597/1598 (Miladi) yılında yaptırılan İzmir'in tarihi ve en büyük camisidir.
İzmir’in ilk abidesi
Şehrin abidevi ilk yapısı kabul edilen Hisar Camii, harimde mihrap önündeki büyük kubbeli kare hacim üç yönden daha küçük kubbeli hacimlerle kuşatılmıştır. Kesme taş ve moloz taştan yapılan kare planlı camide, sekiz fil ayağı üzerine oturan merkezi bir kubbe ve onu destekleyen altı kubbe bulunmaktadır. Batı yönündeki son cemaat yerinden ibadet mekanına üç kapıyla girilen camide son cemaat yeri, yuvarlak kemerlerle birbirine bağlı sekiz mermer sütunun taşıdığı yedi kubbeyle örtülüyor. Yakın tarihlerde son cemaat yerinin önü camekânla kapatılmıştır. Ahşap Minberi sedef kakmalı, mihrap ise yuvarlak bir niş şeklinde, içi 18 ve 19. yüzyılın kalem işleri ile bezelidir.
“Oraya kim girerse, güven içinde olur” 3/97
Giriş kapısı üzerinde Ali İmran Suresi'nin 97. ayetinden bir kısım olarak “Oraya kim girerse, güven içinde olur” (وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ اٰمِناًۜ) yazmaktadır. Kemerlerin sütun başlıklarındaki üslup bir Roma yapısından devşirilmiş izlenimi verirler. Kadınlar mahfilinde üstündeki, harime kapıdan girince sağdaki sütunda, alçı dekorasyonu olmaksızın, özgün biçimiyle korunmuş bir başlığın da desteklediği gibi yapının inşasında sütun başlıkları özgün biçimleriyle tasarlanarak yerleştirilmiştir. Son cemaat yerinin sütunları ise İzmir’in ilkçağ yapılarından olduğu öne sürülmektedir.