İzmirli Sivil Toplum Kuruluşları (STK), sokak hayvanlarının sahiplendirilemezse uyutulması yönündeki yasa çalışmalarıyla ilgili ortak deklarasyon metni yayınladı. Sokak hayvanlarına yönelik bilimden, bilgiden ve vicdandan yoksun çalışmaları dehşetle takip ettiklerini belirten STK’lar, açıklamasında “Yazılı ve görsel medyada en çok sokak hayvanının bulunduğu şehir olarak lanse edilen İzmir üzerinden meşrulaştırmaya çalışan nefret şebekelerine karşın, değiştirilmek istenen 5199 Sayılı Yasa ve sürecine dair sorunları ve çözümleri, kamu-sivil toplum iş birliğinde başarılı uygulama örneklerinin yer aldığı bu kentte çalışan yerel ve ulusal ölçekli 35 sivil toplum kuruluşu olarak, ortak duruşumuzu başta İzmirli hemşehrilerimiz olmak üzere tüm kamuoyu ile paylaşmak ve çağrıda bulunmak isteriz” ifadeleri yer aldı.
Deklarasyon metininde ayrıca, anne ve babalara da çağrıda bulunarak, “Yetişkin bireylerin, çocuklarımızın ve yaşadığımız dünyayı birlikte paylaştığımız sokak canlarının güvenliği, öldürmek ya da ölüme sebep olacak uygulamalar ile mümkün değildir. Kaldı ki, ısırma vakalarının çoğunun, kent hayatına ve insana alışkın bölgesini sahiplenmiş köpeklerin o bölgeden alındıktan sonra, boş olan bölgeye orman ve kırsal alandan besleme ihtiyacı gelen hayvanlardan kaynakladığının bilimsel gerçeği tam karşımızda dururken, sokak hayvanlarının toplatılması ya da uyutularak öldürülmesi, mevcut soruna çözüm getirmeyeceği gibi, çok daha büyük sorunlara yol açacağı aşikardır” denildi.
Islak Burunlar Hayvan Koruma Derneği ve diğer STK’lar sokak hayvanlarının uyutulmasıyla ilgili yapılan düzenlemeye karşı olduklarını yenileyerek 2 Haziran Pazar günü saat 15.00’da Gündoğdu Meydanı’nda ortak bir miting düzenleyeceklerini de belirttiler.
STK’lar tarafından yapılan ortak deklarasyon metni şöyle:
“Bizler bugün ülkemizde çözüm bekleyen bir çok soruna rağmen, Türkiye gündeminin ilk sırasında yer edinmiş, uyutularak ya da toplanarak yaşam hakkı elinden alınacağı ifade edilen sokaktaki dilsiz dostlarımızın hak savunuculuğunu yapan, her canlının güvenli ve huzurlu bir yaşam sürdüğü bir ülkeyi arzusu ile İzmir’in dört bir yanında veterinerlik hizmetlerinin iyileştirilmesi için sahada çalışan sivil toplum örgütleriyiz.
Günlerdir basın ve medya organlarında, sokakta yaşamını sürdüren köpeklerin uyutularak öldürülmesine çağrı yapan, bilimden, bilgiden ve vicdandan yoksun açıklamaları dehşetle takip ediyoruz.
Yazılı ve görsel medyada en çok sokak hayvanının bulunduğu şehir olarak lanse edilen İzmir üzerinden meşrulaştırmaya çalışan nefret şebekelerine karşın, değiştirilmek istenen 5199 Sayılı Yasa ve sürecine dair sorunları ve çözümleri, kamu-sivil toplum iş birliğinde başarılı uygulama örneklerinin yer aldığı bu kentte çalışan yerel ve ulusal ölçekli 35 sivil toplum kuruluşu olarak, ortak duruşumuzu başta İzmirli hemşehrilerimiz olmak üzere tüm kamuoyu ile paylaşmak ve çağrıda bulunmak isteriz.
2020 yılında küresel bir salgın olan pandemi, birçok alanda olduğu gibi veterinerlik hizmetleri faaliyetlerine de yansımış, sokak hayvanlarının popülasyon artışındaki ilk ivme, aksayan kısırlaştırma hizmetleriyle bu dönemde başlamıştır. O dönemde bu yana, kısırlaştırma yapmakla yasal sorumlu olan yerel yönetimlerin büyük bir çoğunluğu, pandemi dönemi bitmiş olmasına rağmen, yasanın emrettiği görevleri yerine getirmemiştir. Görevini yerine getirmeyen belediyelere yönelik denetimler yetersiz kaldığı gibi, herhangi bir cezai yaptırım da uygulanmamıştır.
2023 yılında HAYBİS’e kayıt edilerek kısırlaştırılan hayvan başına merkezi bütçeden belediyelere ödenen ücret ise, kısırlaştırma maliyetinin çok altında bir rakam olan 200 TL’dir. Bugün en çok sokak hayvanının bulunduğu kent olarak lanse edilen İzmir’de kısırlaştırma işlemi, kamu-sivil toplum iş birliğini önceleyen belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve yerel koruma görevlileri ile ortak akıl çerçevesinde yapılan protokoller aracılığıyla gerçekleşmektedir.
İhmallerin ve denetimsizliğin faturasını masum hayvanlara çıkarmaya çalışan anlayış, çözümü iyi uygulama örneklerinin tüm ülkeye sirayet etmesini sağlamak yerine, insanlık tarihine ikinci bir kara leke olarak geçecek olan toplu bir tür katliamının utanç vesikasını, vicdan ve akıl sahibi tüm vatandaşlarımızın boynuna asmak istemektedir.
Bilindiği üzere Hayvanları Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile nüfusu 25 binin üstündeki tüm belediyelere hayvan bakımevi kurma zorunluluğu getirilmiştir. 7332 sayılı kanuna göre nüfusu 75 binin üzerinde olan belediyelerin 31 Aralık 2022’ye kadar sokak hayvanları için bakımevi kurma zorunlu vardır. “Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmalarını” esas alan geçici rehabilitasyon ve bakım merkezlerinin yasal olarak kurulma zorunluluğu varken, 2023 yılı verilerinde Türkiye’deki 1390 belediyenin sadece 237’sinde bakımevinin olduğunu ve bunların büyük bir bölümünün de bakımevinden çok, ölüm kampı olduğu acı gerçeğini bilmekteyiz.
Yetişkin bireylerin, çocuklarımızın ve yaşadığımız dünyayı birlikte paylaştığımız sokak canlarının güvenliği, öldürmek ya da ölüme sebep olacak uygulamalar ile mümkün değildir. Kaldı ki, ısırma vakalarının çoğunun, kent hayatına ve insana alışkın bölgesini sahiplenmiş köpeklerin o bölgeden alındıktan sonra, boş olan bölgeye orman ve kırsal alandan besleme ihtiyacı gelen hayvanlardan kaynakladığının bilimsel gerçeği tam karşımızda dururken, sokak hayvanlarının toplatılması ya da uyutularak öldürülmesi, mevcut soruna çözüm getirmeyeceği gibi, çok daha büyük sorunlara yol açacağı aşikardır.
Hak savunucusu sivil toplum kuruluşları olarak, hayvan haklarının sadece hayvanseverlerin değil, doğaya ve çevreye saygılı, biyolojik ve ekolojik çeşitliliğin önemini bilen, vicdan ve merhamet sahibi her yurttaşın konusu olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Hayvan hakları meselesinin konumlanacağı zemin, zengin ve yoksul tanımlarıyla ekonomi temelli sınıfsallık değil, vicdan sahibi olanlar ve olmayanlar ile kategorize edilebilecek, iyiler ve kötülerdir.
Niyet çözüm üretmek ise, bunun bilimsel başlıkları bellidir.
- Resmi Gazete’de yayımlanan “Kedi, Köpek ve Gelinciklerin Kimliklendirilmesi ve Kayıt Altına Alınmasına Dair Yönetmelik” ile mikroçip uygulaması zorunlu. 31.12.2022 tarihine kadar uygulamaya dahil olmayan kedi, köpek ve gelincik sahiplerine 5199 sayılı Kanun gereği cezai yaptırım kararı var ancak uygulamada halen ciddi yetersizlikler var. Bu cezai yaptırımların arttırılması ve denetimlerin yapılması.
- 14 Temmuz 2022 itibariyle evcil hayvanların petshoplarda üretim ve satışı yasak olsa da halen merdiven altı üretimler ve satışlar devam etmekte. Denetimlerin istinasız şekilde yapılması ve yasağa uymayan işletmelere verilen caydırıcı olmayan para cezasının arttırılması
- Bakımevleri kurmayan ve kısırlaştırma yapmayan belediyelere yönelik uygulanacak yaptırımın yasa önünde hüküm altına alınması.
- Her belediyenin günde sadece 11 kısırlaştırma yaptığında bir yıl içinde popülasyonun kontrol altına alınabildiği gerçeği ile İzmir’deki uygulama örneklerinde olduğu gibi, tüm Türkiye’de kamu-sivil toplum iş birliğinin öncelendiği bir acil eylem planı hazırlanması ve bu eylem planı çerçevesinde ulusal kısırlaştırma seferberliğinin başlatılması. Saldırganlık eğiliminde olan hayvanların rehabilitasyon süreci için, kamu-yerel koruma görevlileri, gönüller ve sivil toplum kuruluşları arasında ortak çalışma planlamasının yapılması.
- İzmir’de hayvan hakları alanında faaliyet gösteren yerel ve ulusal ölçekli 35 sivil toplum kuruluşu olarak; bu ülkede ne yetişkin ne çocuk ne bir hayvan türü fark etmeksizin tek bir canın burnu dahi kanasın istemiyoruz. Ancak sorunun çözümünün bir tür katliamı olmadığını da biliyoruz.
- Karşılıksız sevgileri ve dostlukları ile kentlerimizi güzelleştirerek yaşamımıza renk katan sokak canlarının yaşam hakkını savunmak ve uygulanmasına asla izin vermeyeceğimiz toplu katliam yasası olarak bilinen uygulamalara karşı, bu pazar günü Türkiye’nin farklı illerinde bir araya geliyoruz.
Güzel İzmir’in güzel insanlarını dilsiz dostlarımızın ses olmak için 2 Haziran Pazar günü saat 15:00’te İzmir Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştireceğimiz mitinge davet ediyoruz.”
İmzalayan Kurum ve Topluluklar /İZMİR
- Afalina Hayvan Hakları
- Animal Save
- Ares Hayvan Koruma ve Yaşam Derneği
- BAYSEV Bayındır Çevreyi ve Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği
- Bi Pati Çetesi
- ÇESAL (Çeşme)
- DOGS ANGEL
- Doğa’nın Çocukları Derneği
- DOHAYDER
- EFODER
- Ege Üniversitesi Hayvan Hakları Topluluğu
- Evim Olur Musun
- Gönüllü Veteriner ve Teknikerler Derneği
- HAK-TİM İzmir
- HAYAD (Foça)
- Haybap Ferdinand Hayvanlara ve Doğaya Ahbap Derneği
- HAYHAVEDER( Hayvan Hakları için Veteriner Hekimleri Derneği)
- HAYKONFED Ege Hayvan Hakları Federasyonu
- HAYTAP İzmir İl Temsilciliği
- HİPDER (Hayvanlar için Projeler Derneği)
- İZÇEV
- İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Hayvan Hakları Topluluğu
- İzmir Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu
- Mavi Patiler
- Melek Hareketi
- Menemen Can Dostları
- Merhamet Bahçesi
- Olympos Doğa ve Dağcılık Klübü
- Polen Ekoloji ve Doğanın Çocukları Derneği
- SEHAYDER ((Seferihisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği)
- Sesi Olun Sessizliğin Derneği
- Tire Doğal Yaşamı ve Hayvanları Koruma Derneği
- Urla Barınak Gönüllüleri
- Villakent Doğa ve Hayvanları Koruma Topluluğu
- Yasar Üniversitesi Vegan Topluluğu
- Islak Burunlar Hayvan Koruma Derneği