Dünya’nın sonu geldiği dendiği anlardan biri.
Gazeteci kardeşim Mithat Umutoğulları ekibiyle birlikte Selçuk’a gidiyor.
Daha önce defalarca yazdığı kaçak villaların son durumuyla ilgili.
Villalar kaçak olduğunu ortaya çıkaran gazetecilik örneğinden sonra, mühürlenen villalarda son durum ne onu yerinde görmek için.
Gazeteciliğin özünde de yerinde görmek, yerinde dinlemek ve yazılması gereken ne varsa onu yazmak vardır.
Gazeteci Umutoğulları da ekibiyle birlikte kamuoyu adına tam olarak bunu yerine getirmeye Selçuk’a, kaçak villaların olduğu yere gidiyor.
İçerden bir inşaat işleriyle uğraşan, işi beton ve demir olan ama kafası gazetecilik nedir, görevi nedir, ne yapabilir bilmeyen birisine denk geliyorlar.
Daha doğrusu denk de gelmiyorlar, gazeteci kardeşlerimiz haber çalışmasını yaparken içerden bir hışımla çıkıyor, köy kahvesini basar gibi gazetecilerin üzerine yürüyor.
Kadın gazeteci kardeşimizi itekliyor, yerlere atıyor, yetmiyor erkek gazeteci arkadaşlarımızla da meydan savaşına hazır vaziyette harekette bulunuyor.
Sorsanız ne yapıyorsun diye, ‘Gazeteciler haber yapıyor onları engelliyorum’ demekten başka bir cevabı olamaz.
Peki, ne zamandan beri hukukun üstünlüğüne inandığımız bu ülkede gazetecilik mesleğinin gereği neyse onu yapmak, yani haber yapmak engellenecek bir davranış haline geldi.
Ben söyleyeyim, gazeteciler, gazetecilik yaparken yalnız bırakıldığında.
‘Bir gün benim haberimi yaparsa’ diye tabiri caizse kendisinden şüphe eden insanların sayısı çoğaldıkça.
Buradan üyesi olduğum İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nde de küçük bir örnekleme ile eleştiri de bulunacağım.
Bu kaçak villalar, acaba AK Parti, MHP vs partili veya partiye yakın birileri tarafından yapılıyor olsaydı, olaydan birkaç saat sonra usulen bir kınama yazısı mı paylaşırlardı?
Yoksa oraya gidip, o kaçak villaların önüne bütün gazeteci ordusunu toplayıp, bu mesleğin yapılmasına, bu mesleği yapanlara, haber yapmalarına engel olamazsın, ‘Özgür basını susturamazsınız’ diye açıklama mı yaparlardı?
Bazen diyoruz ya, özgürlük, objektiflik, habercilik, gazetecilik, işte bunlar asıl bu dönemlerde büyük bir sınavdan geçiyor ve maalesef sınıfta kalıyor.
Gazeteci kardeşlerim kaçak villalarla ilgili haber yapmayı, bu reaksiyonla kesmeyecekler.
Basını susturamazlar, yıldıramazlar, korkutamazlar.
Basın sustuğunda, basına saldırıldığında, basın yalnız kaldığında kaybedecek olan toplumun tamamı olur!
Geçmiş olsun gazeteci kardeşlerim!