KADIN

Fidayda Kılıçkıran

Yıl olmuş 2020;

(Ben bu yazımı sizlere yazarken bir kadın daha dördüncü kattan baba parasına güvenen bir erkek tarafından atıldığı iddiasıyla öldü. )

Kadınlar öldürülüyor! Tecavüze  uğruyor, şiddete uğruyor, işkenceye maruz kalıyor...

Her gün bir kadın cinayeti ve çocuk istismarı haberi manşetlerden inmiyor.

Kadınlar öldürülüyor!

Kadının giydiği giymediği, konuştuğu konuşmadığı, sustuğu susmadığı, 

evet dediği hayır dediği, seviştiği sevişmediği her şey haksız tahrik indiriminin oyuncağı haline geliyor

 

İster sokakta, ister işte, ister evde; giyiminden gülüşüne her hareketine müdahale edilecek,ezilecek varlık sayılan kadınlar yaşamaya değil adeta “SAĞ” kalmaya çalışıyor.

Bu tarz davalarda sanıkların takım elbise giymeleri, dava esnasında efendi durmaları iyi hal indirimine neden olmaktadır. 

Oysa ki öldürülen ya da şiddet uğrayan kadınların ise giydikleri elbiselerin rengi, makyaj yapmaları, evlerine bir saat geç gelmeleri, nedenler tahrik sayılarak büyük ceza indirimleri uygulanıyor.

 Bence öncelikle toplumda yer etmiş “erkek egemen” bakış açısı’ ile savaşmalıyız.

Sadece yasalarla tedbir almak bu cinayetleri, tecavüzleri önlemeye yetmez görüldüğü gibi yetmiyor da...

  Aile içi eğitim de dahil olmak üzere okullarda ki müfredatlara kadar girmeli anlatmalıyız. 

Ama en önemlisi yetiştirdiğimiz erkek çocuklara ‘sen erkek adamsın’ cümlesiyle başlayan onu üstün gören tüm yaklaşımlardan kaçınmalıyız,  

 Erkek çocuğun kendini üstün görmesine neden olabilicek her olguyu kırmak zorundayız. 

  Ey! Erkek çocuğu anneleri sözüm en çok size,  cinsiyetinin erkek olmasının ona hiçbir ayrıcalık, üstünlük tanımadığını anlatın. Bıkıp usanmadan anlatın. 

Ben bir erkek çocuğu büyütüyorum. 

İki tane de aslan gibi yeğen sahibiyim. (Koray₺Alican)

Biz bu erkek üstünlüğünün bir ego kandırmacası olduğunu evlatlarımıza üstelik bu kadar dişil bir aileyken , verebilidik mi bilmem. K

Ancak emin olduğum bir şey var. Bizim yetiştirdiğimiz üç oğul bir gün asla bir kadına zarar vermiş olarak gelmeyecek evimize. ..

 Anne,anneanne ve teyzelerinden ilham alıp, her kadının zorlu bir hikayesi olabileceğini , zorda kalırsa her kadının bir şekilde mücadelesiyle kendi ayakları üzerinde yükselebilecek gücü olduğunu biliyor olacaklar. 

 Tüm çabamız bu yönde. 

Elbette hatalar yapacaklar. Biz yapmadık mı? Kendileriyle çelişecekler, ergenlik asilikleriyle boğuşacaklar, yanlış kararlar alacaklar. 

Ben dün düşündüğümü bugün hala beğenmiyorum. 

Hata yapacaklar yapmasına ,yapmalılar da hatta. Ama bir kadına zarar veripte gelmeyecekler evimize. 

Hayat mücahedesinde kendi ayaklarımızın üzerinde durma savaşımızı ve bunun bir erkekten hiç bir farkı olmadığını,aksine çoğu zaman daha saygı duyulası olduğunu gördüler çünkü....

Naçizane tavsiyem , görün , gösterin. Kadının saygı duyulması gereken bir varlık olduğuna kadınlar olarak önce siz inanın !!

  Kadınlara karşı yüzlerce yıldır süren bu egemenlik hegemonyası ve bitmeyen zulümün kültürümüzle de   bir ilgisi yok aslında. 

Aksine Türklerde kadına değer verilir. Türk hükümdarlarına

 “Han” eşlerine “Hanım” 

denilmesi meselesini bilmeyen yoktur kanımca. 

 Türk söylencelerinde ağaçların çocuk verdiğine inanılır. 

Kadınlar elma ağacının altında yatar ya da yuvarlanır. 

Aynı şekilde ağaç dallarına bağlanan renkli bezler Tanrı ile iletişimi sağlar ve dilekleri yerine getirir.

Kadın berekettir. 

Kadın yaradılırken; Tanrının kendisine ait olan yaratma gücünden serpiştirdiği bir varlıktır ve bu yüzden İslamiyet’teki Allah’ın 99 isminden birini taşır “Rahim” dir. 

Tanrı yaratıcılığı ve kutsallığı tüm dinlerde bile kadının ruhuna kodlamıştır. 

 Mesela benim yazılarımda istiyorum ki bir şeyler öğrenelim. 

Ben sizlere yazabilmek için araştırıyorum buluyorum ve sonra sizlerle paylaşmaktan onur ve heyecan duyuyorum. 

Yoksa bende bilirdim size bir Alaçatı akşamında ablamla yüzümüze yaptığımız maskenin tarifini vermeyi, ama bunu herkes yapıyor zaten. Tekrarın tekrarı taklidin taklididir. 

(Bu arada bi bakım maskesi tarifimiz yok, lafın gellişiydi o. 

Ama en güzel maske salatalık kabuğudur. En güzel ilacın nane limon oluşu gibi ..:)))

Ben yine tarzım olan konulara döneyim en iyisi ...

Sizler için araştırdım öğrendim. Çünkü istedim ki birbirimize bir şeyler katalım. Birbirine bir şey katmayan her türlü ilişki bitmeye mahlukumdur bence. 

Ve sizlere yazmayı sürdürmektir dileğim. 

(Mesela hangi konularda yazmamı isterdiniz yorumlara belirtebilirsiniz.  Ayrıca benimle Twitter,email ve Linkedin üzerinden iletişime de geçebilirsiniz. Çünkü bu etkileşim beni mutlu eder. )

  İşte konuyla iştigal bazı küçük etnik araştırmalarıma gelirsek ,

  Bizim evimiz tamamen dişil bir yönetime babamın ani kaybıyla mecburen geçmemişti mesela. 

Biz zaten Babaanne erkil bir aile idik eskiden. Sonsözü herkesin hala saygı ve sevgiyle andığı Karakartal Sabiha Yüksel söylerdi.  Ve babaannem evliliklerinin en zorlandığı dönemlerde bile anneme sormadan danışmadan hiç bir kararını tek başına almadı. 

Yani demem o ki sadece bizde değil Türk tarih yapısı,kültüründe her zaman değer verilmiştir kadına. Biz ne zaman bu derece “erkek egemenliğine” boyun eğdik. Erkeklerin kadınların üzerinde toplumda hiç bir yer edinememiş olmalarını tatmin ettikleri oyuncakları olmayı  ne zaman kabul ettik. 

Mesela; Hunza Türkleri ... Afganistan Pakistan sınırında yüksek vadilerde yaşarlar. 

Tamamı müslümandırlar. 

 Dünyada kanser hastalığının görülmediği bölgede,ortalama yaş 120-150 arasındadır. 

 Dünyanın en sağlıklı toplumlarından biridir. 

Tamamen doğal beslenirler sadece kendi ektikleri meyve ve sebzeleri yerler. 

Hamza türkleri aslan fon Türklerinden gelir home türkçesi kullanırlar vaktiyle türklerin orta asyadan dünyanın çeşitli bölgelerine yaptıkları göçlerle Hunzalarda şu an yaşadıkları yere gelip yerleşmişlerdir.  Sadece kendi içlerinde evlilik yapar asla dışarıdan kız alıp vermezler.  Akraba evliliği kesinlikle yasaktır.  Başka topluluklarla karışmadıkları için asimile olmamışlardır. Hırsızlık, cinayet, tecavüz gibi hiç bir suç olayına rastlanmaz. Güvenlik sorunları yoktur insanlar kapılarını kilitlemezler kadın ve erkek eşittir.  Aman daha çok kadınların sözü geçer.

 Kadınların toplum içindeki kıymetleri erkeklere nazaran çok daha fazladır. Yani tüm eski Türk geleneklerinde olduğu gibi....

Bizim kültür kökenlerimizden hala hayatta olan bir topluluktan örnek vermek istedim sadece yakın zaman olsun diye.... 

Garip bir yüzyıla tanıklık ediyoruz mesela. 

Hayvanlar insanlaşmış , insanlar hayvanlaşmış gibi adeta. 

Oysa biz kendini modern sanan toplumlarda kadının tüm özgürlükleri elinden alınalı çok oldu hemde küresel olarak....

Bir erkeğe kadını malı gibi görmemeyi ,reddedilmeyi kabullenmeyi, kadından hiçbir üstüne olmadığını ve vazgeçmeyi bilmeyen sindirmeyi ...

Bir kadına Hiçbir şekilde hiçbir şiddete uygulamamayı sadece eğitim verebilir!!!

Bu eğitim için tüm kadınlarımız seferber olmalıyız...

Bu artık kadınların hayatta kalabilmek için Kurtuluş Savaşı‘dır. 

Size daha sonraki yazımda İstanbul sözleşmesinden bahsedeceğim. İstanbul Sözleşmesi gerçekten hayat kurtarır. 

Kadın Her şeyden önce insandır. 

Ve dünyanın en güçlü insanı kim derler ise kendi başının çaresine bakmış kadınlardır....

Bu ülkede kadının yaşam hakkı için gereken yasal düzenlemeler,  sosyal medya düzenlemelerinden ve dizi/film izleme platformlarının varlığından daha çok tartışılmalı, daha çok ele alınmalıdır! 

Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetler; bu ülkedeki cezasızlık, tahrik indirimleri ve eşitsiz infaz yasaları yüzünden bir kadın kıyımına dönüşmüştür. Çünkü, erkek vuruyor Devlet koruyor.

Yine erkek egemenliği 6284 sayılı yasayı ve İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmeye çalışıyor. 

Kadınlar yaşam biçimlerinin sorgulanması hakkını kimseye,  özellikle bu erkeklere vermeyecektir! 

Biz kadınları katleden bu erkekler kimler hiç düşündünüz mü?

Çoğu zaman eski-yeni kocalar-sevgililer, babalar, oğullar, abiler, amcalar, kayınpaderler... yani en yakınlar.  Biz kadınlar “HAYIR” dediğimiz, itiraz ettiğimiz için öldürülüyoruz.  

Kimden gelirse, nerden gelirse gelsin zorbalığa, zulme, şiddete, tacize, tecavüze  HAYIR demeye devam edeceğiz. 

Susmayacağız, geri adım atmayacağız, sokakları boş bırakmayacağız. Ne evlere kapanacağız ne protestodan vazgeçeceğiz.  Katilleri evlerimizden, yataklarımızdan, yaşamlarımızdan, kalplerimizden atacağız...

Kadın cinayetlerini adeta azmettiren cezasızlık ve iyi hal indirimlerine karşı mücadelemizi sürdürmeliyiz. 

Bir kadının daha yaşam hakkının gasp edilmesine izin vermemek için alanlarda ve her yerde olmalıyız. Erkek egemen sisteminizi hayatlarımızdan atana kadar, eşitlikçi ve özgür bir dünyayı kurana kadar da haykırmaya devam etmeliyiz .

Yasta değil, isyandayız! 

Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik her türlü şiddetin son bulduğu günlerde görüşmek dileğiyle...

Sevgiler 

Fidayda Kılıçkıran 

Alaçatı Ağustos 2020

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.