Açılış konuşmasını yapan Dr. Türkegül Kocaoğlu, 2018 yılı Kasım ayına kadar Türkiye'de 363 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü ve cinsiyet eşitliği sıralamasında Türkiye’nin 144 ülke arasında 130. sırada bulunduğunu hatırlatarak annelere "kadın haklarından yana barışçıl evlatlar yetiştirin" çağrısı yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Gelenekler ve Kadın” adlı çalıştayda, toplumu ve kadınların yaşamlarını belirleyen, cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğe kaynak yaratan gelenek kalıpları tartışıldı. “Kültür ve Geleneğin Kadının Yaşamına Etkisi” adlı projenin ilk adımı olan çalıştay, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) gerçekleştirildi. Türkiye’de gelenek ve görenekler, toplumsal cinsiyet mücadelesi, şiddet araştırmaları ve deneyim paylaşımları konusundaki eksikliği doldurmak için ortaya konulan proje çalıştayında konuşmacı olarak, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Fatmagül Berktay ile İtalya’da ilik nakline ihtiyacı olan çocukların tedavi masraflarını karşılayan OASİ Dell’Accoglienza Derneği'nin Başkanı Maria Kiera yer aldı. Londra Üniversitesi Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulu’nda öğretim görevlisi Prof. Dr. Deniz Kandiyoti de çalıştaya telekonferansla katılırken, Yeryüzü Masalcısı Asuman Memen de etkinliğe renk kattı.
En büyük görev annelerin
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, çalıştayın açılış konuşmasında "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu"nun verilerine dikkat çekerek, 2018 yılı Kasım ayına kadar Türkiye'de 363 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü söyledi. Dr. Kocaoğlu, “Bu kadınlarımız sevgilileri, babaları, eşleri, eski eşleri veya erkek kardeşleri tarafından öldürüldü. 100 binin üzerinde kadınımız her yıl şiddete maruz kalıyor. Şiddet insan hakkı ihlalidir. Sadece kadına yönelik şiddete değil ayrım yapmaksızın şiddetin her türüne karşı duruşumuzun günüdür. Cinsiyet eşitliği sıralamasında Türkiye, 144 ülkenin bulunduğu listede 130. sırada yer alıyor. Bu çok acı bir tablo. Şiddetle mücadele için öncelikle, kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve bunu engelleyen dini, kültürel etkilerin dönüştürülmesi gerekir. Sevgili anneler, sizlere büyük görev düşüyor. Evlatlarımızı kadın haklarından yana barışçıl insanlar olarak yetiştirmeliyiz” şeklinde konuştu.
Büyükşehir Belediyesi'nin öncü rolü
İzmir’deki bu dayanışma ruhunun tüm Türkiye’ye örnek olmasını dileyen Türkegül Kocaoğlu, Büyükşehir Belediyesi’nin kadına yönelik şiddete karşı çözümler ürettiğini belirterek şöyle devam etti:
"2008 yılında Türkiye’de ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin aldığı kararla, kadına yönelik çalışmalar yapmak için Kadın –Erkek Eşitliği Komisyonu kuruldu. İzmir, 2010 yılında BM tarafından Türkiye’de 'Kadın Dostu Kent' unvanı verilen tek büyükşehir oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası bünyesinde açılan kurslarda kadınlarımızın, kızlarımızın ve gençlerimizin iş sahibi olması sağlanıyor. 2008 ve 2014 yılında açılan Kadın Danışma Merkezi'nden yüzlerce kadın yararlanıyor. Bu merkez aracılığıyla, İzmir’de yaşayan her sosyal kesimden kadınların bilgilendirilmeleri, bilinçlendirilmeleri, desteklenmeleri, güçlendirilmeleri ve korunmaları amaçlanıyor. Merkeze ulaşamayan kadınlara kendi bölgelerinde 'toplumsal cinsiyet ve farkındalık' ile “kadın hakları” eğitim programları uygulanıyor. Merkeze şahsen veya telefonla başvuranlara ücretsiz olarak hukuksal ve psikolojik danışmanlık hizmeti veriliyor ve gerekirse farklı sosyal hizmet yardımlarından destek sağlanıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2009 tarihinde Kadın Sığınma Ara İstasyonu açtı. 2007 yılında Üçkuyular’da hizmete aldığımız Sağlıklı Yaş Alma Merkezi, özellikle emekli kadınlarımızdan büyük ilgi görüyor. 'Kentimi tanıyorum' adıyla düzenlenen kültür gezilerinden bugüne kadar binlerce kadınımız yararlandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi de İzmirli kadınlara kapsamlı sağlık imkanı sunuyor. Bugün artık sadece metropolde değil Beydağ’da, Kiraz’da, Ödemiş’te köylü kadınlarımız dağıtıla n küçükbaş hayvanlarla çiftçilik, dağıtılan arı ve arı kovanları ile arıcılık yapıyor, istiridye mantarı yetiştiriyor ve yüzünü geleceğe dönüyor."
Uluslararası bir boyut kazanacak
“Kültür ve Geleneğin Kadının Yaşamına Etkisi” projesi, bir sonraki adımda 7 bölgeyi kapsayacak şekilde gerçekleştirilecek. Daha sonra ise 15 ülkeden katılımcılarla uluslararası bir boyut kazanacak. Kısa vadede, farklı kültürden gelen kadınları bir araya getirmek, kadınlara sorunlarını konuşabilecekleri bir platform sağlamak, kadınlara cinsiyeti ve sıkıştırıldıkları gelenekleri sorgulatmak, farkındalık yaratmak ve geleneğin kadın üzerindeki etkilerini ortaya koymak gibi temel hedefleri olan proje, uzun vadede ise toplumların kadına ve erkeğe bakış açılarını değiştirip dönüştürmeyi, kültürler arası iletişimi sağlamayı ve gelenek-göreneklerin sorgulanarak olumsuzlukların kuşaktan kuşağa aktarılmasının ön&uu ml;ne geçmeyi hedefliyor.