Şiddetin her türlüsüne karşıyız!
Ama iş kadına gelince daha ve daha da karşıyız!
Anamız, bacımız, eşimiz, kızımız olan kadınlar yönelik şiddet ne insani değerlerimizle, ne de hukuki temellerimizle asla bağdaşmaz, bağdaşmıyor da.
Konu kadına şiddet olduğunda, kadına şiddeti sıfat olarak kullanıp, bir kesimi, bir toplumu, bir takım özneleri suçlamak ise şiddetin kullanılmasından başka bir şey değildir.
Özünde insan olan kişi, düşüncesi, fikri ve zikri ne olursa olsun, kadına şiddeti dile getirirken, bir başka şiddeti körüklemeye hakkı olamaz.
Konu kadın ve şiddet ise, fikir, zikir ve düşüncenin eleştiri alanın sadece ve sadece şiddetin kaynağı insan olabilir.
Şiddet ise önüne özne gelinmeyecek kadar kötü bir sıfattır.
Kadına şiddetle ilgili toplumsal olarak üstümüze düşeni az da olsa yapmaya başladık.
Tanıyalım veya tanımayalım kadına şiddetin uygulandığını gördüğümüz ortamlarda, durumda tepkimizi sözlü, yazılı ve fiziki olarak verir olduk.
Bu bile başlı başına kadına şiddet konusunda ne kadar hassasiyetler içerisinde olduğumuzun göstergesidir.
İşin içinde duygusallık, işin içinde psikolojik sorunların var olması kadına şiddeti makul kılamaz!
Kadına şiddeti körükleyen davranış, hukukun dışında hareket etmeyi, magandalık yapmayı tercih etmekten başka bir şey değildir.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir!
Hukukta cinsiyet ayrımı olmaz!
Hukuk erkeğe de kadına aynı hakları verir.
Kadına şiddetin her daim öznesi durumunda olan erkeklerin, hukuk eğitimi almamalarındaki eksiklik, hukuktan bir haberdar olmalarındaki eksiklik, hukukun sadece erkekler arasında olduğunu düşünmelerinden kaynaklanmaktadır.
Kadına şiddet uygulamaması öğrenilmesi gereken tek şey hukuktur!
Kadını koruyan hukuk!
Şiddeti yasaklayan hukuk!
Hukukta fiziksel olarak güçlü olan değil, 'Hak' olarak haklı olan kazanır!
Hakkınız varsa hukukta arayın!
Şiddet mağdurlar yaratıp, küçük aklınızla kendi hukukunuzu yazıp magandalık yapmayın!
Kadınlar değerimiz, değerlimiz, değer verenimizdir!
Vesselam!