ASYA YAŞARİKİZ / MEDYA EGE - 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa, 14 Mayıs’ta seçime gidecek Türkiye’nin gündeminde.
AK Parti ile ittifak çalışmaları yürüten Yeniden Refah Partisi’nin görüşmelerde sunduğu 30 maddelik pazarlık arasında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa da yer alıyor.
BAKAN YANIK: KABUL EDİLEMEZ
Yasanın henüz tam uygulanmıyorken kaldırılmasının gündeme gelişi kamuoyu vicdanını yaraladı. AK Parti kanadından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, konuya ilişkin olarak "6284 sayılı kanunun ruhuyla ve mevcudiyetiyle varlığı son derece önemlidir. Varlığının tartışmaya açılması dahi bizce kabul edilemez" dedi.
Oysa İstanbul Sözleşmesi de sağ ve dini gruplar arasında tartışmaya açılmış, 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Sözleşmeden çıkılmıştı.
Mor Dayanışma Merkezi Koordinasyon Üyesi Didar Gül ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Üyesi Hilal Susuz ile kanunun tartışmaya açılmasını konuştuk.
"BUNUN OLACAĞAINI BİLİYORDUK"
HÜDAPAR gibi dini yapıların Cumhur İttifakına katılmasıyla birlikte 6284 sayılı kanunun kaldırılmasının gündeme geldiğini dile getiren Mor Dayanışma Merkezi Koordinasyon Üyesi Didar Gül, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla da iktidar ve iktidarla birlikte hareket eden odakların kadın ve LGBTİ+’lara düşmanca tavır aldığına işaret etti.
İktidarın erkek egemen ve kapitalist patriyarkal sistemin bir parçası olduğunu söyleyen Gül şunları aktardı: “İktidar erkek egemen sistemi sağlamlaştırmak istiyor. HÜDAPAR gibi kadın ve LGBTİ+ düşmanlığı tescillenmiş bir partinin AKP ve MHP ile yol yürümesine şaşırmadık. Gücünü politik islamdan, erkek egemenliğinden alan kadın ve LGBTİ+ düşmanı bir bakış açısı bu. Onlar, kadınların öldürülmesini, şiddete uğramasını düşünmüyor. Onlara göre kırmızı ruj süren, mini etek giyen kadın katledilebilir. LGBTİ+’ların ise varlığına bile tahammül edemiyorlar.”
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla birlikte haklarımıza göz dikeceklerini biliyorduk” diyen Gül, Pınar Gültekin’in katilinin mahkeme salonunda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına ilişkin “İstanbul Sözleşmesi iyi ki kaldırıldı” açıklamalarını hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı: "İstanbul Sözleşmesi iyi ki kaldırıldı gibi söylemler aslında, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığını gözler önüne seriyor. Katillerin bunu söylemesi bize çok şey anlatıyor. AK Parti’nin tüm meşruluk zeminleri bitse de, yeniden iktidar olması durumunda ne kadınların ne çocukların ne de LGBTİ+’ların yaşam güvencesi olmayacak. 6284 yegane yaşama garantörümüz. Transfobik, homofobik cinayetlerin, çocuk istismarının önü açılacak. Biz o durumda da mücadele edeceğiz. Bunun bugünden teşhiri çok önemli. Bu katliama ön hazırlıktır. Tüm kadınları cumhur ittifakına karşı örgütlenmeye çağırıyoruz” cümleleri ile sonlandırdı.
"KONUŞMAMIZ GEREKEN 6284'ÜN ETKİN UYGULANMASI"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Üyesi Hilal Susuz da İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasıyla 6284 sayılı kanunun da tartışmaya açılmasının şaşırtıcı olmadığı dile getirerek sözlerine başladı. 6286’ün kadınların can simidi olduğuna dikkat çeken Susuz “İstanbul Sözleşmesi etkin uygulanmadı. Mevcut durumda da 6284 etkin uygulanması gündeme gelmeli. Koruma kararına rağmen hatta polisin yanında dahi kadınların katledildiğini gördük. Bunlar 6284’ün etkin uygulanmamasının sonucu. Şiddet gören, korunmak isteyen kadını hayatta tutan 6284 sayılı kanundur. Bizim 6284’ün etkin uygulanmasını tartışıyor olmamız lazım” dedi.
Yaşan hakları için mücadele ettiklerini söyleyen Susuz şunları aktardı: “Geldiğimiz noktada kadın düşmanı politikalar üreten siyasi bir iktidar var. Haklarımızı pazarlık malzemesi yapan partiler var. LGBTİ+’ları da hedef alan bir şekilde pazarlık yürütülmeye çalışılıyor. Kadın ve LGBTİ+ düşmanı olanları göndereceğiz ve hepsinden hesap soracağız.”