Medeni Kanun’un 187. Maddesi'ne göre kadın, isterse çift soyadı kullanabiliyor, ancak yine de kocasının soyadını almak zorundaydı. Bu kanun maddesi, 22.02.2023 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildi. Bu karar 28.04.2023 tarihli Resmî Gazete'de ilan edildi. Ancak kadınlar bu haklarından henüz yararlanamıyorlar.
Medeni Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Şükran Şıpka, 187. maddenin iptal olmasına rağmen, 5 ay sonra yürürlüğe gireceğine dikkat çekti. Kadınlar açısından çok sevindirici olan bu kararın, kafa karışıklığına da neden olduğunu belirterek, konuya açıklık getiren Şıpka, “Bu haktan yararlanmak isteyen kadınlar, henüz yararlanamıyorlar. Evlenen kadının kocanın soyadını alma zorunluluğunu düzenleyen Medeni Kanun hükmü, 28 Ocak 2024'te ortadan kalkmış olacak. Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe girmesi için 5 aylık bir süre kaldı. Bu süre içinde yasa koyucu yani TBMM, iptal edilen kanunun yerine bir düzenleme yapmalı. Bunun da nasıl olacağı çok önemli. O nedenle şu anda bir belirsizlik söz konusu” dedi.
“KADININ SOYADI, KİŞİLİK HAKKININ BİR PARÇASIDIR”
Prof. Dr. Şükran Şıpka, yaptığı değerlendirmede, özellikle çalışan kadınlar için soyadı meselesinin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Evli kadının soyadı hakkı, fantezi bir hak gibi görünüyor ama gerçekten önemli. Kimliğimiz, kişiliğimiz her şey bir anlamda ona göre değişiyor bir evlilik yapıldığı zaman. Erkek için böyle bir zorunluluk yokken, kadının evlenince kocasının soyadını alma zorunluluğu ve soyadının değişmesi, eşitlik ilkesine aykırıdır. Anayasamızın temel eşitlik ilkesi olan 10. Maddesine ve evlilik içinde eşlerin eşitliğine ilişkin 41. Maddesine aykırıdır” şeklinde görüşlerini dile getirdi.
“KADIN, KENDİ SOYADI İLE EVLİLİĞE DEVAM EDEBİLMELİ”
Kadınların kendi soyadları değişmeden evliliğe devam etme hakkını savunan Şıpka, “Bu hak, kadının kimliği ve kişiliğinin bir parçasıdır. Daha önceki yıllarda da AHİM ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sonucunda, birçok kararda kadının kişilik hakkı ihlali ve eşitlik ilkesine aykırılık olduğu kabul edilmiştir. Buna rağmen kadınlar sadece kendi soyadlarını taşımak için, Medeni Kanun’da yer alan 187. madde nedeniyle, bireysel dava açmak zorunda bırakılıyordu. Nüfus kayıtlarının düzeninin sağlanmasına yönelik kamu yararı ilkesi de artık haklı bir gerekçe değildir. Zira her kişinin T.C numarası ve bilişim teknolojisi sayesinde bu kayıtlar arasındaki irtibat sağlanmaktadır. Ayrıca evlenen kadının nüfus kaydının kocasının kaydına taşınması da artık kabul edilmemelidir.” ifadelerini kullandı.
Şıpka, ayrıca 5 ay sonra 187. maddenin uygulamadan kalktığında ne olacağının da henüz belirsiz olduğuna dikkat çekti. “Yasa koyucunun, yani Millet Meclisi’nin bunun yerine bir yasa koyması gerekiyor. Eşitliğe inanan bir tavır ile düzenleneceğini varsayarsak, bu konuda Avrupa’daki kurallarla uyumlu bir düzenleme beklenebilir” açıklamalarını yaptı.
AVRUPA’DAKİ MODELLER NASIL?
Şıpka, Türkiye’nin Medeni Kanunu’nu İsviçre’den aldığı için onların hukuk dünyasına tabii olduğuna işaret etti. Avrupa’daki uyguma örneklerini dile getirerek, yeni madde düzenlemesinde ilişkin önerilerde bulundu. Şöyle ki, “Avrupa’da evlenen kadının soyadı değişmez. Avrupa bu konuda ailelere birkaç seçim hakkı vermiş. Kadın soyadını değiştirmek istiyorsa kocasıyla anlaşarak ya kocasının soyadını alır ya da ikisinin soyadlarının birleşimini kullanabilirler. Anlaşarak ikisi de kendi aile isimlerini kullanabilir. Hatta bazı durumlarda erkek de kadının soyadını alabilir. Nikah öncesinde hiçbir bildirimde bulunulmadıysa kadın kendi soyadı ile devam ediyor. Kimlikleri de değişmiyor, sadece nüfus kayıtlarında evli oldukları bilgisi resmi olarak giriliyor” açıklamasını yaptı. Türkiye de muhtemel uygulamaya başlandığında, büyük ihtimalle geriye dönük de uygulanabileceğini vurgulayarak, bunun içinde de kadınların bir başvuruda bulunması gerektiğini belirtti.