Kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen ve onun dengeleyicisi progesteronun (gebelik ve gebeliğe hazırlayıcı hormon) karşılıklı olarak kadın sağlığını düzenlediğini ifade eden Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Tayfun Alper, “Zamanla bu östrojen progesteron dengesi bozulur. Önce östrojen ağır basar, östrojen baskınlığı (dominansı) ortaya çıkar. Bunun nedeni, yumurtalıkların ürettiği östrojene ek olarak bazen vücuttaki aşırı yağ dokusunun ekledikleri, çoğu kez de dışarıdan besin, deri, koku gibi yollarla alınan östrojen benzeri etkiler yapabilen kimyasallardır” diye konuştu.
“PROGESTERON DÜZEYLERİ KONTROL EDİLMELİ”
Yaklaşık 35 yaşından sonra progesteronun yeterli miktarlarda üretilememeye başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Tayfun Alper, bunun sonucunda da östrojen normal düzeylerde olsa bile yine de östrojen baskınlığının ortaya çıktığını veya zaten varsa daha da artabildiğini söyledi.
“KÂBUSLAR YERİNE İKİNCİ BAHARLARI YAŞAMAK MÜMKÜN”
Kadınlarda 35’li yaşlardan itibaren progesteron düzeylerinin kontrol edilip gerekirse desteğe başlanması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Alper, “40 yaşını geçen her kadının bilmesi gereken şey önündeki yıllarda önce bu dengesizliğin daha da artacağı, sonrasında ise her iki hormonun da yetersizliğinin yaşanacağı gerçeğidir. Bu durumda kişinin kendisi için yapabileceği en önemli adım, fazladan östrojen yükünü artıran dış etkenleri öğrenmek ve bunlardan korunmaktır. Sağlıklı yaşamın kurallarını kendi gündelik yaşamlarının ve alışkanlıklarının birer parçası haline getirmek ise geleceğe yapılacak en önemli yatırımdır. Üzerine de, hekim kontrolünde dikkatli bir hormon yerine koyma tedavisi başlatılabilirse, kâbus gibi menopozal yakınmalar yerine, nice ikinci baharlar yaşanabilir” şeklinde konuştu.