Zaman… Bardaktan, yere boşalttığınız su kadar hızlı ve geriye dönüp baktığımızda, elinizde kalan boş bir bardak gibi…
Bu denli hızlı akıp giderken zaman, ülkemiz futbol liglerinin amiral gemileri, Süper Lig ve 1. Ligde yedinci haftalar, ikinci ve üçüncü liglerde de dördüncü haftalar bu hafta sonu oynanacak. Oysaki daha dün gibi değil mi, 2020 yılının Mart ayındaki kapanmalar ile tüm spor müsabakalarının tatil edilmesi… Ve kısmi olarak adlandırabileceğimiz yeni başlangıçlar; ancak ve sadece gelir getiren müsabaka gruplarının tekrar başlatıldığı ülkemiz Süper Ligi gibi…
Neyse ki, bu sezona profesyoneller anlamında firesiz başladık futbol ligleri anlamında… Evet, amatörler için de çalışmalar var ama özellikle altyapılarda büyük bir yok oluş yaşanıyor aslında… Yaşı gelmediği için 2020 yılındaki müsabakalarını oynayamayan bir çocuk, muhtemeldir ki, tam iki koca seneyi resmi müsabaka yapamadan geçirmiş olacak! Altyapıya önem veren bir kulüp yapısı içerisindeyse ve de hocası da aynı düşünce ile yaklaşıyorsa bu konuya; en iyi ihtimalle az da olsa antrenman yapmıştır ve biraz da hazırlık müsabakaları oynamıştır kapanmaların yaşandığı bu süre zarfında…
Altyapılardaki iki yıllık eksiklik yok oluş değildir de, nedir?
Aynı sıkıntıyı kadın liglerimiz de yaşadılar ve de altyapılarını geçtim; A takımlar düzeyinde bile yaşadılar;
Mart 2020 ile Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından tatil edilen kadın futbol ligleri de, tam on üç ay oynanamadı. Ardından da TFF sadece, kadınların en üst ligi olan 1. Ligi oynattı ama koca ligi dört gruba ayırdı ve şampiyonluk maçı dahil olmak üzere üç haftada sonlandırdı; jet hızıyla!
Dikkat ediniz bu; 2019–2020 sezonunda yarım kalan ligin telafisi falan değildi; düpedüz 2020–2021 yani yepyeni bir sezonun ultra sıkıştırılmış haliydi üç haftada biten…
Kadınlar 2. Ligi ve 3. Ligine ne mi oldu?
Onlar da aynı şekilde, erkelerin amatör takımları gibi, aynı alt yaş gruplarındaki gibi oyun moyun göremediler. Hala da görmüş değiller. Ne zaman başlayacaklar, o bile belli değil!
Kadınlar 2. Liginde ve 3. Liginde ülkemizin hemen her yerinden ekipler var; en doğusundan da var, en batısından da… Kuzeyinden de var, güneyinden de…
Konuyu nereye getireceğim;
Çok bilen TFF birkaç gün önce kadın ligleri ile ilgili; yepyeni bir statü ve oluşumla tekrar başlayacağını, yeniden yapılandırılmasına ilişkin kararlar aldıklarını açıkladı. Ve hatta ekledi; “Bu çerçevede Federasyonumuza yazılı başvuruda bulunan Altay, Atakaş Hatayspor, Çaykur Rizespor A.Ş., Fenerbahçe A.Ş., Galatasaray A.Ş. ve Trabzonspor A.Ş. Süper Lig kulüplerimizin kadın şubelerinin belirlenecek kriterleri sağlamaları koşuluyla yeni oluşturulacak en üst Kadınlar Ligi'ne alınmasına karar verilmiştir”.
Şimdi; yeni bir kadın ligi oluşumu, çok güzel… Yeni ekipler, onlar da çok güzel…
Peki ya, iki yıla yakın zamandır top oynayamamış, kadınlar liglerinin en üst liginde yer almayan, yani 2. Lig veya 3. Ligde yer alan doksan iki kadın futbol takımından herhangi birinin suçu ne? Bu açıklamalara göre yeni kurulacak ligde birçoğu yer alamayacak! Zaten hali hazırda, 2 ve 3. Liglerdeki kadın takımı sayısı doksan iki adet; doksan iki takımlı lig olamayacağına göre…
Bakınız; yeni bir futbol takımı kurun ve TFF’den tescil ettirin liglere katılacağız diye… Futbol A takımınızı; elli bin kişilik stadınız olsa da, bin araçlık otoparkınız, on tane antrenman sahanız, bin futbolculu altyapınız olsa da, en alttan, yani bulunduğunuz şehrin en alt yerel amatör liginden başlatırlar ki, kural böyledir.
“Kadınlara pozitif ayrımcılık yapıyoruz” derlerse lige alma konusunda; şu anki kadınlar 2. ve 3. futbol liglerinde top koşturan kadınlara, nasıl bir ayrımcılık yapıyorlar, diye sorarım ben de… Ve sanıyorum yanıtı da negatif olur!
Dipnot; “Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına geleceklerinin altına atılacak imzadır.” Charles Bukowski.