Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko’nun, Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümüne ilişkin olarak yayınladığı mesaj şöyle:
"Halka doğruları ve gerçekleri yansıtmak istediği için katledilen basın dünyamızın büyük ismi değerli gazeteci Uğur Mumcu’yu ölümünün 29. yılında bir kez daha onun sözleriyle ve sevgiyle, dostlukla, hasretle anıyorum.
Bütün hayatı; cumhuriyet, laiklik ve demokrasi karşıtlarıyla, yolsuzlukların ortaya çıkarılmasıyla ve hakikat mücadelesinde geçmiş olan Uğur Mumcu, dün olduğu gibi bugün de mazlumlar ve mağdurlar adına yürüdüğümüz yolda; yazdıklarıyla, fikirleriyle ve idealleriyle bizimle beraberdir!
Ülkemizde onlarca gazeteci ve yazar siyasi cinayetler sonucu öldürüldü. 1909’da öldürülen Hasan Fehmi Bey, bir yıl sonra Ahmet Samim ve sonraları Sebahattin Ali, Abdi İpekçi, İlhan Erdost, Musa Anter, Turan Dursun, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Metin Göktepe, Hrant Dink ve Uğur Mumcu bunlar arasında ilk akla gelenler. Gazeteciler gerçekleri halka ulaştırdıkça ya katledildiler ya hapsedildiler.
Devlet içine yuvalanan çeteleri, devletin kurumlarına sızan tarikatları yıllar önce gündeme getiren Uğur Mumcu’nun işaret ettiği tehlikeler ne yazık ki bugün birer birer karşımıza dikildi. Onun katledilişi, saptamalarında ve düşüncelerinde, gerçeğe ne kadar yaklaştığının en açık kanıtıydı.
24 Ocak 1993’ten bu yana ne yazık ki Uğur Mumcu’nun katledilmesi de diğer benzerleri gibi bütün bağlantılarıyla aydınlatılamadı.
Dün olduğu gibi bugün de onurlu duruşuyla gerçeklerin peşinde koşan, halkın haber alma hakkı için görevlerini yerine getirmeye çalışan gazeteciler baskı görüyor. Basın özgürlüğü Anayasal güvence altında olmasına rağmen gazeteler, TV’ler, radyolar kapatılıyor ve bunun sonucunda on bine yakın gazetecinin işsiz kaldığı ifade ediliyor.
Gazetecilerin nasıl haber yapacakları, haberlerinde neyi öne çıkarıp neyi görmemeleri gerektiği devletin en üst kademelerindeki insanlar tarafından dikte ediliyor. Aksini yapanlar; yani Uğur Mumcu’nun yaptığı gibi gerçekleri halka ulaştırmak için canını ortaya koyarak gazetecilik yapanlar ise ne yazık ki hapishanelere atılıyor. Onlarca gazetecinin hapishanede olduğu Türkiye, basın özgürlüğünde dünyanın en kötü durumdaki ülkeleri arasında sayılıyor.
Ancak, gazetelerin tek bir manşetle çıktığı, tek bir kişinin koca bir medya havuzunun fiili patronluğunu yaptığı, iktidarın onay verdiği “tek ses”in dışında bir şey söylemek isteyenlerin hapse atıldığı bu ortamda Uğur Mumcu’nun kalemini yere düşürmeyen, her şeye rağmen işini cesaretle yapan onurlu gazeteciler hala vardır; Mumcu’nun anısı onun kalemini tutan ellerde yaşamaktadır!
Uğur Mumcu’yu uğurlayan milyonlar ve gerçekleri halka ulaştırmaya çalışan gazeteciler susturulamayacak, yok edilmeye çalışıldıkça çoğalacaktır. Ülkemizin üzerindeki karanlık ablukaya karşı hayır diyenler gücünü Mumcu gibi yürekli insanlardan almaktadır.
Yazdıklarıyla halkını aydınlatan, karanlıkların üzerine yürümekten çekinmeyen Uğur Mumcu’yu saygıyla ve özlemle anıyor; Mumcu’nun yolundan yürüyen, “karanlığa küfredeceğine bir mum yakan” tüm gazetecilerle omuz omuza olduğumuzu belirtiyorum."