Onkoloji hemşiresi Şerife Karakaş, hasta yakınlarının kanser hastalarının moralini yükseltmek, tedavilerine destek olmak isterken sevgi ve ilgileriyle onları boğduğunu, bunalttığını söyledi. Hastanın, içinden “Sevgili ailem, siz bana karşı güçlüymüş gibi dururken, aşırı gayret gösterirken, emin olun ben her şeyi anlıyorum. İşte o zaman sizden daha güçlü görünmek zorunda kalıyorum, yoruluyorum” dediğini belirten Karakaş, “Hastalar yakınlarının kendilerine aşırı korumacı davranmalarından dert yanıyor. Onlara öğüt değil, umut verin” uyarısında bulundu.
İzmir Kent Hastanesi Onkoloji Kliniği Hemşiresi Şerife Karakaş, yıllardan beri kemoterapi gören yüzlerce hastasının tedavi sürecinde hasta- hasta yakını ilişkilerinde olumlu, olumsuz durumlara tanık oldu, önemli saptamalar yaptı. Karakaş, 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle kanser hastalarının sesi olup onların ailelerinden, yakınlarından beklentilerini, söyleyip isteyip de söyleyemediklerini, onları üzen tutumları dile getirdi. Hasta yakınlarının kanser hastalarına moral vermek, tedavilerine destek olmak için çaba sarf ederken onları baskı altına aldıklarını, kendisi olmaya izin vermediklerini gözlemlediğini belirten Karakaş, “Maalesef bu iyi niyetli çabalar, aşırı korumacı davranışlar düşündüklerinin aksine hastaları mutsuz ediyor” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
TATLI YİYEBİLİRSİNİZ, DİYORUZ HASTA YAKINI KARŞI ÇIKIYOR
“Hasta tatlı yemek istediğini söylüyor. Ona bir kase muhallebi, sütlaç gibi sütlü tatlı, ya da üzerine bir iki damla limon damlatarak bir dilim baklava yemesini öneriyorum. Hastanın yakını hemen karşı çıkıp, ‘hayır, yiyemez. Tatlı kanser için zararlı, internette okudum, gördüm. Böyle şeyler söylemeyin” diye tepki gösteriyor. Ya da tedavisine destek diye acı, zehir gibi ot karışımı çay içirmeye çalışıyor. Zaten bu hastanın ağzının tadı yok, üstelik içeriği bilinmeyen, tedaviyi olumsuz etkileyecek şeyler. Bir hasta; ‘Televizyon seyrediyorum, keyfim yerinde. Bana ilaç saatin geldi, önce bunları yiyeceksin. Kan değerlerin düşer yoksa’ diyorlar. Tüm keyfimi kaçırıyorlar’ diyor. Hasta her fırsatta hastalığının hatırlatılmasını istemiyor. Hastalar, beni dinleyin, beni anlayın. Benim sadece empatiye, sabra ve sevgiye ihtiyacım var, diyor.”.
KUTU
HASTALAR ASLINDA ŞUNLARI DEMEK İSTİYOR
Onkoloji Hemşiresi Şerife Karakaş, hastasını korumak isterken yaklaşımlarıyla onları daha da yıpratıp yoran hasta yakınlarına “empati yapmaları” önerisinde bulundu. Karakaş hastaların yakınlarına söylemek isteyip de söyleyemediklerini onların ağzından şöyle sıraladı:
Ben sadece kemoterapi alıyorum, ruhum dimdik ayakta güçlüyüm, kendime güveniyorum
-Bana merhamet göstermeyin, acımayın ne olur
Sevgili ailem, siz bana karşı güçlüymüş gibi dururken, aşırı gayret gösterirken, emin olun ben her şeyi anlıyorum. İşte o zaman sizden daha güçlü görünmek zorunda kalıyorum
Bana fırsat tanıyın, bırakın da kendi içime doğru yolculuk yapayım
Tek bir günlük, bırakında ben olayım. Bunu başarabilirim ve inanın kendimle gurur duyarım
Sizin boğucu davranışlarınız hastalığımı hatırlatmaktan başka bir işe yaramıyor
Ses tonunuz, bakışlarınız, tavırlarınız bana her şeyi anlatıyor
Hayatın ne kadar acımasız olduğunu benden başka kim daha iyi anlayabilir, aynı zamanda yaşanmaya değer olduğunu da.
Hayatı değerli kılmaya çalışırken, ilişkileri değersizleştirmeyin
Beni dinleyin, beni anlayın. Benim sadece empatiye, sabra ve sevgiye ihtiyacım var.
Bazen güçlü görünmekten yoruluyorum, işte böyle zamanlarda bırakın da güçsüz olayım
Sevgili yakınlarım, bana öğüt değil ümit verin
Lütfen başkalarını bana örnek göstermeyin
Benim de zaaflarım var, bana fırsat verin
Başkalarından duyduğunuz beslenme yöntemlerini benim üzerimde uygulamayan