İşte o röportaj;
Değerli Medya Ege okuyucularına sağlıklı günler dileyerek, Eylül Karakuş ile Sağlık Köşesinin kıymetli konuğu Uzman Doktor Özgür YILDIRIM ile yapmış olduğumuz özel röportajı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Etik değerlerden ödün vermeden hastalarına en doğru tanı ve hızlı tedavi hizmetini sunan Uzman Doktor Özgür YILDIRIM hastalarının yaşam kalitelerini yükselterek onları sağlıklarına kavuşturmayı hedefliyor. Manisa’da doğup büyüyen Yıldırım, bu şehre vefa borcu olduğunu hissettiği için Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle şehir hastanesinde GETAT (Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Polikliniği) projesinin ildeki öncülerinden olmak istediğini belirtti. Doktor YILDIRIM sadece imkanı olana değil tüm kanser hastalarına bu hizmeti ulaştırmak isteyen devlet bünyesinde görev yapmakta olan vefakar bir doktorumuzdur. Şimdi siz değerli Medya Ege okuyucularımızı Uzman Doktor Özgür YILDIRIM ‘la yapmış olduğumuz keyifli söyleşimizi okumaya davet ediyorum.
Özgür Bey merhaba, onkoloji uzmanlığı fitoterapi ve akupunktur uzmanlığını aynı anda yürüten Türkiye’deki sayılı isimlerden birisiniz. Her yerden hatta yurtdışından bile hastalarınız olduğunu biliyoruz. Daha merkezi havalimanı olan metropol illerde çalışmayı, hatta kendi kliniğinizi kurmayı düşünüyor musunuz?
Merhabalar. Kanser konusunda ve toplum sağlığı konusunda her zaman duyarlı olmanız ve bu nazik davetiniz için çok teşekkür ederim. Ben Manisa’da doğdum büyüdüm. Bu şehre vefa borcum var. İlerleyen günlerde Sağlık bakanlığı iş birliğiyle şehir hastanesinde GETAT (geleneksel tamamlayıcı tıp polikliniği) kurmak istiyorum. Böyle bir kliniği hemen bugün dışarıda özel olarak kurabilirim. Ama benim devlet bünyesinde bunu gerçekleştirmek gibi bir hayalim var. Sadece imkanı olana değil bu hizmeti herkese ulaştırmak istiyorum, ulaştıracağım da... Devlet bünyesinde bu projeyi tamamlamak ve işler hale getirmek ilk önceliğim.
Fitoterapi nedir? Onkolojiyle bağlantısı nedir?
Fitoterapi bitkilerden ve yağlardan oluşan ilaçlardır. Binlerce yıldır kanser ve birçok hastalığın iyileşmesi için doğadan ve bitkilerden faydalanılmıştır. Günümüz tedavileri başarılı sonuçlar alırken bu bilim dalı unutulmuştur. Başta Avrupa ve Uzak Doğu olmak üzere bu bilim dalına sahip çıkan ülkelerde modern tıpla birlikte fitoterapi biliminin eş zamanlı yürütülmesi, yan etkisi az iyileşme oranı yüksek tablolar ortaya koymuştur. Bu anlamda fitoterapi onkoloji ve bence birçok branşın var olan iyileşme potansiyelini en üst seviyeye çıkartan değerli bir bilimdir.
Onkoloji nedir? Onkoloji uzmanı neye ve hangi hastalıklara bakar?
Onkoloji latince oncos (şişlik) ve logos (bilim) kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşturulmuş bir deyimdir ve dilimizde “kanser bilimi” olarak söylenebilir. Vücutta oluşan tümörlerin oluşumunu,nedenlerini, tanısını ve tedavisini inceleyen bilim dalıdır. Onkoloji uzmanı vücutta oluşan tüm kitleleri ve bu kitleler sonucu oluşan hastalıkları tedavi eder.
Onkoloji’nin cerrahi onkoloji, tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi olarak üçe ayrıldığını biliyorum. Üçü arasındaki farklar nelerdir?
Sizin de dediğiniz gibi, Onkolojide onkolojik cerrahi ,tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi olmak üzere üç ana dal vardır. Onkolojik cerrahide kitle, cerrahi branş hekimince ameliyatla çıkarılır ve vücuttan uzaklaştırılır. Tıbbi onkoloji bölümü kanserin kendisini veya oluşturduğu hasarları iyileştirmek için kemoterapi, hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapi denilen bağışıklık sistemini aktif olarak çalıştırıp kanser hücresine saldırtan ilaçları damar yolundan serum şeklinde veya ağızdan tablet olarak uygular. Radyasyon onkolojisi uzmanı ise kanser hücresinin hayatta kalmasını bozan yüksek enerjili radyasyon dalgalarını normal dokuları koruyarak kanserli kitleye yönelterek yüksek teknolojili cihazlarla kanseri iyileştirir. Kanserin evresine ve yerine göre bu yöntemlerden biri veya birkaçı doğru sırayla uygulandığında çoğu kanser hastası iyileşir.
Adından da anlaşıldığı üzere kanser zor bir hastalık maalesef. Kanser hastaları için erken tanı ne kadar önemli?
Kanser toplu iğne ucu kadar küçük bir büyüklükte başlayıp zamanla bir nohut tanesi kadar büyür. Tedavi edilmezse büyümeye devam eder vücutta kilogramlarla ölçülen büyüklüklere ulaşabilir ve vücudun birçok yerine sıçrayarak kontrol edilemez bir hale gelebilir. İlk başta yan etkisi az bir tedaviyle iyileşme şansı % 90-95’lerde iken hastalık ileri evrelere geldiğinde iyileşme şansı % 5-10’lara kadar düşer ve çok ağır, yüksek doz tedaviler gerektirir. Bu konuda duyarlı belediyeler ve kuruluşlarla iş birliği içinde çalışıyorum. Belediyelerimizle İlçe ilçe gezerek halka ücretsiz konferanslar veriyorum. Maalesef insanımız hastalanmadan hastaneye gelip rutin kontrollerini yaptırma konusunda zayıf kalıyor. Bu anlamda onları hem erken teşhis için taramaya gelmelerine teşvik ediyorum, hem de bu söyleşilerde halkımızla göz göze gönül gönüle olarak ben de mutlu oluyorum.
Kişinin kanser teşhisi konulduktan sonraki süreç nasıl gelişiyor? Hastaya ve hasta yakınlarına tedaviyle ilgili yönlendirmeleriniz ne yönde oluyor?
Hastalığın evrelemesinin yapılması ve evreye göre en başarılı tedavi programının planlanması olarak devam ediyor. Burada en önemli rol hekimden çok tedaviye eksiksiz uyan hastaya ve duyarlı hasta yakınlarına aittir. Bu bir ekip işidir ve ekibin en önemli üyesi hastanın kendisidir. Çünkü bu dönemde doğru beslenme, yaşam tarzı değişikliği ve tamamlayıcı tedavileri hekimin tavsiyesine uyarak yapan hastanın iyileşme şansı çok çok fazladır. Hastaya karşı Herkesin yönlendirmesi farklı olabilir tabi ama ben süreçte hastaya göre hareket ederim. Genellikle hasta ve hasta yakınlarına bu süreçte bizi neler bekliyor açıkça anlatırım. Hastadan beklediklerimi, iyileşmek için neler yapması gerektiğini anlattığım gibi beslenme ve kimyasal maruziyetlerini sorgular ve bunları düzenlerim. Sorularının tamamının cevabını vermeden odadan çıkarmam ama unuttukları bir şey olursa yazıp bir sonraki görüşmeye sormalarını da tembihlerim.
Kanser hastalığı genetiktir diyebilir miyiz?
Kanser hastalığının sadece % 10’u genetiktir ve ailesel geçiş gösterir. % 90’ı çevresel nedenler dediğimiz sigara, alkol, kimyasallar ve enfeksiyonlar sonrası oluşur. Ailede kanser hastası varsa o aile bireylerine, diğer insanlara önerilen yaşlardan 10 yıl daha önce tarama tetkiklerini yaptırmalarını öneriyorum.
Bir genelleme yapacak olursak, halkımız kanser hastalığının farkında diyebilir misiniz?
Halkımız kanser hastalığının maalesef yeterince farkında değil. Az önce de belirttiğiniz gibi tarama ve erken teşhisle ilgili belediye ve birçok kuruluşla düzenlediğim seminerlerimde bana hep ileri evrede saptanmış kanserlerinden ve ağır tedavilerden korkup kaçmalarından ötürü daha da kötü olan hastalıklarından bahseden birçok insanla karşılaşıyorum. Keşke daha önce bunları bilseydim de tedavilerimi eksiksiz yaptırsaydım diyorlar.
Birçok kanser türü var. En çok teşhisi konulan kanser türü nedir, Özgür Bey?
Ülkemizde ve dünyada en çok teşhis konulan kanserler kadınlarda meme kanseri, akciğer kanseri, kolon kanseri, rahimağzı kanseri iken erkeklerde prostat kanseri, akciğer kanseri ,kolon kanseri ,gırtlak kanseri olup son zamanlarda her iki cinste de beyin tümörlerinde bir artış izlenmekte. Bunda da cep telefonu ve diğer teknolojik aletlerle aşırı maruziyetin etkisi olduğu düşünülmekte.
Çok meşakkatli ve psikolojik olarak yıpratıcı bir branşta hekimlik yapıyorsunuz. İnsanların yaşam kalitelerini yükseltmeye çalışırken, onlar için verimli olmaya çabalarken siz bu süreçte kendinizi nasıl koruyorsunuz?
Hastamla karşılaştığım ilk andan itibaren empati kurar, neler yaşadığını ve bu hastalığı nasıl oluşturduğunu anlamaya çalışırım. Çözdükten sonra ona bu mücadelede kılavuzluk edecek bilgi, teknik ekipman, ilaç ve tedavi kadrosunu planlarım. Profesyonelliği de elden bırakmadan, kendi yakınıma yaklaşılmasını istediğim şekilde hastalarımı sahiplenirim. Güncel bilgi ve tedavilerle onun iyileşme sürecini sağlarım. Hasta iyi oldukça, daha mutlu ve sağlıklı oldukça ben de mutlu olurum. Enerjim ve gücüm de o oranda artar. Bazen, çok ileri evrede tamamen iyileşme şansı tükenmiş olarak gelen hastalarda yapabileceklerimin sınırlılığını da bilirim. Bu hastalarda ağrıyı, kanamayı, güçsüzlüğü, bulantı kusmayı bile azaltmak o hasta ve yakını için çok değerlidir. Yapılabilecek her şeyi yaparım. Değiştiremeyeceğim şeylerin de bilgisi ve bilincinde olarak, yapılabilecek her şeyi yapmış olmanın verdiği iç huzurla mesleğimi yapıyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmış olmak benim için ruhsal ve mental olarak bir güç ve dayanıklılık sebebi.
Hastalarınıza ve bu röportajı okuyan değerli takipçilerimize kanser ile ilgili söylemek istediğiniz önemli mesajınız ne olur?
Kanser korkup kaçtığımızda yok olan bir hastalık değil . Varlığını hissettiğinizde teşhisini koydurtup tedavisini yaptırdığınızda iyileşme şansı birçok hastalıktan daha fazla. Günümüzde yeni tedaviler ve gelişmelerle yan etkilerimiz daha az başarılarımız daha da fazla. Belki son evrede gelen artık vücutta geri dönüşsüz hasarlar oluşmuş hastalarda tamamen iyileşme sağlanamıyor ama o hastaların bile yaşam kalitesini arttırdığımız ve şikayetlerini azalttığımızı gayet net söyleyebilirim. Erken evrede teşhis her zaman yüksek oranda iyileşme demektir; daha hafif tedaviyle daha hızlı ve iyi sonuç demektir. Tüm değerli okurlarımıza taramalarımızı yaptırmalarını tavsiye ediyorum. Kanser tanısı almak bir son veya çözümsüzlük değil kesinlikle. Tanısı konulduktan sonra iyileşmenin olduğu, tedavilerinin iyi sonuçlar verdiği bir hastalık sadece. Her zaman bir umut var.
Değerli doktorumuz Özgür YILDIRIM’a ,Medya Ege okurlarıyla paylaşmış olduğu kıymetli bilgiler için sonsuz teşekkürler ediyorum. Kanser bir son değil ,erken tanı ile yeniden hayata ilk adımı atabileceğiniz bir hastalıktır. Değerli doktorumuzun da vermiş olduğu bilgilerden yola çıkarak kanserden korkmayın, erken tanı ile hayata tutunun sevgili dostlar...
Sağlıkla kalın, hoşça kalın...