Anadolu Sağlık Merkezi Tamamlayıcı Tıp Merkezi Danışmanı Prof. Dr. Ömer Küçük sağlıklı beslenme ile egzersizin önemine dikkati çekti ve yeterli sebze meyve tüketmemenin, şekerli, yağlı yiyecekleri tercih etmenin, kilolu olmanın kansere yol açan en önemli faktörler arasında olduğunu söyledi. Hastaların tedavilerini beslenme şekilleri ve yaptıkları diyetlerin de etkileyebildiğini dile getiren Prof. Dr. Ömer Küçük “ABD’de meme kanseri hastaları arasında yapılan bir çalışmada diyetlerindeki yağ oranını yüzde 30’dan 15’e düşüren meme kanseri hastalarının daha uzun yaşadıkları ve yaşam sürelerinin hastalık nüksetmeden en az 2 yıl uzadığı görülüyor” dedi.
Stresten uzak durun
Tamamlayıcı tıbbın en önemli unsurları arasında “stres azaltma yöntemleri”nin geldiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Tamamlayıcı Tıp Merkezi Danışmanı Prof. Dr. Ömer Küçük “Bağırsak, tansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarının stresle bağlantılı olduklarını bilimsel olarak ispat eden çok sayıda çalışma bulunuyor. Stresin, bağışıklık sistemini zayıflatarak kanser dahil tüm kronik hastalıklara davetiye çıkarma özelliğini ortadan kaldırmada fiziksel aktivite ve egzersiz en güçlü yöntemler olarak değerlendirilse de bunların yanında meditasyon, yoga ve müzik terapisi de yüz güldüren sonuçlarıyla dikkat çekiyor” şeklinde konuştu.
Soya mucizesi
Prof. Dr. Ömer Küçük, soya fasulyesi ürünlerini daha fazla tüketen kadınların meme kanserine daha az yakalandıklarına ve bu kişilerin tedavilerinden daha iyi sonuç alındığına işaret ediyor. Tüketilen soya miktarına bağlı olarak meme kanseri vakalarında yüzde 10-30 oranında azalma görülüyor. Tedavi sonrasında soya tüketen hastaların sonuçlarının ise diğerlerine göre yüzde 20 oranında daha iyi olduğuna dikkat çekiliyor” dedi.
Sağlıksız beslenme sigara kadar tehlikeli
Sigaranın kanserlerin yaklaşık 3’te 1’inin nedeni olarak görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Ömer Küçük “ABD’de kanserlerin yüzde 30-35’i sigara kaynaklıyken diğer yüzde 30-35’inden beslenme sorumlu tutuluyor.
Bu noktada sağlıksız beslenmenin sigara kadar zararlı olduğu görülüyor. Sebze meyve tüketilmemesinin, beslenmede fazla yağlı ve şekerli gıdalara yer verilmesinin kanserle ilişkili olduğunu gösteren çok sayıda örnek bulunuyor. Kötü beslenmenin iyi beslenmeye çevrilmesi ve sigara içilmemesi halinde kanserlerin 3’te 2’si önlenebilir” açıklamasında bulundu.
Domates prostat kanseri riskini yüzde 30 düşürüyor
Harvard Üniversitesi’nde 30 yılı aşkın süreyle yaklaşık 47 bin kişinin beslenme şekillerinin incelendiğini ve 30 yıl sonra bu kişilerin bir bölümünde kanser oluştuğuna dikkat çekildiğini vurgulayan Prof. Dr. Ömer Küçük “Az domates tüketenlerin prostat kanserine yakalanma riski daha yüksek. Durumla ilgili bilimsel veriler ortaya koyan araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini yüzde 30 oranında düşürdüğünü gösteriyor. Atlanta Emory Üniversitesi’nde de bu konuda araştırmalar yapıyoruz. Domatesin faydasının içinde bulunan ‘likopen’ adlı maddeden geldiğini düşünüyoruz. Prostat kanserli hastalara likopen verdik. Sonrasında hastaların ameliyatla prostatlarını aldık. Likopen verilen hastaların tümörlerinin daha küçük olduğu görüldü” dedi.
Egzersiz, tedavileri olumlu etkiliyor
Prof. Dr. Ömer Küçük “Düzenli egzersiz yapan meme, akciğer ve prostat kanseri hastalarına uygulanan tedaviler yüzde 10-20 oranında daha olumlu sonuç veriyor. Yani bu hastalarda kanserin nüksetme riski azalıyor, nükste gecikme ve yaşam kalitesinde artış oranı yüzde 10-20 arasında değişiyor. ABD’de hastalar dahil herkese günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş ya da eşdeğer yüzme, bisiklete binme, aerobik gibi fiziksel aktiviteler öneriliyor. Bilimsel çalışmalar haftada 150 dakika egzersizin hem kanser riskini azalttığını hem de kanser hastalarının tedavisini olumlu etkilediğini gösteriyor. Örneğin haftada 5 gün 30 dakika yürüyüş yapmanın kolon ve meme kanseri riskini yüzde 30-40 oranında azalttığını gösteren çalışmalar bulunuyor” dedi.