Kanımızda üç türlü hücre bulunur: 1-Alyuvarlar, 2-Akyuvarlar, 3-Trombositler Bu hücreler kemik iliğinde yapılarak dolaşıma verilirler. Akyuvarlar bağışıklık sistemiyle ilgili elemanlardır. Trombositler kanın pıhtılaşmasını sağlar. Bir yerimiz kesildiğinde kanamayı ilk durduran yapılar bunlardır. Alyuvarlar ise kılcal damarlar aracılığıyla vücudun en ücra köşelerine kadar oksijen taşıyan hücrelerdir. Bunu, içindeki hemoglobin denen ve kana kırmızı rengini veren madde aracılığıyla yapar.
Tek bir hastalık değildir!
Çok farklı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkan ortak bir bulgudur. Bu durum oluşunca vücudun oksijen ihtiyacının karşılanmasında sorunlar ortaya çıkar. Halsizlik ve bitkinlik olur, solukluk görülür. Vücut, eksikliği giderebilmek için dokulara daha fazla kan göndermeye çalışır. Bu yüzden kalp daha çok kan pompalamak zorunda kalır, kalp atım sayısının artması ve çarpıntı olur. Genellikle kadınlarda görülür. Gebelikte ve büyüme çağındaki çocuklarda da ihtiyacın artmasına bağlı olarak demir eksikliği görülebilir. Erkeklerde demir eksikliği en çok mide bağırsak sistemindeki gizli kanamalardan dolayı oluşur. Farkında olmadan ortaya çıkan bu kanamalar; gastrit, ülser, polip ve hemoroid gibi hastalıklara bağlı olabilir. Tedavide ağızdan demir hapları verilir. C vitamini emilimi artırır. Bu nedenle demirle birlikte portakal suyu içilmesi, C vitamini tabletleri alınması kansızlığın daha çabuk düzelmesine imkan verir. Bazen demir tedavisine rağmen kansızlık düzelmeyebilir. Bunun başlıca iki nedeni olabilir: Birincisi, kan kaybı devam ettiği için verilen demir yeterli olmuyordur. İkinci neden, verilen demirin sindirim sistemindeki emilimi bozuktur. Emilim bozukluğu saptanırsa tedavi damar yoluyla yapılmalıdır.
Akdeniz anemisi: Kalıtsaldır
Sıkça görülen bir başka kansızlık nedeni Akdeniz anemisi yani talasemidir. Ülkemizde ve Kıbrıs’ta beta talasemi taşıyıcılığı nadir olmayarak görülmektedir. Ayrıntılı bir inceleme, demir eksikliğiyle Akdeniz anemisi taşıyıcılığının birbirinden kolaylıkla ayırt edilmesini sağlar. Akdeniz anemisi taşıyıcılığı doğumsal bir hastalık olduğundan önceki yıllara ait kan düzeyleri var ise bunlar tekrar gözden geçirilmelidir. Yıllar önceye ait düşük hemoglobin düzeyleri Akdeniz anemisi taşıyıcılığından kuşku duyulmasına neden olur. Tabii burada yıllar boyunca tekrarlayan demir eksikliği anemisi olan ve tam tedavi edilmemiş hastaları da göz ardı etmemek gerekir. Bir diğer önemli nokta kalıtsal bir hastalık olduğundan Akdeniz anemisi taşıyıcılarının anne, baba ya da yakınlarında da aynı durumun söz konusu olmasıdır. Bu kişiler de araştırılmalıdır.
Romatizmal hastalıklar, bağ dokusu bozuklukları, brusella ve tüberküloz gibi iltihapla seyreden bazı kronik hastalıklarda da bazen demir eksikliğiyle karışabilen kansızlık görülebilir.
B12 vitaminin eksikliği
Kansızlığın sıkça görüldüğü bir başka hastalık B 12 vitaminin eksikliğidir. Bu vitamin insan vücudunda başta kemik iliği hücreleri olmak üzere, bölünen hücrelerin DNA sentezi için gerekli bir maddedir. Vücutta sentezlenmez, yiyeceklerle dışarıdan alınır. Sindirim sistemine gelen B12 vitamini doğrudan emilemez. Özellikle kemik iliğinde bulunan kan hücreleri erken yıkıma uğrar ve kansızlık ortaya çıkar. B12 vitamin eksikliği tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bunun için dışarıdan kas yoluyla B12 vitamini verilir. B12 iğneleri eksikliğin tespit edildiği ilk günler her gün yapılır. Daha sonra haftada bir uygulanır. Birkaç uygulama sonrası ayda bir olmak üzere ömür boyu B12 vitamini verilmesi gerekir. Tüm bu durumlar kan hücrelerinin yapımıyla ilgili bozukluklardır. Bir de tüm kan hücrelerinin hızlı yıkıldığı durumlar vardır ki bunun önemli nedenlerinden biri dalak büyüklüğüdür. Dalak büyüklüğü çok çeşitli hastalıklarda görülebilir. Mutlaka kan hastalığı olması gerekmez. Karaciğer hastalıklarından enfeksiyonlara değin bir dizi durum buna yol açabilir. Kansızlığı uzun süreden beri devam eden bir kişinin ayrıntılı olarak incelenmesi ve tedavisinin yapılması şarttır.