İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, genellikle hareketsiz hayat, dengesiz beslenme ile insülin direncinden kaynaklanan karaciğer yağlanmasının mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Gümürdülü, hiçbir belirti vermeyen yağlanmanın ileriki safhasının siroz olabileceği uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Gümürdülü, yaptığı açıklamada, karaciğer yağlanmasının toplumun yaklaşık yüzde 25’inde görülen günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olduğuna vurgu yaptı. Yağlanmanın sadece alkol kullanımıyla değil, aşırı kilo, hareketsiz ve düzensiz yaşam gibi sebeplerden de kaynaklanabildiğini anlatan Prof. Dr. Gümürdülü, obezitenin gelişmiş ülkelerde artan yaygınlığıyla birlikte karaciğer hastalıklarında özellikle sirozda ciddi artış gözlemlendiğini bildirdi. Karaciğer yağlanmasının obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon, insülin direnci, kalp damar hastalıkları, ürik asit yüksekliğiyle gelişebildiğini dile getiren Prof. Dr. Gümürdülü ayrıca dengesiz beslenme, masa başı hareketsiz bir yaşam ile genetik yatkınlığın da yağlanmaya yol açabildiğine işaret etti.
"Kitle indeksiniz 30’un üzerindeyse önlem alın"
Vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olanların karaciğer yağlanmasından şüphelenmesi ve önlem alması gerektiğini ifade eden Gümürdülü, şunları söyledi:
“Karaciğer yağlanması genellikle belirti vermiyor ve başka bir amaçla yapılan ultrasonografide ya da check-up taramalarında karaciğer enzimlerinin yüksekliğiyle fark edilebiliyor. Çok nadir, halsizlik, karın sağ üst kısmında dolgunluk gibi yakınmalar gösterebiliyor. Hastalık bazı hastalarda doğrudan siroz veya karaciğer kanseri bulguları ile ortaya çıkabiliyor. Geçmiş yıllarda nedeni bilinmeyen (kriptojenik) siroz olarak tanımlanmış vakaların yüzde 70’inin karaciğer yağlanması risk faktörlerine sahip olduğu saptanmış ve altta yatan sebebin de karaciğerin yağlanması olduğu gösterilmiştir.”
Tedavisi ilaçla değil kilo kaybıyla mümkün
Karaciğer yağlanması tedavisinde izlenen en önemli adımın, yağlanmaya sebep olan faktörlerin düzeltilmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gümürdülü, “Kilo vermek, kan şekeri ve kan yağlarının kontrolünün sağlanması ile insülin direncinin düzeltilmesi yağlanmayı geriletir. Dünyada halen devam etmekte olan pek çok çalışma var ancak hiçbir ilaç tedavisi karaciğer yağlanmasının tedavisinde kilo vermekten daha etkili değildir” ifadelerini kullandı.