*KARANTİNA  SARDUNYALAR..*

Avukat Yusuf Akın

Oturduğum banktan kalkmak istercesine doğrulduğumda.

Karşı pencerenin ay ışıkları hala sönmemişti.

Tanrısal bir göz üzerimde el feneri ile beni takip ediyor.

İçime döndükçe içime, dışıma baktıkça dışıma doğrultuyordu.

Yuvarlak, beyaz ışık saçan el fenerini.

Ben geceye karışmak, kaybolmak adına yakalanma korkusu sarmış bir cinayet sanığı gibi kaçmakta, fener ise beni kovalamaktaydı.

Kendimden, düşüncelerimden, geçmişimden, şu anımdan ve geleceğimden kaçıyordum.

Sokaklar gittikçe daralıyor, yollar sarpa sarıyordu.

Aniden tanrının fenerinin hafif bir kaykılması ile beni bir sevinç aldı.

Karanlığa bulaşmıştım.

Ellerimde ruhumu kestiğim eylemin cinayet aleti.

Gri kurşuni kalemim vardı.

Sağa sola amaçsızca kalemimi sallıyor, önüme çıkan gündelikçi insanlara saplıyordum.

Ruh fahişelerinin gözlerini kalemimle oyuyor.

Oynamış ruhlarıyla çılgınca eğlenen zengin tacirlerin göğüslerine çarpılar atıyordum.

Tanrının feneri beni kaybetmişti.

Ama benim gözlerim daha beter görmeye başlamıştı.

Her şeyi görüyordum.

Tanrı elini çekmiş.

Bütün örtüleri kaldırmış, bütün kamuflajları parçalamıştım.

Narçiçeği renkli sardunyalı taşlığa kadar soluksuz koştum.

Taşlığın alt kısmında ağzına kadar irin, katran dolu kazanlar kaynıyordu. 

Dini darların kazana atlamak için sabırsızca, hırsla birbirlerini ittiğini gördüm. 

Hemen yanındaki kazanda ise âleminin kızgınlığına bulaşmış ateşin heveslileri vardı.

Ateşin, bayram çocukları kadar beklentisiz bir halde kendi kurbanlarını kestiğini.

Güce tapınan, onursuz insan yığınlarını kaynattığını gözlem ettim.

Hemen yukarıya, narçiçeği renkli sardunyalı taşlığın orta yerine doğru, ot dallarına tutunarak varmaya çalıştım.

Birden, bir gözün yerinden fırlamışçasına baktığını, varlığımdan haberdar olduğunu sezdim.

Fener hafif hafif görünmeye başlamıştı.


Tanrı tüm cezaevi ışıkları gibi ay’ını üzerime tutuyordu.

Hırslandım.

Kızdım.

Kaldırdım kalemimi, doldurdum ağzına kadar mürekkebini.

Ve ateşledim.

Yazdım gökyüzüne. 

Bir perde çektim fenerin önüne.

Ve dedim ki “ve sen, çek ay ışıklarını karanlığın üstünden, aydınlansın karanlık”.

“Ve sen çek el fenerini, uyansın insanlık”.

Döndüm ve yazdım.

Tekrar yeryüzüne.

Tek ışık sönmemiş.

Adalet, insanlık. 

Yusuf AKIN/ 16.04.2020/ İzmir

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.