En son ne zaman karı-koca değil, sevgili oldunuz?
“Yemek getir, bütün gün canım çıktı işte...” – bu cümle ile başlayan akşamlar var ailelerde.
Bizim toplumlarda kadın-erkek ve aile konularında eksikliği olan, olması gereken ama bir türlü olamayan şeyler mevcut. Genel olarak aile çemberimiz çok dar, bu çembere isteklerimizi kısıtlı şekilde sıkıştırıyoruz.
Aile ilişkilerinde ilk önce dostluk, sonrasında saygı, daha sonra ise sevgi olması prensibini doğru buluyorum. Temeli bu şekilde kurulan aileler daha sağlıklı oluyor.
Günümüzde erkeklerin yanı sıra kadınlar da çalışmakta. Yani ikisinin de günlük yükü aynı. Yahut çalışmayan kadın bile ev işleri ve çocukları ile ilgileniyor.
Akşam işten gelen erkek ailesi ve eşi tarafından güler yüzle karşılanıyor. Gün içinde kadının yükünün erkeğin çalışma yüküne beraber, bazen ise daha ağır olmasını göz ardı ederek kadın, akşam yemeğini hazırlaması, yarın sabah için giyilecek kıyafetleri, çocukların hazırlığı, onlara gösterilen ilgi ve meşguliyetlerle tam “kıvamında” olsa da, erkek bundan tatmin olmuyor. Eve geliyor, “yemek getir, çay ver” gibisinden emirler veriyor, dinlenme moduna girerek televizyonun önündeki kanepeyi kaplıyor. Kadının gününü sormak, neler yaptığı ile ilgilenmek aklına bile gelmiyorsa, bu aile, birlikte yaşamak azabına dönüşmüş bir mecburiyetten başka bir şey değildir.
Kadın vericidir. Vereceksin ki, bir şeyler de ala bilesin. Ne verdin ki, ne istiyorsun?
Ve gece yarısıdır, yatma zamanı gelince “yorgunum ben, uyuyup dinleneceğim” diyerek yatağına uzanan erkeğin kadını sevgiyi, şefkati kimden istemelidir? Bütün gününü işine ve çocuklarına ayıran, geceyi de yanında odun gibi yatan bir erkekle geçiren kadın nasıl bir güne uyanır sizce? Bir de pozitiflik beklersiniz değil mi, beyler? Kadının ihtiyaçlarının başında sevgi, şefkat, güzel duygular vardır. Siz beş bin TL maaşı çekip önüne koysanız bile, nazını çekemediğiniz, ona kadınlığını his ettirmediğiniz takdirde bunun önemi olmayacak.
Tüm istekler ailede erkek ve kadın arasında belirtilmeli, beklenti oluşturmalıdır.
Aile, dünyaya çocuk getirme mekanizması ve kadın, tozunu alıp odanın bir köşesine bıraktığın vitrin süsü değildir! Sen isteklerini üçüncü kişilerde arayan adam, ne zaman “koca” çerçevesinden çıkıp da sevgili olmayı başardın? Ne zaman onunla dertleşmeyi, sohbet etmeyi, arkadaş olmayı, isteklerini söylemeyi dile getirdin? Ne zaman seks’i yalnızca çocuk yapmak için kullanmaktan vazgeçtin?
Aile kavramını kafanızdaki çember dahilinde algılayacak ve çemberden dışarıya çıkamayacaksanız, bu böyle devam edecek. Ne mutlu olacak, ne de mutlu edebileceksiniz. “Karı-koca” tabusunu kırmayı başaramıyorsanız, kendinizi üçüncü kişilerle kirleteceksiniz.
Şimdi ben soruyorum beyler...
En son ne zaman kadınınıza: “yarın güzellik merkezine git, ben de erken geleceğim, çocuklarla zaman geçiririm, sana da değişiklik olur” dediniz?
En son ne zaman: “geliyorum, karıcığım, hazırlan dışarıda yemek yiyelim bugün” diye mesaj attınız?
En son ne zaman: “bugün çocukları babaannesine götürelim, baş başa bir gece geçirelim” deyip göz kırptınız?
En son ne zaman: “elinizde bir çiçekle kapıyı çalıp, arkasındaki kadınınıza sarılıp öptünüz?”
En son ne zaman: “yeni bir film buldum, akşam beraber izlemeliyiz” diye öyle molasında aradınız
En son ne zaman: “yarın alışverişe çıkalım, sonra da bir yerde baş başa kahve içelim” dediniz
En son ne zaman: “ateşli bir gecenin sonunda kadınınıza sarılıp uyudunuz?”
Yılların karı-kocası olarak ne zaman kadınınızın vücudunu bütünlükle tanıdınız?
Ve beyler, en son ne zaman koca olmaktan çıkıp kadınınız için sevgili olmayı başardınız?
Aysel Ateş Abdullazade
Türkiye, Antalya