Bugün yine sahile indim.
Hani seninle her sahile indiğimizde;
uğramadan gitmediğimiz,
çay bahcesi var ya? Yine oraya gittim.
Bir Demli çay söyledim.
Ne de iyi geldi sıcak sıcak.
Şekersiz içiyorum artık çayımı
Senin gibi.
Bana saatlerce şekerin zararlarını
anlatırdın da ben duymazdan gelirdim.
Artık dinliyorum seni!
Aslında ben seni hep dinlerdim de;
Üstüme düşmen, beni düşünmen
Hoşuma gittiği için olsa gerek;
Hep dediğinin tersini yapardım bu sebepten.
Bir küçük oğlan geldi yanıma,
Elinde bir kağıt mendil almam için
yalvaran gözlerle bana bakıyor.
Hiç ikiletmeden aldım.
Çünkü gözleri senin gibi ıssız,
seninkiler gibi çakmak çakmaktı.
Bilirsin gözlerine olan zaafımı,
Tek onlara itiraz edemezdim,
Bendeki tek söz sahibiydi onlar.
Deniz kabardıkça kabardı.
Sanki karadenizin deli suları
bastı buraları...
Ekmek kavgasına düşmüş martılar;
Havada çığlık çığlığa uçuşup durdular.
Ne ekmeğini yediler senin ama!
Arada bende atıyorum onlara.
Ama sana geldikleri gibi bana gelmiyorlar.
Sanırım hepsi dişi bunların..
Aralık ayıda kendini belli etti.
Üşüyorum artık!
Ama bana hediye ettiğin atkı,
hep boynumda.
senin beni sardığın gibi;
sarıyor, koruyor beni.
O yüzden soğuk beni korkutmuyor!
Özlüyorum seni! hemde çok özlüyorum!
Bazen yokluğunda;
delirecekmiş gibi oluyorum.
Aklımı yitirmekten değil de;
seni unutmaktan korkuyorum.
Aklımdan da gidersen yaşamanın ne anlamı kalır ki? benim için.
Arada dostlar uğruyorlar
nasılım diye.
İyiyim deyip savuşturuyorum.
İyi değilim aslında ama üzülmesinler
diye onlara yalan söylüyorum ..
Yarın sabah yine geleceğim sana.
Kasımpatılarını da getireceğim.
Biliyorum koparmama kızıyorsundur belkide ama;
senin toprağına ektiklerim,
her defasında kuruyor!
Ben de her defasında yenilerini ekiyorum.
Seni her gün gönlüme yeniden
ektiğim gibi.